Translation of "Clima" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Clima" in a sentence and their turkish translations:

¡Qué pésimo clima!

Ne korkunç bir hava!

¡Buen clima! ¿verdad?

Hava harika, değil mi?

- Hoy el clima es maravilloso.
- Hoy el clima está maravilloso.

Bugün hava harika.

Soy científica del clima,

Ben bir iklim bilimciyim,

El clima cambió repentinamente.

Hava aniden değişti.

¿Cómo está el clima?

Hava nasıl?

¿No odias este clima?

Bu havadan nefret etmiyor musun?

El clima está templado.

- Buradaki iklim ılımandır.
- Burada iklim ılımandır.

¿Ha cambiado el clima?

- İklim değişti mi?
- Ortam farklılaştı mı?

¿Cómo era el clima?

Hava nasıldı?

El clima está cambiando.

İklim değişiyor.

- Este país tiene un clima áspero.
- Este país tiene un clima desapacible.

Bu ülkenin sert bir iklimi var.

Pero no completamente del clima.

Ama hava şartlarına karşı tam olarak korunaklı değil.

El clima afectó su salud.

İklim onun sağlığını etkiledi.

Hoy hace un clima pésimo.

Bugün hava berbattır.

El clima es pronosticado científicamente.

Hava durumu bilimsel olarak tahmin ediliyor.

Siempre te quejás del clima.

Hava hakkında her zaman şikayet ediyorsun.

Japón tiene un clima templado.

- Japonya, ılıman bir iklime sahiptir.
- Japonya ılıman bir iklime sahiptir.

Me gusta el clima brasileño.

Brezilya iklimini severim.

¿Cuál es tu clima favorito?

Senin en sevdiğin iklim nedir?

El clima es muy templado.

İklim çok ılıman.

Supongo que dependerá del clima.

Sanırım havaya bağlı.

Tom se quejó del clima.

Tom hava durumu hakkında şikâyette bulundu.

¿Cómo es el clima allí?

Orada hava nasıl?

¿Cómo está el clima hoy?

Bugün hava nasıldır?

- Tú te acostumbrarás pronto a este frío clima.
- Pronto te acostumbrarás al clima frío.

Bu soğuk havaya çabuk alışırsınız.

Sean sancionados por arruinar el clima.

şirketler ve politik güçler bulunmuyor.

Reduciría significativamente los impactos del clima.

iklimin etkilerini belirgin biçimde düşürebilir.

Ambos factores influyen en el clima

Bu ikisi de iklimi etkiliyor

El mal clima me impidió partir.

Kötü hava yola çıkmamı engelledi.

Ese día tuvimos un buen clima.

O gün hava güzeldi.

El clima varía día a día.

Hava günden güne değişir.

Este país tiene un clima templado.

- O ülke ılıman bir iklime sahiptir.
- O ülkenin ılıman bir iklimi vardır.

El clima de Japón es templado.

Japonya'nın iklimi ılımandır.

No puedo soportar este clima ardiente.

Bu sıcak havaya dayanamıyorum.

"¿Cuándo volverás?" "Todo depende del clima."

"Ne zaman geri döneceksin?" "Bu tamamen havaya bağlı."

El clima es húmedo y cálido.

İklim nemli ve sıcak.

¡Acaso no es magnífico este clima!

Bu hava harika değil mi!

Esta isla tiene un clima ideal.

Bu adanın kusursuz bir iklimi var.

Estoy harto de este clima húmedo.

Bu yağışlı havadan bıktım.

No me afecta el clima cálido.

Sıcak havadan rahatsız olmam.

¿Cómo es el clima de Boston?

Boston'da hava nasıl?

En el norte hay mal clima.

Kuzeyde kötü hava var.

Seattle tiene un clima muy húmedo.

Seattle çok yağışlı bir iklime sahiptir.

No me gusta el clima lluvioso.

Yağmurlu havadan hoşlanmıyorum.

Me gusta mucho este clima frío.

Ben bu soğuk havayı çok seviyorum.

¿Cómo es el clima en Irán?

İran'da hava nasıl?

Estoy acostumbrado a este clima frío.

Bu soğuk havaya alışkınım.

El clima cambia seguido en Inglaterra.

İngiltere'de hava çok sık değişir.

Esa isla tiene un clima tropical.

- O ada tropikal bir iklime sahiptir.
- O adanın tropikal bir iklimi vardır.

Esperemos que haga buen clima mañana.

Yarın havanın iyi olmasını umalım.

- El clima lluvioso perduró por diez días consecutivos.
- El clima lluvioso duró diez días seguidos.

Yağışlı hava, on gün boyunca sürdü.

Hice una huelga escolar por el clima.

İklim için okulu boykot ettim.

Vaya, miren, el clima ya está empeorando.

Vay canına, hava şimdiden ağırlaştı.

Un clima que permanece benigno por eones...

sonsuzluk için iyi huylu kalan bir iklim.

Podemos replantear el clima como salud humana,

iklimin aslında insan sağlığıyla ilgili olduğunu yeni bir çerçeveye oturtabiliriz

Con el extrañamiento global ante el clima,

Havanın küresel olarak garipleşmesiyle

Sé que allá el clima es helado.

Orada havanın çok soğuk olduğunu biliyorum.

Él vino a pesar del mal clima.

O, kötü havaya rağmen geldi.

¿Por cuánto tiempo perdurará este clima frío?

Bu soğuk hava ne kadar sürecek.

Aparte del clima, fue un buen picnic.

Hava dışında, iyi bir piknikti.

¿Cómo es el clima en tu país?

Ülkenizde iklim nasıl?

El clima se ponía cada vez peor.

Hava gittikçe kötüleşiyor.

El clima es maravilloso en el bosque.

Ormanda hava harikadır.

Este clima cálido es anómalo para febrero.

- Bu ılık hava şubat için anormaldir.
- Böyle sıcak bir hava şubatta anormal.

El clima es suave en este país.

Bu ülkede iklim ılımandır.

El clima se está volviendo más frío.

Hava soğuyor.

Hoy el clima está peor que ayer.

Bugün hava dünkünden daha kötü.

Él se acostumbró enseguida al clima frío.

Kısa sürede kendini soğuk havaya alıştırdı.

El Cairo tiene un clima muy caluroso.

Kahire'nin çok sıcak bir iklimi var.

Cambiar el clima, y evaporar mucha agua salada.

İklimi değiştirmek, tuzlu suyu buharlaştırmak için.

El clima es muy cambiante en las montañas.

Dağlardaki hava çok değişken olur.

Inundemos el mundo con activistas por el clima.

ve dünyayı iklim aktivistleri ile donatalım.

Son buenas para ti y para el clima.

lezzetli, bitkisel burgerler sunarak yapabiliriz.

¿Crees que nuestro clima influye en nuestro carácter?

Sence iklimimizin karakterlerimiz üzerinde bir etkisi var mı?

El éxito de nuestro negocio depende del clima.

İşimizin başarısı havaya bağlıdır.

El clima estaba muy bueno para quedarse dentro.

İçeride kalamayacak kadar çok güzel bir gündü.

El mal clima me impidió ir a pescar.

Kötü hava balık tutmaya gitmemi engelledi.

Los granjeros siempre están a merced del clima.

Çiftçiler her zaman iklimin insafına kalmıştır.

- ¿Cómo está el tiempo?
- ¿Cómo está el clima?

- Hava nasıl?
- Hava durumu nasıl?

Los granjeros se la pasan quejando del clima.

Çiftçiler sürekli havadan şikayet eder.

El clima frío es terrible, ¿no es así?

Soğuk hava berbat, değil mi?

Este clima helado no es común en junio.

Bu soğuk hava haziran için olağan değil.

Ellos están acostumbrados al clima húmedo del verano.

Onlar yazın nemli iklimine alışkın.

Necesitan buenas condiciones. El clima nos dio un respiro.

Koşullar doğru olmalı. Hava durumu şu anda biraz sakin.

¿Cuál será la mejor protección ante el mal clima?

Bizi dış ögelerden en iyi ne koruyabilir?

Así que aquí van algunos datos sobre el clima.

İşte, iklim hakkındaki gerçekler.

Y respeto por su habilidad de controlar nuestro clima.

ve iklimimizi kontrol etme yeteneğine saygı.

La comida se malogra rápidamente en un clima cálido.

Yiyecekler sıcak havada hızlıca bozulur.

El clima de Londres es diferente del de Tokio.

Londra Tokyo'dan iklim olarak farklıdır.

El clima de Londres es distinto al de Tokio.

Londra'nın iklimi Tokyo'nunkinden farklıdır.

El accidente fue causado principalmente por el clima variable.

- Kazanın başlıca nedeni öngörülemeyen havaydı.
- Genellikle öngörülemeyen hava tarafından kazaya sebep olundu.