Examples of using "невозможным" in a sentence and their turkish translations:
Bu imkansız görünüyordu.
O imkansız görünüyor.
Bize imkansız gibi geliyorsa
Tom onun imkansız olduğunu düşünmez.
Üç yıl önce bu yapılamadı.
Hala imkansız görüyor musunuz acaba?
Oraya yaya gitmeyi imkansız buldu.
günümüzde ise şuanki teknoloji ile böyle bir yapının inşaatı imkansız görünüyor
Uzay aracının ağır, çok parçalı ambarının tasarımı kaçmayı imkansız hale getirdi.
Çünkü o dönemde o kadar çok imkansız bir şey görünüyordu ki