Examples of using "знала" in a sentence and their turkish translations:
O beni tanıyordu.
Mary beni tanıyordu.
Bilmiyordu.
Bilmiyordum,
Onu bilmedi.
O çok fazla şey biliyordu.
- Onu hemen hemen hiç tanımıyordu.
- O onu pek tanımıyordu.
O sadece Almanca biliyordu.
Mary ne yaptığını biliyor muydu?
Mary'nin kız kardeşi, Tom'un bütün sırlarını biliyordu.
Ama fırsatımı kaybettiğimin farkındaydım.
Onun hakkında bildiğim her şeyi aldım --
O da çok şarkı biliyordu.
O, meselenin aslını biliyormuş gibi görünüyor.
O ne yapacağını bilmiyordu.
O, cevabı bilmiş olabilir.
Tesadüfen adresini biliyordu.
O muhtemelen kim olduğumu biliyordu.
Tom Mary'nin bilmesini istiyordu.
O, zaten hikayeyi biliyordu.
Masha ailesini bilmiyordu.
Bunun olacağını biliyordun!
O kime güvenebileceğini bilmiyordu.
Benim kim olduğumu bilmiyordu.
Japonya savaşı kazandığını biliyordu.
Kanadalı olduğumu biliyor muydun?
Ne demesi gerektiğini bilmiyordu.
O bizim isimlerimizi bile bilmiyordu.
Eşcinsel olduğumu bilmiyordu.
Hangi kapıyı açacağını merak etti.
- O, John'un onu sevdiğini biliyordu.
- John'un kendisini sevdiğini biliyordu.
Sazanın kurbağa yavrularını yediğini biliyor muydun?
O, ne yapacağından emin değildi.
Tom hakkında bilmediğim çok şey vardı.
Tom Mary'nin ne bildiğini biliyordu.
Ona ne söyleyeceğini bilmiyordu.
Bilmiyordum.
Annemin bilmesini istemedim.
Onun onu bilmesini istiyorum.
Onun gerçeği bilmesini istiyorum.
Onun onu bilmesini istiyorum.
O bunu başlangıçtan beri biliyordu.
O, ona bildiği her şeyi öğretti.
O ne yapıyor olduğunu gayet iyi biliyordu.
Senin erkek kardeşini tanıyordum.
Şaka yaptığını biliyordum.
Biliyordum ki beni yargılamadan dinleyen biri
çünkü karımdan bir şey saklıyordum.
Yanlış olan bir şeyi biliyordu.
Tom'un yüzmede iyi olduğunu bilmiyordum.
O aslında her şeyi bilirse ne olur?
Tom gerçeği bilmeni istemiyor.
Tom'un dans edemediğini biliyordum.
Benden neden bu kadar nefret ettiğinizi bilmiyorum.
Tom, Mary'nin gerçeği bilmesini istemedi.
Mary onun ne ismini ne de telefon numarasını biliyordu.
Kızacağını biliyordum.
Tom'la evlenmem gerektiğini biliyordum.
Tom'un Mary'ye söylemesine gerek yoktu. O zaten biliyordu.
Tom Mary'nin onun zengin olduğunu bilmesini istemiyordu.
"Feminist" kelimesinin anlamını tam olarak bilmiyordum
çünkü işlerin daha iyi olabileceğini biliyordum.
Ama ailem bunu yapmayı bilmiyordu.
Annesi oğlu hakkında ne yapacağını bilmiyordu.
O daha iyi günler gördü.
Onun kanser olduğunu öğrenmiş oldu.
Er geç geri döneceğini biliyordum.
Keşke bilsem.
Bildiğini sanıyordum.
Tom olanları Mary'nin bilmesini istemiyor.
Tom'u öpeceğimi biliyordun, değil mi?
Onu her zaman biliyorum.
Tom'u iyi tanıyordum.
Ben çok fazla biliyordum.
Keşke bilseydim.
Bunu zaten biliyordum.
O, bir gaddar adamla evlendiğini bilmiyordu.
Bir şey bilmiyordum.
Onun bunu bilmesini istemiyorum.
Sorunla ilgili ne yapacağını bilmiyordu.
O, ona ağzına geleni geleni söyledi.
Onun hakkında ne yapacağımı bilmiyordum.
Tom Mary'ye zaten bildiği şeyleri anlattı.
Onunla evlenmem gerektiğini biliyordum.
- Hayatta olduğunu biliyordum.
- Yaşadığını biliyordum.
Senin hakkında bilgim yoktu.
Eğer adresini bilseydi, sana yazardı.
Bunun olacağını biliyordum.
Tom'un burada olduğunu biliyordum.
Orada olduğunu biliyordum.