Translation of "Bob" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Bob" in a sentence and their turkish translations:

- ¿Bob está bien?
- ¿Bob tiene razón?

- Bob iyi mi?
- Bob haklı mı?

- Bob puede cocinar.
- Bob sabe cocinar.

Bob yemek pişirebilir.

- Ellos me llaman Bob.
- Me llaman Bob.

- Onlar bana Bob diyorlar.
- Onlar bana Bob derler.

- ¿Bob se puede enfermar?
- ¿Puede Bob estar enfermo?
- ¿Bob puede estar enfermo?

Bob hasta olabilir mi?

- Bob es mi amigo.
- Bob es mi cuate.

Bob benim arkadaşım.

- Bob era muy feliz.
- Bob estaba muy feliz.

- Bob çok mutlu idi.
- Bob çok mutluydu.

Bob me ayudó.

Bob bana yardımcı oldu.

Bob puede cocinar.

Bob yemek pişirebilir.

Sí, vendré, Bob.

Evet, Bob, geleceğiz.

Puedes llamarme Bob.

Bana Bob diyebilirsin.

- Sí, Bob me ha ayudado.
- Sí, Bob me ayudó.

Evet, Bob bana yardım etti.

- Bob es un chabón copado.
- Bob es una buena persona.

- Bob sevimli bir kişidir.
- Bob kibar bir kişidir.
- Bob nazik bir insandır.

Se llama Bob Osteen,

adı Bob Osteen

Bob se hizo ingeniero.

Bob bir mühendis oldu.

Bob lavaba los trastes.

Bob o zaman bulaşıkları yıkıyordu.

Bob se volvió pastor.

Bob bir papaz oldu.

Adiós, Bob y Nora.

Bob ve Nora, hoşça kalın.

Bob y Tom son hermanos.

Bob ve Tom erkek kardeştirler.

Bob lo volvió a ver.

Bob onu tekrar gördü.

Por favor, puedes llamarme Bob.

Lütfen bana Bob diyebilirsin.

Bob entró en su coche.

Bob arabasına bindi.

Le pedí ayuda a Bob.

Bob'un yardımını istedim.

Probablemente Bob ganará esta vez.

- Bu sefer Bob'un kazanma olasılığı yüksek.
- Bu sefer Bob muhtemelen kazanacak.

Bob nada como una piedra.

Bob, kaya gibi yüzüyor.

Bob es un chabón copado.

Bob harika bir adam.

Bob tiene demasiados libros que leer.

Bob'ın okumak için pek çok kitabı var.

Bob debe haber tenido un accidente.

Bob bir kaza geçirmiş olmalı.

Bob es popular en la escuela.

- Bob okulda popüler.
- Bob okulda popülerdir.

Bob está acostumbrado al trabajo duro.

Bob, çok çalışmaya alışkın.

Bob vino a casa muy tarde.

Bob eve çok geç geldi.

Bob y Mary tocan la flauta.

Bob ve Mary teyp çalarlar.

De niño, Bob vivía en Boston.

Bob bir çocuk olduğu için Boston'da yaşadı.

Bill corre más deprisa que Bob.

Bill, Bob'tan daha hızlı koşar.

Esta mañana he visto a Bob.

Bu sabah Bob'ı gördüm.

¿Bob vino aquí, no es así?

Bob buraya geldi, değil mi?

Bob se convirtió en un predicador.

Bob, bir vaiz oldu.

Bob se quejó a su amigo.

Bob arkadaşına şikâyet etti.

Bob no podía controlar su ira.

Bob öfkesini kontrol edemedi.

Bob se acostumbró al trabajo duro.

Bob zor işe alıştı.

Bob sabe manejar un coche también.

Bob da bir araba sürebilir.

Bob buscaba alguien con quien hablar.

- Bob konuşacak birini arıyordu.
- Bob bir muhatap arıyordu.

- Bob era tímido cuando era estudiante de preparatoria.
- Bob era tímido cuando estudiaba en el instituto.

Bob bir lise öğrencisi iken utangaçtı.

- ¿Cuál es tu canción preferida de Bob Dylan?
- ¿Cuál es tu canción favorita de Bob Dylan?

Favori Bob Dylan şarkınız nedir?

Bob me miró a la cara fijamente.

Bob yüzüme baktı.

Bob nació el mismo año que tú.

Bob senin gibi aynı yılda doğdu.

Bob está en el club de teatro.

Bob tiyatro kulübünde.

Bob no suele escribirles a sus padres.

Bob anne ve babasına nadiren yazar.

El tío Bob nos invitó a cenar.

Amcanız Bob, akşam yemeği için bize davet etti.

Estoy seguro que Bob aprobará el examen.

Bob'ın sınavı geçeceğinden eminim.

Bob tiene muchos libros en su habitación.

Bob'ın odasında bir sürü kitap var.

Bob estará en casa a las seis.

Bob altıda evde olacak.

Bob puede responder a todas las preguntas.

Bob, tüm sorulara cevap verebilir.

Bill no es tan alto como Bob.

Bill Bob kadar uzun değil.

A menudo, Bob intenta dejar de fumar.

Bob sık sık sigarayı bırakmak için çalışır.

Bob me escribe una vez al mes.

Bob bana ayda bir kez yazar.

Bob intenta dejar de fumar muy seguido.

Bob sık sık sigarayı bırakmak için çalışır.

Bob prepara el desayuno en la mañana.

Bob sabahleyin kahvaltı hazırlar.

Bob estará de vuelta a las seis.

Bob saat 6.00'da geri dönecek.

Bob entró en la casa por una ventana.

Bob eve bir pencereden girdi.

Bob perdió su interés en la música rock.

Bob rock müziğe ilgisini kaybetti.

Bob me pegó a mí, no a ella.

Bob bana vurdu, ona değil.

Bob alcanzó la línea de meta el primero.

Bob bitiş çizgisine ilk önce ulaştı.

Bob intentó hablar con Anne, pero no pudo.

Bob Anne ile konuşmaya çalıştı, ama yapamadı.

Bob se comió el caracol, y entonces vomitó.

Bob salyangoz yedi,sonra kustu.

Bob se quedó en casa de su tío.

Bob amcasının evinde kaldı.

El criminal no es Bob sino su hermano gemelo.

Suçlu Bob değil, onun ikiz kardeşi.

- Eso es todo.
- Bob es tu tío.
- Es así.

Bob senin amcan.

Bob estaba a punto de irse cuando le llamé.

Ona telefon ettiğimde Bob gitmek üzereydi.

Algo le tiene que haber pasado a Bob ayer.

Dün Bob'a bir şey olmuş olmalı.

Dudo que Bob venga a mi fiesta de cumpleaños.

Bob'un doğum günü partime geleceğinden şüpheliyim.

Deja que la filosofía de Bob Marley sea tu filosofía

Bob Marley'in felsefesi sizin de felsefeniz olsun

Bob se puso impaciente por la demora de su esposa.

Bob eşinin gecikmesine sabırsızlandı.

Bob parece emocionado acerca de ver el partido de fútbol.

Bob futbol maçını izlemede heyecanlı görünüyor.

Vi a Bob y a Mary cuando esperaba a Kate.

Kate'i beklerken Bob ve Mary'yi gördüm.

Todos se oponían, pero Sally y Bob se casaron igualmente.

Herkes ona karşı çıktı fakat buna rağmen Sally ve Bob evlendiler.

Ella le pidió a Bob que la enseñase a esquiar.

O Bob'un ona kayak yapmayı öğretmesini rica etti.

Bob no solo toca la guitarra, sino también la flauta.

Bob sadece gitar değil fakat aynı zamanda flüt de çalar.

Mientras esperaba a Kate vi a Bob y a Mary.

Kate'i beklerken, Bob ve Mary'yi gördüm.

Si Bob hubiera seguido mi consejo, todo estaría en orden ahora.

Bob benim tavsiyemi dinleseydi, şimdi her şey tamam olacaktı.

Bob perdió el último tren y tuvo que tomar un taxi.

Bob son treni kaçırdı ve bir taksiye binmek zorunda kaldı.

Bob es muy tímido y se ruboriza cuando habla con chicas.

Bob çok çekingendir ve kızlarla sohbet ederken kızarır.

Sé paciente con Bob. Sabes, él ha atravesado ratos difíciles recientemente.

Bob'ın üzerine fazla gitmeyin.Bilirsiniz, o, son zamanlarda zor bir sürece rağmen devam etmektedir.

Como es usual, esta mañana, Bob llegó tarde a la escuela.

Her zamanki gibi, Bob bu sabah okula geç geldi.

A pesar de que Bob estaba disfrazado, lo reconocí de un vistazo.

Bob maskeli olmasına karşın, ben onu bir bakışta tanıdım.

Bob montó el retrato en un ostentoso marco, pero lo dejó invertido.

Bob portreyi hoş bir çerçeve ile çerçeveledi fakat o tepetaklak olmuştu.

Bob es el único estudiante que puede hablar español en nuestra clase.

Bob, bizim sınıfta İspanyolca konuşabilen tek öğrenci.

Bob le dijo a Jane que no interfiera en sus asuntos personales.

Bob Jane'e onun kişisel işlerine karışmamasını söyledi.

Bob tiene la costumbre de ir a la cama a las diez.

Bob'ın saat 10:00 'da yatağa gitme alışkanlığı vardır.

Nancy se sorprendió de que Bob ganara el primer lugar en el concurso.

Nancy Bob'un yarışmada birincilik ödülünü kazanmasına şaşırdı.