Translation of "Banda" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Banda" in a sentence and their turkish translations:

- ¿Estás en una banda?
- ¿Tocas en una banda?

Bir grupta mısın?

- Yo toco en una banda.
- Toco en una banda.

Ben bir grupta çalıyorum.

Estoy en una banda.

Ben bir çetedeyim.

¿Te gusta esta banda?

Bu grubu sever misin?

La banda tocó Dixie.

Grup, Dixie'yi çaldı.

Creen que somos una banda.

Onlar çete olduğumuzu düşünüyorlar.

Toda la banda está aquí.

Çetenin hepsi burada.

Mi colegio tiene una banda.

Benim okulumun bir grubu var.

Estoy escuchando a esta banda.

Ben bu grubu dinliyorum.

Su banda favorita es Warpaint.

Onun en sevdiği grup Warpaint'tir.

¿Quién toca teclado en tu banda?

Senin grubunda kim org çalıyor?

Pertenezco a la banda de bronces.

Bandoya üyeyim.

¿Cuál es tu banda sonora favorita?

En sevdiğin film müziği ne?

La banda de bronces tocó tres marchas.

Bando üç marş çaldı.

Él pertenece a la banda de bronces.

O, bandoya üyedir.

Tom toca el bajo en nuestra banda.

Tom bizim grupta bas gitar çalıyor.

Mi bisabuelo fue un líder de banda.

Büyük büyükbabam bir çete lideriydi.

Llevaba una banda roja cruzada al pecho.

O göğsüne kırmızı bir fular taktı.

Yo también toco teclado en mi banda.

Ben de grubumda org çalıyorum.

Esa banda vendrá mañana a nuestra ciudad.

O grup yarın şehrimize geliyor.

Una banda dirigió la marcha por la ciudad.

Bir grup kentin içinden geçit açtı.

El nombre de mi banda es Red Hot.

Grubumun adı Red Hot.

¿A qué hora empezará a tocar la banda?

Grup saat kaçta çalmaya başlayacak?

Los componentes de la banda eran todos ucranianos.

Grubun tüm üyeleri Ukraynalıydı.

- Tom se negó.
- Tom se cerró en banda.

Tom reddetti.

Una banda de ladrones actúa por esta región.

Bir hırsızlar çetesi bu semtte çalışır.

- Tom toca en una banda y es muy buen mozo.
- Tom toca en una banda y es muy apuesto.

Tom bir grupta çalıyor ve çok yakışıklı.

Una banda de bronces está marchando por la calle.

Bir bando cadde boyunca uygun adımlarla yürüyüş yapıyor.

Esta banda me gustaba antes de que fuera popular.

Onlar ünlü olmadan önce bu grubu sevmiştim.

Esa banda de rock me da dolor de cabeza.

O rock grubu benim başımı ağrıtıyor.

La música es la banda sonora de tu vida.

Müzik, senin hayatının film müziğidir.

Tom convenció a Mary de unirse a nuestra banda.

Tom Mary'yi grubumuza katılması için ikna etti.

Tom lleva bastante tiempo sin cantar con nuestra banda.

Tom uzun süre grubumuzla şarkı söylemedi.

La banda llegó a ser la familia de Fadil.

Çete, Fadıl'ın ailesi oldu.

- Una banda de tres robó el banco en pleno día.
- Una banda de tres asaltó el banco a plena luz del día.

Üç kişilik bir çete güpegündüz bankayı soydular.

La banda se reunió en el basurero de la ciudad.

Çete şehir çöplüğünde bir araya geldi.

He visto a Tom tocar la guitarra en su banda.

Tom'un bandosuyla gitar çaldığını gördüm.

Los miembros de la banda de bronces se veían muy felices.

Askeri bando üyeleri çok mutlu görünüyordu.

Ellos son considerados la mejor banda de rock de la historia.

Onlar tarihin en büyük rock grubu olarak kabul edilir.

Él se vio envuelto en una escaramuza con una banda violenta.

O şiddetli bir çete ile bir çatışmada yer aldı.

Tienen una banda horizontal de celdas sensibles a la luz para escanear el horizonte.

Gözlerindeki, ışığa duyarlı hücrelerden oluşan yatay hatla ufku tararlar.

- El guitarrista de Bang será padre por segunda vez, según anunció un portavoz de la banda.
- Un portavoz de la banda anuncia que el guitarrista de Bang será padre por segunda vez.

Bang gitarist ikinci kez bir baba olacak, bir sözcü grup için açıkladı.

Su gran salón estaba cerca de Lejre, donde entretuvo a una famosa banda de campeones.

Büyük salonu, ünlü bir şampiyonlar grubunu eğlendirdiği Lejre'nin yakınında duruyordu.

Hay grandes diferencias en la velocidad y calidad de ancho de banda entre país y país.

Geniş bant hızında ve kalitesinde ülkeden ülkeye büyük farklılıklar vardır.

Tom fue tras bastidores a ver si podía encontrarse con algunos de los miembros de la banda.

Tom orkestra üyelerinden bazıları ile tanışıp tanışamayacağını görmek için kulise gitti.