Examples of using "Sobreviver" in a sentence and their turkish translations:
Tom yaşayacak.
O, hayatta kalacak.
hayatta kalabiliriz
Ben hayatta kalacağım.
Hiç kimse hayatta kalmayacak.
Onlar hayatta kalacak.
Hayatta kalacaksın.
Tom yaşayacak.
Tom'a nasıl hayatta kalacağımı öğrettim.
Tom asla hayatta kalmayacak.
Hayatta kalacağız.
Kendi başlarının çaresine bakacaklar.
ve avlanarak hayatta kalmaya çalışıyoruz
ve kışın hayatta kalır.
Tek başıma hayatta kalabilirim.
Para olmadan yaşayamazsın.
Su olmazsa hayatta kalamayız.
Kedin hayatta kalacak.
Ben sadece hayatta kalmaya çalışıyorum.
Hayatta kalacağımı düşünüyor musun?
Vahşi hayatta kaynaklar bulmalı ve değerlendirmelisiniz.
Vahşi hayatta kaynaklar bulmalı ve değerlendirmelisiniz.
bugüne kadar ayakta kalmasını o bakımlar sağladı
Yaşamak için bitkilere ihtiyacımız var.
Vampirler yaşamak için kan içmeli.
Hayatta kalmak için birbirimize ihtiyacımız var.
Ormanda hayatta kalmak kolay değil.
...hayatta kalmak için süper duyular gerekir.
Maaşınla geçinemiyor musun?
Asgari ücretle geçinmek zordur.
Hayatta kalmak için yapmak zorunda olduğumuz şeyi yaptık.
İyi iş! Bu çölde hayatta kalmak kolay değil
O bir günden fazla hayatta kalmayacak.
Bir insan su olmadan ne kadar süre yaşayabilir?
bir türün hayatta kalma çabaları
Toplaşarak, dondurucu soğuklardan sağ çıkacak ısıyı koruyabiliyorlar.
Ben bu yerde hayatta kalabileceğimizi sanmıyorum.
Şu anki görev, helikopter beni kurtarmaya gelmeden önce
Annesi balık avlarken kendi başının çaresine bakması gerek.
Kışın ortaları geldiğinde, ölüme yakın bu hâlde haftalarca hayatta kalabilir.
o da bir şaheserdi fakat ayakta kalamadı
Adamdan uçan kurtulamadığı gibi dalanda kurtulamamış
Su olmasa insanlar yaşayamaz.
Onlar sana niçin yaşamak için İngilizce öğrenmek zorundasın diyorlar?
ve o zamana kadar bu acımasız ortama ve soğuğa dayanabilmek.
Tom'u burada bırakamayız. Tek başına hayatta kalamaz.
Tom olmadan hayatta kalamazdım.
Bütün hayvan türleri yaşamak için içgüdüsel dürtüye sahiptir.
Sami hayatta kalmak için yardıma ihtiyacı olduğunu itiraf etmek zorunda kaldı.
Görevimiz bu acımasız iklime karşı sabaha kadar hayatta kalmak
Hava şimdiden ısınıyor ve burada çok uzun süre hayatta kalamayız.
Şimdiye kadar zekice seçimleriniz bu acımasız çölde hayatta kalmamı sağladı
peki, yapıdan haberimiz olmadan kutsallık günümüze kadar nasıl gelebilmişti?
Yiyeceğiniz yoksa, hayatta kalmak için kökleri ve böcekleri yemek zorundasınızdır.
anneleri olmadan hayatta kalacak yetenek veya güce henüz sahip değiller.
Kışı atlatabilmek için vücut ağırlıklarını üçte bir arttırmaları gerek.
Düşmanca bir ortamda hayatta kalmak için bir insan doğaçlama yapabilmeli ve azimli olabilmeli.
Vahşi hayatta iyi bir sığınak hayatta kalmanın tek yoludur.
Onların hayatını da. Bu çetin kış gecelerinden sağ çıkmanın tek yolu sıkı sıkıya sarılmak.
Habitatları olmadan, orangutan nüfusu başka bir yerde hayatta kalıp büyüyemez.
ve burada çok uzun süre hayatta kalamayız. Acele edip birkaç böcek daha yakalamalıyız.
Şehir, ormandaki evlerinin etrafını sardıkça... ...sokaklarda hayatta kalmanın yollarını öğreniyorlar.
- Vahşi hayatta tek başına yaşayabilir misin?
- Çölde tek başına hayatta kalabilir misin?
Dünya'daki her yaratığın geceden sağ çıkmanın bir yolunu bulması gerekir. GÜN BATIMINDAN ŞAFAĞA
orangutan da yok edilen doğal ortamında hayatta kalmaya çalıştığı için kendini savunabiliyor.
Bu kadar çok av olması burayı ideal bir eğitim alanı yapar. Kendi başının çaresine bakmayı öğrenen bir jaguar için mesela.