Translation of "Cartera" in Turkish

0.025 sec.

Examples of using "Cartera" in a sentence and their turkish translations:

Saca tu cartera.

Cüzdanınızı çıkarın.

Se hizo cartera.

O bir postacı oldu.

Aquí está mi cartera.

İşte benim cüzdanım.

¿Dónde está tu cartera?

Çantan nerede?

Se robó mi cartera.

O benim cüzdanımı çaldı.

Me robaron la cartera.

Cüzdanımı çaldırdım.

No encuentro mi cartera.

- Cüzdanımı kaybettim.
- Ben cüzdanımı kaybettim.

Estoy buscando una cartera.

Ben bir cüzdan arıyorum.

Volveré por mi cartera.

Cüzdanım için geri döneceğim.

Le robaron la cartera.

O, cüzdanını çaldırdı.

Tu cartera está abierta.

Çantanız açık.

- Me robaron la cartera.
- Alguien me robó la billetera.
- Robaron mi cartera.

Cüzdanımı çaldırdım.

- Trae tu billetera.
- Trae tu cartera.
- Traiga su billetera.
- Traiga su cartera.

Cüzdanını getir.

Busco una cartera de cuero.

Deri bir evrak çantası arıyorum.

El hombre me robó la cartera.

Adam benim cüzdanımı soydu.

Esta cartera está hecha de papel.

Bu cüzdan kağıttan yapılır.

- Dame mi bolsa.
- Dame mi cartera.

Çantamı bana ver.

Dejé las llaves con mi cartera.

Cüzdanımla birlikte anahtarları bıraktım.

No hay dinero en mi cartera.

Çantamda hiç para yok.

¿Caben muchos libros en esa cartera?

O evrak çantası birçok kitap alır mı?

Me olvidé la cartera en la iglesia.

Cüzdanımı kilisede unuttum.

¿Has visto por aquí una cartera marrón?

Buralarda kahverengi bir cüzdan gördün mü?

Creo que se me perdió la cartera.

Sanırım cüzdanımı kaybettim.

Me robaron mi cartera en el autobús.

Otobüste cüzdanımı çaldırdım.

No pongas la cartera encima del calentador.

Isıtıcının üstüne cüzdanını koyma.

Me faltan el pasaporte y la cartera.

Cüzdanım ve pasaportum kayıp.

Tom encontró una cartera en la banqueta.

Tom kaldırımda duran bir cüzdan buldu.

Tom se dejó la cartera en casa.

Tom evde cüzdanını bıraktı.

- Ella perdió su bolso.
- Ella perdió su cartera.

O elçantasını kaybetti.

Caminando por la calle, me encontré una cartera.

Caddede yürürken bir cüzdan buldum.

Taro tenía prisa y se olvidó su cartera.

Taro'nun acelesi vardı ve cüzdanını geride bıraktı.

¿Por qué no hay dinero en mi cartera?

Niçin cüzdanımda hiç para yok?

Me robaron la cartera de un bolsillo interior.

İç cebimden cüzdanımı çaldırdım.

Tom no tiene casi nada en su cartera.

Tom'un cüzdanında neredeyse bir şey yok.

- ¿Es ésta tu cartera?
- ¿Es éste tu billetero?

Bu senin cüzdanın mı?

La cartera que me encontré estaba repleta de dinero.

Bulduğum cüzdan para doluydu.

Amenazaron con matarme, así que les di la cartera.

Beni öldürmekle tehdit ettiler, bu yüzden cüzdanımı onlara verdim.

- ¡Ese tipo me robó mi cartera! ¡Deténganlo!
- ¡Aquel tipo me robó la billetera! ¡Paralo!
- ¡Ese tío me ha robado la cartera! ¡Deténganlo!

O adam benim cüzdanımı çaldı! Durdurun onu!

He buscado en todas partes pero no encuentro mi cartera.

Her yere baktım ama cüzdanımı bulamıyorum.

- ¿Ha visto alguien mi cartera?
- ¿Alguien ha visto mi billetera?

- Cüzdanımı gören var mı?
- Herhangi biri cüzdanımı gördü mü?

- Alguien me robó la cartera.
- Alguien me robó la billetera.

Birisi cüzdanımı çaldı.

Encontré tu cartera en el asiento trasero de mi coche.

Cüzdanını arabamın arka koltuğunda buldum.

- ¿Dónde has encontrado esta cartera?
- ¿Dónde encontraste esta cartera?
- ¿Dónde encontraste esa billetera?
- ¿Dónde te encontraste esa billetera?
- ¿Dónde te pillaste esa billetera?

Bu cüzdanı nerede buldunuz?

Él se sacó la cartera del bolsillo interior de su chaqueta.

O iç ceket cebinden cüzdanını çıkardı.

- Aquel hombre me robó la cartera.
- Ese tipo me robó la billetera.

O adam benim cüzdanımı çaldı.

Ella buscó las llaves de la casa en su cartera, pero no las encontró.

Evin anahtarı için çantasına baktı ama onu bulamadı.

- He perdido mi monedero.
- Perdí mi billetera.
- Perdí mi cartera.
- He perdido mi billetera.

- Cüzdanımı kaybettim.
- Ben cüzdanımı kaybettim.

- ¿Dónde puedo poner mi cartera?
- ¿Dónde puedo poner mi bolsa?
- ¿Dónde puedo poner mi bolso?

Çantamı nereye koyabilirim?

- La cartera que he encontrado era de Tom.
- La billetera que encontré era la de Tom.

Bulduğum cüzdan Tom'undu.

- Dijo que se había dejado la cartera en casa.
- Dijo que había dejado su billetera en casa.

Cüzdanını evde bıraktığını söyledi.

- Repentinamente notó que le faltaba su billetera.
- De repente se dio cuenta de que le faltaba la cartera.

Aniden cüzdanının kayıp olduğunu fark etti.

- Cuando llegué a casa, me di cuenta de que había perdido la cartera.
- Cuando llegué a casa, me di cuenta de que había perdido la billetera.

- Eve vardığımda cüzdanımı kaybettiğimi anladım.
- Eve gittiğimde, kaybetmiş olduğum cüzdanımı buldum.