Translation of "Segredo" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Segredo" in a sentence and their turkish translations:

- É segredo.
- É um segredo.

O bir sır.

É segredo.

O, sırdır.

- É um segredo.
- Isto é um segredo.

Bu bir sır.

- Guardarei teu segredo.
- Eu guardarei teu segredo.
- Eu vou guardar teu segredo.
- Vou guardar o teu segredo.

Sırrını gizleyeceğim.

- O segredo de um casamento feliz é um segredo.
- O segredo de um casamento feliz continua sendo segredo.
- O segredo de um casamento feliz permanece um segredo.

Mutlu bir evliliğin sırrı, bir sır olarak kalır.

- Tu podes guardar um segredo?
- Você pode guardar um segredo?
- Você consegue guardar segredo?
- Vocês podem guardar um segredo?

- Sır tutabilir misin?
- Sır saklayabilir misin?
- Bir sır tutabilir misin?

- Qual é teu segredo?
- Qual é o seu segredo?
- Qual é o teu segredo?

- Sırrın nedir?
- Senin sırrın nedir?

Não é segredo.

O bir sır değil.

Era um segredo.

O bir sırdı.

É um segredo?

O bir sır mı?

Eu guardei segredo.

- Bunu bir sır olarak sakladım.
- Onu bir sır olarak sakladım.

Não era segredo.

Sır değildi.

É um segredo.

O bir sırdır.

- Esse é nosso segredo.
- Esse é o nosso segredo.

Bu bizim sırrımız.

- Posso te contar um segredo?
- Posso lhe contar um segredo?

- Sana bir sır verebilir miyim?
- Sana bir sır söyleyebilir miyim?

- Contarei-te um segredo.
- Eu vou te contar um segredo.

Sana bir sır söyleyeceğim.

Por favor mantenha segredo.

Lütfen bunu sır olarak sakla.

Guarde segredo, por favor.

Onu gizli tutun lütfen.

Ela revelou o segredo.

O, sırrı ağzından kaçırdı.

Ele descobriu o segredo.

O sırrı öğrendi.

Por favor, mantenha segredo.

Bunu sır olarak saklayın lütfen.

Eu posso guardar segredo.

Sır saklayabilirim.

Eu tenho um segredo.

Bir sırrım var.

Qual era o segredo?

- Sır neydi?
- Sır ne idi?

Tom sabe o segredo.

Tom sırrı biliyor.

Isso não é segredo.

- O bir sır değil.
- Bu bir sır değil.
- Sır değil bu.

Será o nosso segredo.

- O bizim sırrımız olacak.
- Sırrımız olacak.

Era o nosso segredo.

Bu bizim sırrımızdı.

Aquilo é um segredo?

Bu bir sır mı?

- Tom esconde um terrível segredo.
- Tom está escondendo um terrível segredo.

Tom korkunç bir sır saklıyor.

- Não é exatamente um segredo.
- Isso não é exatamente um segredo.

Bu tam olarak bir sır değil.

- O mistério permanece um mistério.
- O segredo continuará sendo um segredo.

Gizem bir sır olarak kalacak.

- Nós temos que manter isso em segredo.
- Temos que manter isso em segredo.
- Nós temos de manter isso em segredo.
- Temos de manter isso em segredo.

Bunu gizli tutmak zorundayız.

- Deixe-me contar-lhe um segredo.
- Deixe eu te contar um segredo.

Sana bir sır anlatayım.

Vou te contar um segredo.

Sana bir sır vereceğim.

Ele tem um segredo tenebroso.

- Onun gizli bir sırrı var.
- O, karanlık bir sırra sahip.

Tom sabe o seu segredo.

Tom senin sırrını biliyor.

Qual é o grande segredo?

Büyük sır nedir?

Eu sei o segredo dele.

Onun sırrını biliyorum.

Tom me contou um segredo.

Tom bana bir sır söyledi.

Qual é o seu segredo?

Peki, sırrın ne?

Vocês conseguem guardar um segredo?

Siz arkadaşlar bir sık saklayabilir misiniz?

Tom descobriu o nosso segredo.

Tom sırrımızı öğrendi.

Ele não revelou seu segredo.

O, onun sırrını açığa çıkarmadı.

Eu descobri o segredo dele.

Ben onun sırrını buldum.

Eu descobri o segredo dela.

Onun sırrını keşfettim.

Não revele o meu segredo.

Sırrımı verme.

O Tom tem um segredo.

Tom'un bir sırrı var.

Posso te contar um segredo?

Sana küçük bir sır söyleyebilir miyim?

Vamos manter isso em segredo.

Bunu bir sır olarak saklayalım.

Ela admite saber o segredo.

O, sırrı bildiğini itiraf ediyor.

Fadil revelou seu tenebroso segredo.

Fadıl karanlık sırrını açıkladı.

Fadil conhece um outro segredo.

Fadıl başka bir sırrı biliyor.

Sami tinha um segredo tenebroso.

Sami'nin karanlık bir sırrı vardı.

O Tom divulgou o segredo.

Tom baklayı ağzından çıkardı.

- Mary contou o segredo para John.
- Mary contou o segredo para o John.

Mary John'a sırrı söyledi.

- Eu prometi a ele guardar segredo.
- Eu prometi a ele que manteria segredo.

Onu sır olarak saklamak için ona söz verdim.

- É um segredo entre mim e você.
- É um segredo entre ti e mim.

Bu sizin ve benim aramda bir sır.

O verdadeiro segredo pode vir disso

asıl sır bundan kaynaklı olabilir

O conteúdo da carta era segredo.

Mektubun içeriği gizliydi.

Ela manteve o segredo para si.

O, sırrı kendine sakladı.

O seu segredo está seguro comigo.

Senin sırrın benimle güvendedir.

Ela nos revelou o seu segredo.

O, sırrını bize açıkladı.

Nosso segredo foi descoberto pelo governo.

Bizim sırrımız, hükümet tarafından ortaya çıkarıldı.

Seu segredo estará a salvo comigo.

Sırrın benimle güvende olacak.

Por que isto era um segredo?

Neden bu bir sırdı?

Não quero ser o seu segredo.

Ben senin sırrın olmak istemiyorum.

Qual é o segredo do sucesso?

Başarının sırrı nedir?

Tom manteve sua doença em segredo.

Tom hastalığını bir sır olarak tutuyor.

Você não pode guardar esse segredo.

O sırrı saklayamazsın.

Eu sei o segredo de Tom.

Tom'un sırrını biliyorum.

Oh não, você revelou nosso segredo!

Oh hayır, bizim sırrımızı açığa vurdun!

Ela não manteve o meu segredo.

O, sırrımı saklamadı.

Eu descobri o segredo de Tom.

Tom'un sırrını keşfettim.

O Tom sabe manter um segredo.

Tom sır tutabilir.

Você conhece o segredo do Tom?

Tom'un sırrını biliyor musun?

Nós temos que manter este segredo.

Biz bu sırrı saklamak zorundayız.

Ela revelou o segredo a ele.

O, sırrı ona söyledi.

Tom revelou o segredo a Maria.

- Tom sırrı Mary'ye söyledi.
- Tom Mary'ye bir sır söyledi.

Ela nunca pode guardar um segredo.

O, asla sır saklayamaz.

Parece que ele sabe o segredo.

Sırrı biliyor gibi görünüyor.

- Gostaria de compartilhar o meu segredo contigo.
- Gostaria de compartilhar o meu segredo com você.

Sırrımı seninle paylaşmak isterim.

Ela não me contou o segredo dela.

O, bana sırrını söylemedi.

Eles dizem que ele sabe o segredo.

Onun sırrı bildiğini söylüyorlar.

Ele contou aos amigos o segredo dele.

O, arkadaşlarına sırrını anlattı.

Queres saber meu segredo? É muito simples...

Sırrımı bilmek ister misin? Çok basit...

Tom levou seu segredo para o túmulo.

Tom'un sırrı kendisiyle beraber mezara gitti.

Isso é segredo, não posso te contar.

Bu bir sır. Sana söyleyemem.

O que aconteceu não é um segredo.

Olanlar bir sır değil.