Examples of using "спорить" in a sentence and their turkish translations:
- Tartışmayı kesin.
- Tartışmayı kes.
Tartışmanın faydası yok.
Tartışmaktan nefret ederim.
Onunla tartışmanın faydası yok.
Seninle tartışmaktan nefret ediyorum.
Tartışacak vaktim yok.
Tom'la tartışmanın hiçbir anlamı yok.
Tartışmaktan çok bıktım.
- Onunla tartışmanın faydası yok.
- Onunla tartışmak işe yaramaz.
Herkes tartışmaya başladı.
Tartışmanın amacı nedir?
Tartışmak için zaman yok.
- Tartışmaktan yorgunum.
- Tartışmaktan bıktım.
Tom tartışmayı durdurdu.
Tartışmayı severim.
Artık tartışmayalım.
Tartışmak için mi buraya geldin?
Seninle tartışmayı seviyorum.
Kaderle kavga etmenin faydası yoktur.
Onunla tartışmanın faydası yok.
Tom tartışmayacak.
Tom tartışmaya çalışmadı.
- Ağız dalaşını sürdürdüler.
- Tartışmayı bırakmadılar.
Bu tartışacak zaman değil.
- Bazıları tartışmaktan nefret ederler.
- Bazı insanlar tartışmaktan nefret ederler.
Para hakkında tartışmayı bırak.
Onunla tartışmaya hiç gerek yok.
Tom'la tartışmak zordur.
Tom'la tartışmanın faydası yok.
Tom tartışmak istemedi.
Seninle tartışmak için vaktim yok.
Sadece tartışmak için tartışıyorsun.
- Seninle tartışmak istemiyorum.
- Seninle kavga etmek istemiyorum.
Seninle tartışmayacağım.
Neden Tom'la tartışmaya devam ediyorsun?
O konuda tartışmayalım.
Tom'la tartışmasan iyi olur.
Tom sizinle tartışmak istemiyor.
Seninle tartışmayacağım.
Tom, Mary ile tartışmayacak.
Onun hakkında tartışmanın faydası yok.
Tom insanlarla tartışmayı sever.
Tom ve Mary tartışmaya başladılar.
Tom'la tartışmanın yararı yok.
Tom'la tartışmayı seviyorum.
Tom tartışmanın yararsız olduğunu fark etti.
Herkes tartışmaya başladı.
Tom ve Mary tartışmaya devam ettiler.
Onunla tartışmayı seviyorum.
Onunla tartışmayı seviyorum.
Ben buraya tartışmak için gelmedim.
Tom'la tartışmak zordu.
Onunla tartışmaya girmezsen iyi edersin.
- Seninle tartışmak istemiyorum.
- Seninle tartışma isteğim yok.
Politik konular hakkında tartışmayı seviyorlardı.
Önemsiz konularda kelime oyunu yapmayalım.
Tom, Mary ile tartışmayacak.
Tom Mary ile tartışmaya çalışmadı.
Tom'la tartışmayacağım.
Bunun hakkında tartışmayalım.
Sen bir melekle tartışamazsın.
Ben siyaset hakkında tartışmayı sevmem.
Onunla tartışmayacağım.
Tom Mary ile tartışmaktan kaçınmaya çalışıyor.
Tom, Mary ile tartışmak istemiyor.
Tom tartışmayı sever.
Tom tartışmak istemediğini söyledi.
Tartışamayacak kadar çok yorgunum.
Onunla tartışmayacak kadar akıllı.
Tom her zaman tartışmak istiyor.
Neden her zaman tartışmak istiyor gibi görünüyorsun?
Şoförler kaza için kimin suçlanacağını tartışmaya başladı.
Bu konuda tartışmak istemiyorum.
Siz ikinizin tartışmayı bırakmasını istiyorum.
Bu konuda tartışmak için zamanımız yok.
Artık seninle tartışmaya uğraşamayacağım.
Ben tartışmadım.
O, onunla tartışmayacak kadar akıllıdır.
Bu konuda seninle tartışmak istemiyorum.
Tartışacak bir şeyimiz yok.
Tom'un Mary ile tartışma arzusu yoktu.
Bahse girmeyi sevmiyorum.
Erkeklerle tartışmanın anlamı yok. Hep hatalılar.
Tartışarak daha az ve çalışarak daha çok zaman harcayalım.
Ağız dalaşını sürdürdüler.
Sanıyorum haklıyım ama bunun için mücadele etmeyeceğim.
Zevkler üzerine tartışmanın hiçbir anlamı yok.
O, onunla tartışmaktan daha iyisini biliyordu.
Tom Mary ile tartışmayacak kadar akıllıydı.
Tom ve Mary tartışmaya başladılar.
Tom sadece tartışma olsun diye tartışan kişi türü.
Tom artık bunun hakkında tartışmak istemiyor.
Seninle tartışmak üzere değilim - sen sarhoşsun.
Seninle tartışacak zamanım yok; yemek hazırlıyorum.
Ebeveynlik iyi şekilde yapılırsa