Translation of "Selvagens" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Selvagens" in a sentence and their turkish translations:

Especialmente criaturas selvagens.

Özellikle vahşi hayvanlara karşı.

Raposas são animais selvagens.

Tilkiler yabani hayvanlardır.

Estou assistindo pássaros selvagens.

Yabani kuşları izliyorum.

Tenho medo de animais selvagens.

Vahşi hayvanlardan korkarım.

Animais selvagens vivem na floresta.

- Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar.
- Yabani hayvanlar ormanda yaşar.

- O cantor foi morto por coiotes selvagens.
- A cantora foi morta por coiotes selvagens.

Şarkıcı vahşi çakallar tarafından öldürüldü.

Com animais selvagens portadores de vírus

virüs taşıyan yabani hayvanlarla aramızda

Ele sabe muito de animais selvagens.

- O vahşi hayvanlar hakkında çok şey bilir.
- Vahşi hayvanlar konusunda bilgisi çoktur.

- Você pode ver alguns coelhos selvagens na floresta.
- Pode-se ver alguns coelhos selvagens na floresta.

Bazı yabani tavşanları ormanda görebilirsiniz.

- Muitos animais selvagens morreram por falta de comida.
- Bastantes animais selvagens morreram por falta de alimento.

Bir sürü vahşi hayvan yiyecek yokluğundan öldü.

Coelhos selvagens podem ser vistos na floresta.

Yabani tavşanlar ormanda görülebilirler.

Milhões de animais selvagens vivem no Alasca.

Alaska'da milyonlarca vahşi hayvan yaşıyor.

Alguns animais selvagens estão à beira da extinção.

- Bazı vahşi hayvanlar yok olma eşiğinde.
- Bazı vahşi hayvanlar tükenme eşiğinde.

Embora as lontras selvagens estejam ativas durante o dia...

Vahşi düz kürklü su samurları gündüz aktif olsa da...

Evitando o ambiente de animais selvagens portadores de vírus

virüs taşıyan yabani hayvanların ortamlarından uzak durmak

Fez-me perceber quão preciosos são os sítios selvagens.

Vahşi doğanın ne kadar değerli olduğunu anlamamı sağladı.

São bestas nascidas para ser selvagens, brutais mas belos predadores.

Vahşi doğmuş, acımasız hayvanlar fakat güzel ve müstesna yırtıcılar.

Das maiores e mais selvagens montanhas de toda a Europa.

Avrupa'nın en büyük ve en yabani dağlarından birinin.

Conservacionistas estão a esforçar-se para salvar os rinocerontes selvagens.

Çevreciler geride kalan vahşi gergedanları kurtarmak için daha çok çalışıyor.

As pessoas estão a alastrar-se para os espaços selvagens,

insanlar artık adım adım vahşi alanlara girmeye başladı.

Eu encontrei alguns cogumelos selvagens debaixo da tora de madeira.

Kütüğün altında bazı yabani mantarlar buldum.

A lei também "incentivou a domesticação e criação de animais selvagens".

Kanun aynı zamanda "yabani hayvanların evcilleştirilmesini ve çoğaltılmasını" da teşvik ediyordu.

O que acontece quando as cidades crescem e os habitats selvagens encolhem?

Şehirler genişleyip vahşi yaşam alanları daralırsa ne olur?

Alguns fazendeiros estão usando burros para proteger suas ovelhas de cachorros selvagens.

Bazı çiftçiler koyunlarını vahşi köpeklerden korumak için eşekleri kullanıyorlar.

Através de paisagens selvagens e cidades fervilhantes, uma batalha épica está a ser travada.

Vahşi manzaraları ve kalabalık şehirlerinde epik bir savaş veriliyor.

Por todo o mundo, os animais selvagens estão cada vez mais habilidosos a roubar refeições.

Dünya'nın dört bir yanında, vahşi hayvanlar yemek çalmak konusunda daha çok hüner göstermeye başlıyor.

No início, é difícil entrar na água. É um dos sítios mais selvagens e assustadores para nadar no planeta.

İlk başlarda suya girmek zor. Burası yüzmek için gezegendeki en vahşi, en korkunç yerlerden biri.