Translation of "Billetera" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Billetera" in a sentence and their turkish translations:

Guarda la billetera.

Cüzdanını ortadan kaldır.

Devuélveme mi billetera.

Cüzdanımı bana geri ver.

Vota con tu billetera.

- Kesene göre hareket et.
- Kesene göre karar ver.
- Bütçene göre seç.

Alguien perdió una billetera.

Birisi bir cüzdan kaybetti.

¡Aaaayyy! Perdí mi billetera.

Aaah! Cüzdanımı kaybettim.

Tom perdió su billetera.

Tom cüzdanını kaybetti.

¿Quién encontró mi billetera?

- Kim benim cüzdanımı buldu?
- Cüzdanımı kim buldu?

- He perdido mi monedero.
- Perdí mi billetera.
- He perdido mi billetera.

- Cüzdanımı kaybettim.
- Ben cüzdanımı kaybettim.

- Trae tu billetera.
- Trae tu cartera.
- Traiga su billetera.
- Traiga su cartera.

Cüzdanını getir.

Ayer me robaron mi billetera.

- Cüzdanım dün çalındı.
- Dün cüzdanım çalındı.

Yo no robé tu billetera.

Ben senin cüzdanını çalmadım.

¡Perdí la billetera, que bronca!

Cüzdanımı kaybettim, ben kızgınım!

Él recuperó su billetera robada.

O, çalınan cüzdanını kurtardı.

- Tom colocó su billetera sobre la mesa.
- Tom puso su billetera sobre la mesa.
- Tom puso la billetera sobre la mesa.

Tom cüzdanını masanın üstüne koydu.

- He perdido mi monedero.
- Perdí mi billetera.
- Perdí mi cartera.
- He perdido mi billetera.

- Cüzdanımı kaybettim.
- Ben cüzdanımı kaybettim.

- La billetera de Tom está casi vacía.
- La billetera de Tom está casi pelada.

Tom cüzdanı neredeyse boş.

- ¿Dónde has encontrado esta cartera?
- ¿Dónde encontraste esta cartera?
- ¿Dónde encontraste esa billetera?
- ¿Dónde te encontraste esa billetera?
- ¿Dónde te pillaste esa billetera?

Bu cüzdanı nerede buldunuz?

Él robó dinero de su billetera.

O, onun cüzdanından para çaldı.

¿Por qué robaría yo tu billetera?

Neden cüzdanını çalayım ki?

Busqué la billetera en mis bolsillos.

Cüzdan için ceplerimi aradım.

Me parece que perdí mi billetera.

Cüzdanımı kaybettim gibi geliyor.

¿Dónde está la billetera de Mary?

Mary'nin çantası nerede?

Tu billetera está sobre el televisor.

Cüzdanın televizyonun üstünde.

- Tom puso su billetera sobre el velador.
- Tom puso su billetera encima de la cómoda.

- Tom cüzdanını şifoniyerin üstüne koydu.
- Tom cüzdanını konsolun üstüne koydu.

Tengo una foto tuya en mi billetera.

Cüzdanımda senin bir resmin var.

¿Has visto una billetera marrón por aquí?

Buralarda kahverengi bir cüzdan gördün mü?

Le robaron la billetera en el tren.

Onlar trende onun cüzdanını çaldılar.

Mi billetera no fue robada por él.

- Cüzdanım onun tarafından çalınmadı.
- Benim cüzdanım onun tarafından çalınmadı.

Tom encontró una billetera en la acera.

Tom kaldırımda bir cüzdan buldu.

Cuando Tom perdió la billetera, andaba sin suerte.

Tom cüzdanını kaybettiğinde şanssızdı.

Tom sacó la billetera y pagó la cuenta.

Tom cüzdanını çıkardı ve faturayı ödedi.

Tom no puede recordar dónde puso su billetera.

Tom cüzdanını nereye koyduğunu hatırlamıyor.

Tom encontró una billetera en el camión abandonado.

Tom terk edilmiş kamyonda bir cüzdan buldu.

- Cuando llegué a casa, percibí que había perdido mi billetera.
- Cuando llegué a casa, noté que había perdido mi billetera.

Eve vardığımda, cüzdanımı kaybettiğimi fark ettim.

¿Acaso no fue él quien te robó la billetera?

Cüzdanını çalan o değil miydi?

Tom puso su billetera abajo del asiento del auto.

Tom cüzdanını araba koltuğunun altına koydu.

A Tom le robaron su billetera en el tren.

Tom trende cüzdanını çaldırdı.

Tom tiene una foto de Mary en su billetera.

Tom cüzdanında Mary'nin bir resmine sahip.

Tom revisó su billetera para comprobar cuánto dinero tenía.

Tom kaç parası olduğunu görmek için cüzdanını kontrol etti.

- ¿Ha visto alguien mi cartera?
- ¿Alguien ha visto mi billetera?

- Cüzdanımı gören var mı?
- Herhangi biri cüzdanımı gördü mü?

- Alguien me robó la cartera.
- Alguien me robó la billetera.

Birisi cüzdanımı çaldı.

- ¿Qué hiciste con mi billetera?
- ¿Qué hiciste con mi bolsa?

Cüzdanımla ne yaptın?

Tom se dio cuenta de que había perdido su billetera.

Tom cüzdanını kaybettiğini fark etti.

Mi padre sacó la billetera y me dio diez dólares.

Babam cüzdanını çıkarıp bana 10 dolar verdi.

A él se le cayó su billetera, y ahora es mía.

O cüzdanını düşürdü ve şimdi o benim.

Mientras ella distraía a Tom, su novio le robó la billetera.

O, Tom'un dikkatini dağıtırken onun erkek arkadaşı onun cüzdanını çaldı.

- Aquel hombre me robó la cartera.
- Ese tipo me robó la billetera.

O adam benim cüzdanımı çaldı.

- Me robaron la cartera.
- Alguien me robó la billetera.
- Robaron mi cartera.

Cüzdanımı çaldırdım.

¡Si no obtengo mi billetera de vuelta para mañana, van a rodar cabezas!

Yarına kadar cüzdanımı geri almazsam, çok canlar yanacak.

Tom sacó algo de dinero de su billetera y se lo dio a María.

Tom cüzdanından biraz para çıkardı ve onu Mary'ye verdi.

Tom no pensó que tuviera suficiente dinero en su billetera para pagar la cuenta.

Tom hesabı ödemek için cüzdanında yeterli parası olduğunu düşünmüyordu.

- No me queda dinero en mi monedero.
- Ya no me queda dinero en la billetera.

- Cüzdanımda daha fazla para yok.
- Cüzdanımda para kalmadı.

- La cartera que he encontrado era de Tom.
- La billetera que encontré era la de Tom.

Bulduğum cüzdan Tom'undu.

Él perdió la billetera en la calle. No contenía dinero, pero todos sus documentos estaban ahí.

Cüzdanını sokakta kaybetti. İçinde hiç para yoktu, ancak bütün belgeleri onun içindeydi.

- Dijo que se había dejado la cartera en casa.
- Dijo que había dejado su billetera en casa.

Cüzdanını evde bıraktığını söyledi.

- Repentinamente notó que le faltaba su billetera.
- De repente se dio cuenta de que le faltaba la cartera.

Aniden cüzdanının kayıp olduğunu fark etti.

- ¡Ese tipo me robó mi cartera! ¡Deténganlo!
- ¡Aquel tipo me robó la billetera! ¡Paralo!
- ¡Ese tío me ha robado la cartera! ¡Deténganlo!

O adam benim cüzdanımı çaldı! Durdurun onu!

- Cuando llegué a casa, me di cuenta de que había perdido la cartera.
- Cuando llegué a casa, me di cuenta de que había perdido la billetera.

- Eve vardığımda cüzdanımı kaybettiğimi anladım.
- Eve gittiğimde, kaybetmiş olduğum cüzdanımı buldum.