Examples of using "заставили" in a sentence and their turkish translations:
Oraya gönderildim.
Ben gitmek zorunda kaldım.
O, itiraf etmek için zorlandı.
Onlar beni ismimi imzalamam için zorladılar.
Ona öyle yaptırıldı.
Onlar onu gönderdiler.
Onlar onu çalıştırdılar.
İlaç almak zorunda kaldım.
Biz onu gönderdik.
Onlar beni bekletti.
Onlar bize ödetti.
Onlar beni çalıştırdı.
Beni bavulu açmaya zorladılar.
Onlar bizi bütün gün çalıştırdı.
- Onlar gerçeği söylemesi için onu zorladı.
- Onu gerçeği söylemeye zorladılar.
Beni bir saat beklettiler.
- Bu ilacı almam için beni zorladılar.
- İlacı almam için beni zorladılar.
Bir şarkı söylemem için beni zorladılar.
Beni uzun süre beklettiler.
Onlar Mary'ye her şeyi söyletti.
Kate kitabı okuması için zorlandı.
Otuz dakikanın üzerinde bekletildim.
Onlar beni buraya getirtti.
Onu onunla evlenmeye zorladılar.
Tom silah zoruyla yemek zorunda kaldı.
Onlar bizi bütün gün çalıştırdı.
Ebeveynlerim beni oraya gönderdi.
Ailem bana motosikletimi sattırdı.
Ayrılmak zorunda kaldım.
- Onu yapmak zorunda mıydın?
- Bunu yapmak zorunda kaldın mı?
- Anlaşmayı cebren imzaladı.
- Anlaşmaya isteği dışında imza attırıldı.
- Anlaşma ona rızası dışında imzalattırıldı.
Ailem bana Tom'a özür diletti.
Onlar ona işi tekrar yaptırdı.
Tom bunu yapmak zorunda kaldığını söyledi.
O, sonunda istifa etmek zorunda bırakıldı.
- Sabahtan akşama kadar onu çalıştırdılar.
- Onu sabahtan akşama kadar çalışmaya zorladılar.
- Onu sabahtan akşama kadar çalıştırdılar.
- Onu sabahtan geceye kadar çalıştırdılar.
Bizi beklettin.
Tom evlenmek istemiyordu ama ailesi onu zorladı.
Sonunda bunu itiraf etmesi için Tom'u zorladık.
Onlar beni oraya gönderdi.
Çok uzun bekletilmekten hoşlanmadım.
Şartlar bizi toplantıyı ertelememiz için zorladı.
Onu bana yaptırdılar.
Onu bana yaptırdın.
Bunu yapmak zorunda kaldık.
- Tom emekliliğe zorlandı.
- Tom zorla emekli edildi.
O, onunla sadece ebeveynleri evlendirdiği için evlendi.
, ancak farklılıklarını bir kenara koydular. Birlikte, bir ateşkes imzalandığına ikna ederek
Bunu onlara yaptırdın, değil mi?
Bunu ona yaptırdın, değil mi?
Bunu ona yaptırdın, değil mi?
Belki birisi bunu Tom'a yaptırdı.
Onu utandırdın.
Onu utandırdın.
Onlar hiçbir şey söylememem için bana yemin ettirdiler.