Examples of using "Vaso" in a sentence and their turkish translations:
Vazoyu kim kırdı?
O bir vazo düşürdü.
Ben vazoyu düşürdüm.
Sifonu çektim.
- Bu bir vazo.
- Bu bir vazodur.
Vazoyu kıran o.
Bu vazo çok kırılgan.
Mary vazoya bazı çiçekler koydu ve sonra vazoyu masaya koydu.
Vazoya biraz su koy.
Vazoyu iki elinle tut.
Vazoda kırmızı bir gül var.
Vazodaki çiçekler güzel.
Tom vazoyu kıran kişiydi.
Vazoyu kasıtlı olarak kırdım.
Mary vazoya bazı çiçekler koydu.
O bu vazoyu kasten kırdı.
Tom vazoyu suyla doldurdu.
Tom çiçekleri bir vazoya koydu.
Bu eski vazonun benim için kıymeti büyük.
Tuvalet taştı.
Bu çiçekleri koymak için bir vazoya ihtiyacım var.
Vazoyu düşürüp onu kırdım.
Onun kırdığı vazo, halama ait.
Onun kırdığı vazo halamındı.
Vazoyu beni rahatsız etmek için kasten kırdı.
Bu vazoyu kırmamak için dikkatli ol.
Vazodan bir çiçek aldı ve bana uzattı.
Masanın ortasında bir gül vazosu bulunuyor.
Vazo masadan düştü ve paramparça oldu.
Tom ilaçları tuvalete atıp sifonu çekti.
Demliği su ile doldur.
Tom'a daha büyük bir vazo bulmaya çalışacağımı söyledim.
Tom saksıyı sola doğru hareket ettirdi ve gizli kapıyı kaydırarak açtı.
- Lütfen bu vazoyu kırmamak için dikkatli ol.
- Bu vazoyu kırmamak için dikkatli ol.
- Kendi işine bak.
- Kendi işlerine bak.