Examples of using "деревни" in a sentence and their turkish translations:
- Bu, köye giden uzun bir yoldur.
- Köye çok yol var.
Kilise köyün ortasındadır.
Alplerdeki köyler resmedilmeye değerdir.
Onlar aynı köyden geliyorlar.
O bizim köyden.
- Otobüsle köye ulaşabilirsin.
- Köye otobüsle ulaşabilirsiniz.
- Köye otobüsle ulaşabilirsin.
Köye sadece iki mil var.
Köye otobüs servisi yok.
Birçok köylü askerler tarafından öldürüldü.
Tom bir kırsal alandan.
Köye vardığımızda hava kararmıştı.
Fransızların elindeki köyler sürekli, ezici bombardıman altındaydı.
Hastane onun köyünden uzaktı.
O okumak için ülkeyi terk etti.
Nick kırsal alandan gelen birine tepeden bakıyor.
Arpa ve buğday köyün etrafındaki tarlalarda büyür.
Köydeki çoğu insan plana itiraz etti.
Köyden uzak bir evde yaşıyor.
Köylüler kayıp çocuğu aramaya gittiler.
Köye iki kilometre kala benzin bitmiş.
Tom benimle aynı köyden.
Bu köyün insanları doğayla uyum içinde yaşarlar.
Tom o küçük köydeki insanların yamyam olduklarına inanıyor.
O, köyü terk etmek zorunda kaldı.
Zalim diktatör tarafından masum köylülerin öldürülmesi emredildi.
Bütün köylüler kayıp bir kediyi aramak için dağlara gittiler.
Köyün merkezinde bir bayrak var.
salak milyoner ve köyden indim şehire filminde
herkes köyünden kentinden İstanbul'a gidiyordu meşhur olmak derdine
Kırsal göçü Almanya'nın bu bölgesindeki bütün köylerin nüfusunu azalttı.
şiddetli çatışmalara girdiler … ta ki sonunda, Prusya direnişi kırılıncaya kadar.