Examples of using "занял" in a sentence and their turkish translations:
Düşman, kaleyi işgal etti.
Onu ödünç aldım.
- Tom senden ne kadar para ödünç aldı?
- Tom senden ne kadar ödünç para aldı?
Dava çok uzun yıllar sürdü
O değişken bir tutum takındı.
Sana bir koltuk ayırdım.
- Oy pusulalarının sayımı yarım saat sürdü.
- Oy pusulalarının sayımı yarım saat aldı.
Tom Mary'nin yerini aldı.
Tom benim için bir koltuk ayırdı.
O, ikinci sırayı aldı.
Tom cesur bir duruş aldı.
Sami altmış dolar ödünç aldı.
Tom'a yer ayırdım.
Rahip hasta adamın yerini aldı.
Biri yerimi aldı.
Tom senden borç para aldı mı?
Tom'dan ödünç para aldım.
O benim için bir yer ayırdı.
Arkadaşından ödünç para aldı.
Birisi Tom'un yerini aldı.
Tom tezgahta bir koltuk aldı.
Ben onlardan borç para aldım.
Kuzenimden 1,000 yen ödünç aldım.
Bütün hikayeyi anlatmak uzun zaman alırdı.
Tom masanın başında oturdu.
Tom bir koltuk ayırdı.
Bu koltuğu Tom için ayırıyorum.
Tom Mary'den 300 dolar ödünç aldı.
O, kendine bu büyük odayı aldı.
Bu koltuğu onlar için ayırıyorum.
Bir koltuğu ayırttım.
Tom, Mary'nin babasından ödünç para aldı.
Tom Mary'den çok para ödünç aldı.
Bütün bagajımızı tasnif etmek uzun bir süre aldı.
Fuji Dağına tırmanmak bütün gece sürdü.
İlk olarak geldi. İyi bir koltuk almasının nedeni budur.
Tom onun yerine geçmemi istiyor.
Şirketin nakit rezervinden ödünç para aldım.
Tom bankadan bir sürü ödünç para aldı.
Tom sıraya girdi.
İşte senden ödünç aldığım para.
Beklendiği gibi ilk sırayı kazandı.
O, satranç turnuvasında birincilik ödülü aldı.
Tom parayı Mary'den ödünç aldığımı biliyor.
2011'de Rick Scott göreve başladığında,
Bu kitabı çevirmek ne kadar sürdü?
Ben birinci oldum.
Onarım üç saat sürdü.
Sana yanımda bir koltuk ayırdım.
Bilgisayar tamiri tüm gün sürdü.
Bu kitabı çevirmen ne kadar sürdü?
Tom Mary'ye bir yer ayırdı.
Onu ödünç aldım.
Tom senden hiç para ödünç aldı mı?
- Birkaç sayfa İngilizce çevirmek iki saatten fazla zamanımı aldı.
- Birkaç sayfa ingilizceyi çevirmek iki saatten daha fazla zamanımı aldı.
Bir yıl önce benden ödünç aldığın parayı bana ne zaman geri vereceksin?
Tom isteksizce koltuğuna oturdu.
Verileri analiz etmek uzun zaman aldı.
Sadece Tom'dan değil aynı zamanda karısından da ödünç para aldım.
Sadece Tom'dan değil fakat aynı zamanda karısından da ödünç para aldım.
Tom John'a bir doğum günü hediyesi almak için Mary'den otuz dolar ödünç aldı.
Arkadaşlarımdan borç para aldım.
Ben sıraya girdim.
Onu ödünç aldım.
- Niçin sıraya giriyorsun.
- Ne için sıraya giriyorsun?
Tom ödünç aldığım parayı iade etmemi istedi.
Bu kitabı çevirmen yaklaşık ne kadar sürdü?
Kitapları ödünç verme; hiç kimse onları geri vermez. Kütüphanemde hala kalan kitaplar diğer insanlardan ödünç aldıklarımdır.