Translation of "Sinal" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Sinal" in a sentence and their turkish translations:

- Aceitaria isso como um sinal.
- Aceitaria como um sinal.

Bunu bir işaret olarak alırım.

Deus enviou um sinal.

Tanrı bir işaret gönderdi.

O sinal '&' significa 'e'.

Sembol "&" Anlamı "ve".

O sinal ficou verde.

- Işık yeşile döndü.
- Trafik ışığı yeşile döndü.

O maior sinal do apocalipse

kıyametin en büyük alameti olan

Você parou no sinal vermelho?

Kırmızı ışıkta durdun mu?

Não há sinal de vida.

Hiçbir yaşam belirtisi yok.

Não atravesse o sinal vermelho!

Kırmızı ışıkta geçme!

Isso é um mau sinal?

Bu kötüye işaret mi?

Isto não é bom sinal.

Bu iyiye işaret değil.

Isto é um mau sinal.

Bu kötü bir işaret.

Não havia sinal de Tom.

Tom'un hiçbir izi yoktu.

Há um sinal de início.

Bir başlangıç sinyali vardır.

Veja, isto é sinal de esquilos.

Bakın, bunlar sincap izleri.

Provavelmente será sinal de pouco oxigénio.

Muhtemelen fazla oksijen olmadığından.

Eu não vi o sinal mudar.

Işığın değiştiğini görmedim.

Normalmente, na natureza, isto é mau sinal.

Doğada, bu genellikle kötü bir işarettir.

Temos um sinal em árabe logo abaixo

hemen alt tarafımızda Arap levhası var

A andorinha é um sinal de verão.

Kırlangıç kuşu yazın habercisidir.

Não havia sinal de vida na ilha.

Adada hiçbir yaşam belirtisi yoktu.

Ela deu sinal para o ônibus parar.

Otobüsün durması için elini kaldırdı.

Tom apontou para um sinal na parede.

Tom duvardaki bir sembolü gösterdi.

Isso tem de ser um bom sinal.

O iyi bir işaret olmalı.

Um sorriso envia um sinal de amizade.

Bir gülümseme dostluk işareti gönderir.

Não há sinal de nada acontecendo lá.

Orada olan hiçbir şeyin izi yok.

Eu não percebi o sinal ficar vermelho.

Işığın kırmızıya döndüğüne dikkat etmedim.

Ao sinal, por favor grave sua mensagem.

Sinyal sesinde, lütfen mesajınızı kaydedin.

No canto inferior esquerdo é o sinal africano

sol alt tarafımızda ise Afrika levhası

Se houver um sinal de doença neste processo

Eğer bu süreç içerisinde hastalık belirtisi olursa

Às vezes uma escada é sinal de azar.

Bazen bir merdiven kötü bir şans işaretidir.

Não havia sinal de Tom em nenhum lugar.

Tom hakkında hiçbir yerde iz yoktu.

- O farol está verde.
- O sinal está verde.

- Işık yeşil.
- Trafik ışığı yeşil.

O policial fez sinal para que eu parasse.

Polis durmamı işaret etti.

Exprimir seus sentimentos não é sinal de fraqueza.

Duygularını ifade etmek, zayıflık belirtisi değildir.

Por favor, deixe uma mensagem após o sinal.

Lütfen bip sesinden sonra bir mesaj bırakın.

- O sinal ficou verde.
- O farol ficou verde.
- O sinal foi para o verde.
- O farol mudou para o verde.

Sinyal yeşile döndü.

A disponibilidade para corrigir é um sinal de sabedoria.

Düzeltmek için isteklilik bir bilgelik işaretidir.

Às 8:30, ainda não havia sinal de Fadil.

Saat 8.30'da Fadıl'dan hiçbir iz yoktu.

Muitas vezes, é sinal que encontraram uma fonte de alimento.

Bu genelde bir yiyecek kaynağı buldukları anlamına gelir.

- Ainda não há sinal do Bear. - Recebido, continua à procura.

Henüz Bear'dan iz yok! Anlaşıldı! Aramaya devam edelim.

- Ainda não há sinal do Bear. - Recebido, continua a procurar.

Henüz bir işaret yok. Anlaşıldı! Aramaya devam edin.

Vamos arranjar outra forma de fazer um sinal de socorro,

Yardım çağırmak için başka yollar bulacağız

Disposição para aceitar as responsabilidades é um sinal de maturidade.

Sorumluluk alma isteği bir olgunluk işaretidir.

O fantasma é um sinal exterior de um medo interior.

Bir hayalet içe dönük bir korkunun dışa dönük ve görünür işaretidir.

O Tom normalmente não para quando o sinal está amarelo.

Tom ışık sarıysa genellikle durmaz.

O que posso dar a você em sinal de agradecimento?

Karşılık olarak sana ne verebilirim?

- Ter dúvidas em relação a si mesmo é o primeiro sinal de inteligência.
- Duvidar de si mesmo é o primeiro sinal de inteligência.

Kendin hakkında şüphelere sahip olmak zekanın ilk işaretidir.

E é realmente um sinal do mal nos morcegos. Considerado sinistro

ve aslında yarasalarda kötülük belirtisidir. Uğursuz sayılır

Estou vivo, apesar de eu não dar nenhum sinal de vida.

Herhangi bir yaşam belirtisi vermememe rağmen hayattayım.

Temos de fazer um sinal de socorro para o helicóptero nos encontrar

Mücadelemiz, bizi bulabilmesi için işaret vermek

Temos duas opções para  fazer um sinal de socorro para o helicóptero.

Helikoptere işaret vermek için iki seçeneğimiz var.

O vermelho, de maneira oposta ao verde, é um sinal de perigo.

Kırmızı yeşilin aksine bir tehlike işaretidir.

Você não viu o sinal de pare? Você poderia ter nos matado!

Dur işaretini görmediniz mi? Bizi öldürebilirdiniz.

O nascer do sol, normalmente, é o sinal para as pessoas se levantarem,

Güneşin doğuşu genelde insanlara uyan işaretidir

Bate com as patas como sinal de aviso e o som propaga-se na areia.

Kuma vurarak oluşturduğu titreşimlerle rakibini uyarıyor.

As folhas amarelas, vermelhas e marrons que aparecem nas árvores são o primeiro sinal do outono.

Ağaçlarda görünen sarı, kırmızı ve kahverengi yapraklar sonbaharın ilk işaretidir.

Os policiais revistaram a casa de alto a baixo, mas não encontraram nem sinal de Fadil.

Polis, evi baştan başa aradı ama Fadıl'dan hiçbir iz bulmadılar.

- Você não deveria atravessar se o farol está amarelo.
- Não se deve atravessar se o sinal estiver amarelo.

Işık sarıysa geçmemelisin.

Sempre que alguma coisa desaparece da sua vida, isso é apenas um sinal de que algo melhor está a caminho.

Ne zaman ki, hayatından bir şeyi yitirirsen, o zaman bu sadece daha iyi bir şeyin sana doğru yolda olduğunun işaretidir.

A sua luz é um sinal para as fêmeas não aladas no solo. A fêmea é do tamanho de um bago de arroz.

Işıkları, zemindeki kanatsız dişilere işaret göndermektedir. Dişi, pirinç tanesi kadardır.