Translation of "Hacían" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Hacían" in a sentence and their turkish translations:

Los compradores hacían cola.

Müşteriler sırada bekledi.

¿Qué hacían ellos ahí?

Orada ne yapıyorlardı?

Se movían y hacían sonidos,

ve sesler çıkarması dahilinde

Los adornos la hacían diferente

Onun aksine yapılan süslemeler

Al igual que hacían los inversores.

Tıpkı erkek risk sermayedarlarının sorduğu sorular gibi.

Los ladrones sabían lo que hacían.

- Hırsızlar ne yapıyor olduklarını biliyorlardı.
- Hırsızlar ne yaptıklarını biliyordu.

No sabía que los perros hacían eso.

Onu köpeklerin yaptığını bilmiyordum.

Siempre hacían lo que Hamilton les decía.

Onlar her zaman Hamilton'un onlara yapmasını söylediklerini yaptı.

Los estudiantes hacían muchas preguntas en sus clases.

Öğrenciler onun derslerinde birçok soru sordular.

Los espectadores de la galería hacían mucho ruido.

Galerideki izleyiciler çok gürültü yapıyorlardı.

Una de las primeras cosas que hacían los agresores

Saldırganların, bir şiddet eylemine kendilerini hazırlarken

Observaba lo que hacían, y luego descubría cosas como:

ne yaptıklarına baktın ve sonra şunu buldun

Su apariencia y comportamiento me hacían avergonzar de él.

Onun görünüşü ve davranışı beni ondan utandırdı.

Y no eran sólo los exploradores quienes hacían lo correcto.

Doğru şeyi yapanlar sadece sondajcılar değildi.

Todos estaban tan cansados que no hacían más que bostezar.

Herkes o kadar yorgundu ki esnemek dışında bir şey yapamadılar.

Se hacían muchas conjeturas sobre lo que iba a ocurrir.

Ne olacağı konusunda çok fazla tahmin vardı.

- Tom y Mary hicieron lo que se les dijo.
- Tom y Mary hicieron lo que les dijeron.
- Tom y Mary hacían lo que les decían.
- Tom y Mary hacían lo que se les decía.

Tom ve Mary kendilerine söylenileni yaptı.

He mantenido mi peso bajo, a pesar de que muchos de mis amigos han aumentado de peso mientras se hacían mas viejos.

Arkadaşlarımdan çoğu yaşlanırken kilo almalarına rağmen ben ağırlığımı düşük tuttum.