Examples of using "Выжить" in a sentence and their turkish translations:
Tom sadece hayatta kalmaya çalışıyor.
Hayatta kalmak zorundasın.
hayatta kalabiliriz
Tom sağ kurtulabilirdi.
Hayatta kalmak istiyorum.
Hayatta kalabilirim.
Hayatta kalma olasılığı nedir?
Ben hayatta kalmak zorundayım.
hayatta kalmanın tek yolu
İnsan parasız yaşayamaz.
Tom yalnız yaşayamaz.
Ben sadece hayatta kalmaya çalışıyorum.
- Ben nasıl hayatta kalacağımı biliyorum.
- Nasıl hayatta kalınacağını biliyorum.
Hiç kimse hayatta kalmayı başarmadı.
Tom sadece hayatta kalmaya çalışıyordu.
Rol yapma, mış gibi yapma bunlar ölüm kalım meseleydi.
Ormanda hayatta kalmak kolay değil.
ve avlanarak hayatta kalmaya çalışıyoruz
Yemeksiz hayatta kalamayız.
Bütün hayatta kalma umudundan vazgeçtim.
Tom bunu hayatta kalmak için yaptı.
Onu hayatta kalmak için yaptım.
Senin yardımın olmadan hayatta kalamayacağız.
uzun dönem sağ kalma şansımın yüzde 35 olduğunu söylediler.
Hayatta kalabilmen bir mucize.
Onların nasıl hayatta kalabildiğini anlamıyorum.
- Tom hayatta kalma şansına sahip değildi.
- Tom'un hayatta kalma şansı yoktu.
Kazadan kurtulduğum için şanslıyım.
Tom kendi başına hayatta kalamayacak.
Burada tek başıma hayatta kalamam.
Leşler hayatta kalmakta işe yarar.
İyi iş! Bu çölde hayatta kalmak kolay değil
Küçük işletmeler ayakta kalmak için kemerlerini sıkacaklar.
Yiyecek olmadan yaşayabiliriz...sadece çok uzun süre değil.
Bu organizma dış uzayda hayatta kalabilir.
ve evrimsel açıdan çok işe yaradı.
Hayatta kalma yollarından biri, gereksiz riskler alınmayacak zamanı bilmektir.
Vahşi hayatta kaynaklar bulmalı ve değerlendirmelisiniz.
Geceden sağ çıkabilmek için en ufakları bile bu yolu kat etmeli.
o da bir şaheserdi fakat ayakta kalamadı
Firmamız kıyasıya rekabete karşı hayatta kalmakta başarısız oldu.
Birleşirsek hayatta kalabiliriz.
Bütün hayvan türleri yaşamak için içgüdüsel dürtüye sahiptir.
Hayatta kalmak için yapmak zorunda olduğumuz şeyi yaptık.
Tom, hayatta kalma şansı olduğunu düşündü.
Hayatta kalabilmek için ne gerekiyorsa yapacağım.
Eğer ambulans biraz daha erken gelseydi Tom hayatta kalabilirdi.
ve o zamana kadar bu acımasız ortama ve soğuğa dayanabilmek.
Vahşi hayatta iyi bir sığınak hayatta kalmanın tek yoludur.
Taze balık, hayatta kalmak için harikadır.
Görevimiz bu acımasız iklime karşı sabaha kadar hayatta kalmak
Görevimiz bu acımasız iklime karşı sabaha kadar hayatta kalmak,
bugüne kadar ayakta kalmasını o bakımlar sağladı
peki, yapıdan haberimiz olmadan kutsallık günümüze kadar nasıl gelebilmişti?
Tatoeba gibi projeler, Berberi dilinin hayatta kalmasına yardımcı olabilir.
Kışı atlatabilmek için vücut ağırlıklarını üçte bir arttırmaları gerek.
Hayatta kalmak için buna ihtiyacımız olacak.
Kışın ortaları geldiğinde, ölüme yakın bu hâlde haftalarca hayatta kalabilir.
anneleri olmadan hayatta kalacak yetenek veya güce henüz sahip değiller.
Şimdiye kadar zekice seçimleriniz bu acımasız çölde hayatta kalmamı sağladı
Onların hayatını da. Bu çetin kış gecelerinden sağ çıkmanın tek yolu sıkı sıkıya sarılmak.
Apollo Programı hayatta kalacaksa, bir sonraki görevin başarılı olması gerekiyordu.
Biz biraz içme suyu bulmadıkça bu adada yaşayamayız.
Adamdan uçan kurtulamadığı gibi dalanda kurtulamamış