Examples of using "передать" in a sentence and their turkish translations:
Ben bir mesaj alabilir miyim?
Sana bir mesaj vermem rica edildi.
Bana sütü uzatır mısın?
Ben bir mesaj bırakabilir miyim?
Tom'un sana vermemi istediği şeyi sana vermeyi unuttum.
Tom sana bir mesaj vermemi istedi.
Spagettiyi uzatır mısın?
Sözler duygularımı iletmez.
Tom mesajı kime vereceğini biliyor.
Sana bir mesaj vermem istendi.
Ona bir mesaj verebilir miyim?
Lütfen bana tuzu uzatırmısın?
Ona mesajı vermeyi unuttum.
Bana tuzu uzatabilir misin, lütfen?
- Tom'a aradığımı söyler misin?
- Tom'a aradığımı söyler misiniz?
- Tom'a aradığımı söyleyebilir misin?
- Tom'a aradığımı söyleyebilir misiniz?
çünkü deneyimini başkalarına aktaramadı.
Size kalp çarpıntısını,
O, bana ona tuzu uzatmamı rica etti.
O, işini oğluna devretmeye karar verdi.
Onun güzelliği açıklama ötesinde idi.
Birisi bana kaşık verebilir mi?
Bunu Tom'a şahsen vermen gerekir.
Sonunda kastedileni anlayabildim.
Ne kadar memnun olduğumu sana söyleyemem.
Bana tuzu uzatabilir misin, lütfen?
Ortak varlık satılamaz, başkasına verilemez
Genlerini aktarmak için elinden geleni yapıyor.
Ebeveynler birçok hastalığı yavrularına geçirebilir.
Biz gelecek nesillere kültürümüzü aktarmak zorundayız.
Bunu sana vermek için gönderildim.
- Nasıl heyecanlıyım anlatamam sana.
- Ne kadar heyecanlı olduğumu sana anlatamam.
Bana suyu uzatabilir misin, lütfen?
Kim Tom'a gelmesini söylemeni söyledi?
Bunun beni ne kadar mutsuz hissettirdiğini sana söyleyemem.
Tom'a Mary'nin aradığını söyler misin?
Lütfen bana tuzu uzatır mısın?
Tom benden ona tuz ve biberi vermemi istedi.
Tom Mary'den ona tuz ve biberi uzatmasını istedi.
Yapman gereken tek şey bu kitabı ona uzatmak.
- Bana akçaağaç şurubunu uzatır mısın?
- Akçaağaç şurubunu uzatır mısın?
Bunu Tom'a verebilir misin?
gördüklerimi bir türlü karşılamıyor.
ve kamera karşısına geçip bunları size aktarıyorum
Tom belgeyi kime vermesi gerektiğinden emin değil.
Lütfen patates püresini verir misin?
Lütfen Tom'a onun yardımına ihtiyacım olduğunu söyleyebilir misiniz?
Masadaki gazeteyi verebilir misin?
Ona saygılarımı lütfeder misin?
Lütfen şefe onun lezzetli olduğunu söyle.
Sıradan bir erkeğin yaşam amacı üç şeyden oluşur: yeme, içme ve yiyişme.
Lütfen bana tuzu ve karabiberi uzatır mısın?
Tom bunu sana vermemi istedi.
Hepsinin böyle çıktığından ne kadar memnun olduğumu sana anlatamam.
Seni canlı görmenin beni nasıl iyi hissettirdiğini sana tarif edemem.
Ona bir mesaj bırakmak ister misiniz?
Tom'a bir mesaj bırakabilir miyim?
Lütfen Tom'a onunla konuşmam gerektiğini söyleyebilir misin?
Birlikte geçirdiğimiz zamandan ne kadar keyif aldığımı sana söyleyemem.
Bu konuda ne kadar üzgün olduğumu sana anlatamam.
Ben bir mesaj bırakabilir miyim?
Kesinlikle çok dikkat edilmeli çünkü yarasalar tek ısırıkla ölümcül virüsler bulaştırabilirler.
MP3 dosyalarımı iPodumdan bilgisayarıma nasıl aktaracağımı anlayamıyorum.
Onu Tom'a vermek zorundayım.
Tuzu ve biberi uzatır mısın?
Ne kadar üzgün olduğumu anlatamam.
Lütfen bunu Tom'a verir misin?
- Kelimeler bunu ifade edemez.
- Sözcükler bunu ifade edemez.
- Lütfen tuzu bana uzat.
- Bana tuzu uzat lütfen.
- Lütfen bana tuzu uzatırmısın?
- Tuzu bana uzat, lütfen?
- Tuzu uzatır mısın, lütfen?
- Bana tuzu uzatır mısın, lütfen?
- Bana tuzu ver, lütfen.
Kelimeler benim gerçek hislerimi iletemez.
Tom sana bir şey söylememi rica etti.