Translation of "Cazador" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Cazador" in a sentence and their turkish translations:

¿Y qué del pobre cazador?

Peki o zavallı avcı?

El cazador mató al elefante.

Fil avcı tarafından öldürüldü.

El cazador atrapó al zorro.

Avcı, tilkiyi yakaladı.

El cazador disparó a un oso.

Avcı bir ayıya ateş etti.

El cazador estaba despellejando al ciervo.

Avcı geyiğin derisini yüzüyordu.

- El cazador le apuntó al pájaro, pero falló.
- El cazador le apuntó al ave, pero falló.

Avcı kuşa nişan aldı fakat ıskaladı.

El cazador le disparó a un ciervo.

Avcı bir geyiğe ateş etti.

El cazador siguió las huellas del oso.

Avcı ayının izlerini takip etti.

El cazador le disparó a un zorro.

Avcı bir tilki vurdu.

cazador o sé presa, pero no seas el perro que lleva al cazador a su presa.

Av ya da avcı ol, ama avcıyı ava götüren köpek olma.

Este es el cazador más consumado del grupo.

Bu, çetenin en hünerli avcısı.

Somos cazadores-recolectores ¿Qué es el cazador-recolectores?

avcı toplayıcıyız avı toplayıcı nedir?

Lembeh alberga al mejor cazador y creador de emboscadas.

Lembeh, en yetenekli tuzak avcısına ev sahipliği yapıyor.

Mi abuelo fue un pirata, un cazador de tesoros.

Büyükbabam bir korsandı, bir hazine avcısıydı.

Tom apuñaló a Mary con un cuchillo de cazador.

Tom avcı bıçağı ile Mary'yi bıçakladı.

Se pasa toda una vida perfeccionando sus habilidades como cazador

Bütün bir yaşamı avcılık yeteneklerini geliştirmek

Un cazador agresivo con sus ojos puestos en el premio.

Koca gözlerini hedefinden ayırmayan saldırgan bir avcı.

Se convierte en cazador y mata a ese oso hormiguero

avcı oluyor ve o karıncayiyeni öldürüp

Si el cazador conoce un camino la presa conoce cuarenta.

Avcı bir yol biliyorsa av kırk yol biliyordur.

Están ansiosos por escuchar al cazador más famoso de la tribu.

Heveslice, kabilenin en ünlü avcısını dinlemeyi beklemektedirler.

La luz menguante es la aliada del cazador. El ñu no se atreve a dormir.

Hilalin sönük ışığı avcının müttefiki. Antiloplar uyumaya cüret edemez.

Más arriba, una cámara sensible al calor revela a otro cazador escondido en la oscuridad.

Isıya duyarlı kamera daha yükseklerde, karanlıkta saklanan bir başka avcıyı ortaya çıkarıyor.

El lobo se comió a Caperucita Roja. El cazador le pegó un tiro al lobo.

Kurt kırmızı başlıklı kızı yedi. Avcı kurtu vurdu.

Un astuto cazador, Cristóbal Colón, una vez se puso una caperuza roja y se adentró en el bosque. Sin dudarlo, atrajo al Gran Lobo Malvado, lo atrapó y se llevó a rastras al lobo que gritaba de vuelta a su barco.

Bir kurnaz avcı, Christopher Columbus bir zamanlar kırmızı bir başlık giydi ve ormana gitti. Şüphesiz, o büyük kötü kurdu cezbetti, onu yakaladı, ve bağıran kurdu gemisine geri götürdü.