Examples of using "самой" in a sentence and their turkish translations:
ilk insanlardan biri olabilirim.
bu müzik sistemin kendisinden geliyor.
dinî bakım merkezleri gördük.
Ölüm korkusu ölümün kendisinden daha kötüdür.
Marie hepsini tek başına yapmalıydı.
O kendine bir mektup yazdı.
Benim kabağım en iyisiydi.
Sibirya Demiryolu, dünyadaki bir defada en uzun ve en iyi bilinen demiryoludur.
Neden onun karar vermesine izin vermiyorsun?
Kendine gel.
"Kadınlar, oldukları gibi?"
Peki ya Tanrı örneğinin ta kendisinden bahsedersek?
Kendimle gizli ve sessiz bir yazışma.
en uzun süre ayakta kalan ibadethane özelliğini korumakla beraber
Oraya bizzat gitmesine gerek yok.
Onlar düşmanı nehre kadar kovaladı.
- Tom en büyük kartını oynadı.
- Tom en büyük kozunu oynadı.
Tom ölene kadar bekâr kaldı.
Onun arabası son model.
Oditoryumun tam arkasında oturduk.
O her zaman kendisi ile çelişir.
O zevk bana ait.
Tom, şehrin en güzel kızı ile evlendi.
Kendine yalan söyleme.
Kendim gitmek zorunda kalacağım.
ve en önemli sorun olduğunu söyleyip
26 yıl önce bu sahnede.
ve yapmaktan kesinlikle nefret ettiğimiz işlerle başlayalım.
aynı pramit'e benzer yapının görünmesi şaşkınlık yaratıyor
Dünya'nın en büyük şirketi Apple olmuştu
Anlaşılan yaranın kendisi sadece birkaç dikişe ihtiyaç duyuyor.
Tom'un odası, evdeki en büyük odaydı.
Nehre gelene kadar bu yolu takip et.
O, plajdaki en güzel kızdı.
O, kralın en genç varisiydi.
Tom ölünceye kadar Boston'da yaşadı.
İkisi de sonsuza dek mutlu yaşadı.
iş hayatının hassas, dağınık ortamında başladı.
Gerçekte en büyük sorun ekonomi
Ginza Japonya'da en işlek cadde midir?
Kasabadaki en güzel kızla evleniyorum.
Avrupa Birliği'ndeki en yoksul ülke hangisidir?
Tom'un davetini ellerinden geldiğince nazikçe reddettiler.
Antenler tercihen binanın en yüksek kısmına yerleştirilmeli.
En hızlı atın bile sadece dört bacağı vardır.
O tüm krallıktaki en güzel kadındı.
Vasilissa bütün köydeki en harika güzellikti.
Dünyadaki en harika kızla tanıştım.
Oraya kendim gitmek zorundayım.
- Bunu kendi başıma yapmak zorunda kaldım.
- Onu yalnız başıma yapmak zorunda kaldım.
Bunu kendim yapmam gerekecek.
Her şeyi tek başıma yapmak zorundaydım.
Sadece en gelişmiş medeniyeti kendilerinin inşa ettiğini düşünüyorlardı.
Geceden sağ çıkmanın en iyi yolu en ince dala tünemek.
yani kısacası doğanın kendisinde bu virüs zaten mevcut
ki, bir gözlemci onları İmparatorluk Muhafızlarının kendisiyle karşılaştırdı.
Yumurtalar arka tarafta, karanlıkta. Görülmeleri imkânsız.
O, ölümüne kadar babasına baktı.
Seni ölene kadar takip edeceğim Georges!
Bu şimdiye kadar yaptığın en büyük hata olabilir.
Kendinden başka kimseyi umursamaz.
Sadece kendine gel.
Tom'a kendin söylemelisin.
Bu şarkıyı Mary'ye ithaf etmek istiyorum, dünyadaki en güzel kadın.
en büyük sorunumuz ürün ile ilgili değildi.
Sporadik terör eylemlerine rağmen, Rusya şimdi Avrupa'nın en hızlı büyüyen ekonomisine sahipti.
Bunu kendim yapmak zorundayım.
Her şeyi kendim yapmak zorunda kaldım.
- Onu kendim için görmeliyim.
- Omu kendim için görmem gerekiyor.
Ona, olabilecek en kibar şekilde davrandık.
Ona kendim söylemek zorundaydım.
Ona kendim söylemek zorundaydım.
Onu tek başıma yapmak zorundaydım.
Bunu kendim yapmam gerekecek.
Bunu kendim yapmak zorundayım.
Kendimden başka suçlayacak hiç kimsem yok.
- Kendi başıma yapmalıydım.
- Onu kendi başıma yapmalıydım.
- Onu yalnız başıma yapmalıydım.
Bunu kendin yapmalıydın.
böylece günün en sıcak saatlerinden kaçınabilirsiniz. Hava şimdiden ısınıyor
Hindistan Çin'i geçip dünyanın en yoğun nüfuslu ülkesi olmaya hazır.
El yıkama genellikle enfeksiyonun yayılmasının önlenmesinde en önemli önlem olduğu düşünülmektedir.
Şimdiye kadar geçirmiş olduğum en soğuk kış San Francisco'daki bir yazdı.
Sabah altıda, bir yastık dünyadaki en büyük cazibeye sahiptir.
Kendin olmaya çalış.
Aya gitmek için NASA'nın şimdiye kadar tasarladığı en büyük roket gerekiyordu.
Google arama motorunun en büyük olmasının sebebi aslında bu.
O, onun şimdiye kadar gördüğü en güzel kadındı.
Kendinizden nefret etmeyin.
Onu onlara kendim söylemek zorundaydım.
Onu ona kendim söylemek zorundaydım.
Onu ona kendim söylemek zorundaydım.
Bunu kendi başına yapmak zorunda kalacaksın.
Önce kendini kanıtlamalısın.
Neden onu kendiniz yapmıyorsunuz?
askerin 400 millik bir cephede hareketini koordine etmeyi gerektiriyordu .
Neden benim karar vermeme izin vermiyorsun?