Examples of using "коробка" in a sentence and their turkish translations:
- Kutu ağırdır.
- Kutu ağır.
Kutu büyük ve ağırdır.
Kutu neredeyse boş.
Kutu boştu.
Bu kutu hafif.
Bu kutu ağır.
O kutu ağır.
Kutu tahtadan yapılmıştır.
İşte sizin için bir kutu çikolata.
Hangi kutuyu daha çok seversin?
Çikolata kutum nerede?
Bu kutu çok ağır.
Kutu çilek doluydu.
Bu otomatik vitestir.
O kutu bundan daha iyidir.
Bu kullanışlı küçük bir kutu.
Bu kutu kitaplarla dolu.
Bu kutu yeterince büyük değil.
Daha büyük bir kutuya ihtiyacım var.
Daha küçük bir kutuya ihtiyacım var.
Onun bulduğu kutu boştu.
Onun bulduğu kutu boştu.
Kutu boş.
Kutu çok ağırdı.
Bu kutu kartondan yapılır.
Kutuyu boş buldum.
Hayat bir kutu çikolata gibidir.
Bu kutu o kadar ağır değil.
Bu kutu, kağıttan yapılmıştır.
Hayat sürprizli küçük bir kutudur.
Benim kutum seninkinin iki katı kadar ağırdır.
Bu benim balıkçı çantam.
Bu kutunun neyden yapıldığını biliyor musun?
Yaklaşık bu kadar büyük bir kutuya ihtiyacım var.
Kutu boş değil.
- Onda manuel vitesli araç var.
- Onun arabası manuel vites.
Bu kutu ne zamandır burada?
- Bu kutunun neyden yapıldığını biliyor musun?
- Bu kutunun neyden yapıldığını biliyor musunuz?
Kutuyu açtığımda kutu boştu.
Tom'un bana verdiği kutunun içinde patates vardı.
Bu kutu boş. İçinde hiçbir şey yok.
Bu kutu diğeri kadar iyi değil.
Bu kutu diğerinin üç katı büyüklüğünde.
Bu kutu diğerinin iki katı kadar büyük.
Onun kollarında büyük bir kutu vardı.
- Kutunun içinde delikleri var.
- Kutunun içinde delikler var.
Şu kutu bundan daha büyüktür.
Bu kutu bir masa olarak hizmet verecek.
Kutu bir çocuğun taşıması için yeterince hafif.
Kutu çok ağırdı fakat onu taşımayı başardı.
Bu kutu neredeyse boş.
- Bu kutu çok küçük.
- Bu kutu fazla küçük.
- Kutu epey ağırmış.
- Kutu oldukça ağır.
O kutu bunun hepsini koymak için çok küçük.
- Ne kadar büyük bir koliye ihtiyacın var?
- Sana ne büyüklükte bir kutu lazım?
Bu kutu taşınacak kadar hafif.
Bu kutu tek başıma kaldırabilmem için çok ağır.
Kutu o kadar ağırdı ki onu taşıyamadım.
Kutu açık va boştu.
Kutu içinde bir kutu vardı.
- Bunu koyabileceğim bir kutun var mı?
- Bunu içine koyabileceğim bir kutunuz var mı?
O, kollarında büyük bir kutu tutuyordu.
Kırmızı kutu yeşil bir küp içeriyor.
Sanırım kutu boş.