Translation of "Vivem" in Turkish

0.021 sec.

Examples of using "Vivem" in a sentence and their turkish translations:

- Eles vivem em paz.
- Elas vivem em paz.

Onlar barış içinde yaşarlar.

- Eles vivem perto.
- Moram perto.
- Elas vivem perto.

Onlar yakınlarda yaşarlar.

Eles vivem perto.

Onlar yakınlarda yaşarlar.

Peixes vivem na água.

Balıklar suda yaşar.

Hipopótamos vivem na África.

- Su aygırları Afrika'da yaşarlar.
- Hipopotamlar Afrika'da yaşarlar.

Onde todos vocês vivem?

Hepiniz nerede yaşıyorsunuz?

- Onde eles moram?
- Onde vivem eles?
- Onde elas vivem?
- Onde elas moram?

- Onlar nerede yaşıyor?
- Nerede yaşıyorlar?

Muitas garças vivem no pântano.

Bataklıkta birçok balıkçıl yaşar.

Vivem em uma casa alugada.

Onlar kiralık bir evde yaşamaktadırlar.

Quantos esquimós vivem na Groenlândia?

Grönland'da kaç tane eskimo yaşıyor?

Os animais vivem no bosque.

Hayvanlar ormanda yaşar.

Os peixes vivem no mar.

Balık denizde yaşar.

Pandas gigantes vivem na China.

Dev pandalar sadece Çin'de yaşarlar.

Animais selvagens vivem na floresta.

- Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar.
- Yabani hayvanlar ormanda yaşar.

Eles vivem em outro país.

Onlar başka bir ülkede yaşıyorlar.

Duas famílias vivem naquela casa.

- İki aile o evde yaşıyor.
- O evde iki aile yaşıyor.
- O evde iki aile yaşar.

Patos não vivem nas florestas.

Ördekler ormanda yaşamazlar.

Os beduínos vivem no deserto.

Bedeviler çölde yaşar.

Quantas pessoas não vivem entre vocês?

aranızda yaşamayan kaç kişi var acaba?

Eles acreditam que vivem em chamas

ateşin üzerinde yaşadığına inanırlardı

- Eles vivem ali.
- Elas moram ali.

Onlar orada yaşıyor.

Os Smiths vivem na minha vizinhança.

Smith'ler benim mahallemde yaşıyor.

Duas famílias vivem na mesma casa.

İki aile aynı evde yaşamaktadır.

Muitas pessoas vivem ilegalmente no país.

Birçok insan, ülkede yasadışı olarak yaşıyor.

Seus pais ainda vivem na Alemanha?

Anne ve baban hala Almanya'da yaşıyor mu?

Na Austrália vivem muitos animais estranhos.

Avustralya'da birçok tuhaf hayvan yaşıyor.

As borboletas vivem por quanto tempo?

Kelebekler ne kadar yaşar?

- Poucas pessoas vivem até os cem anos.
- Poucas pessoas vivem até os cem anos de idade.

- Az sayıda kişi yüz yaşına kadar yaşar.
- Çok az kişi yüz yaşına kadar yaşıyor.

E eles vivem em colônias muito grandes

ve çok büyük koloniler halinde yaşıyorlar

Eles vivem brigando como cão e gato.

Onlar kedi ve köpek gibi kavga ediyorlar.

Os ursos pandas vivem somente na China.

Panda yalnızca Çin'de yaşar.

Você sabia que nesta montanha vivem raposas?

Bu dağda tilkilerin yaşadığını biliyor muydun?

Tanto Tom quanto Mary vivem em Boston.

- Tom ve Mary her ikisi de Boston'da yaşıyorlar.
- Hem Tom hem de Mary Boston'da yaşıyorlar.

Algumas tartarugas vivem mais de 100 anos.

Bazı kaplumbağalar 100 yıldan daha fazla yaşamış.

Os sogros dele vivem nos Estados Unidos.

Onun kaynı Amerika Birleşik Devletlerinde yaşıyor.

As pessoas vivem mais hoje em dia.

Günümüzde insanlar daha uzun yaşıyor.

Milhões de animais selvagens vivem no Alasca.

Alaska'da milyonlarca vahşi hayvan yaşıyor.

Poucos de seus amigos vivem em Quioto.

Birkaç arkadaşı Kyoto'da yaşıyor.

Aproximadamente 10.000 atletas vivem na vila olímpica.

Yaklaşık 10.000 sporcu, olimpiyat köyünde yaşıyor.

Muitas mariposas vivem apenas alguns dias como adultas.

Birçok güve, yetişkin olarak sadece birkaç gün yaşar.

Os morcegos vivem a noite como nos quadrinhos.

ayn çizgi romanlarda olduğu gibi yarasalar gece yaşarlar

Mas sobre por que eles vivem à noite

fakat neden gece yaşadıklarına dair

Dê uma olhada e veja como eles vivem?

Bir bakın bakalım nasıl yaşıyorlar?

Eles vivem na parte de trás dessas lagartas

bu tırtılların sırtında yaşıyorlar

Os elefantes vivem na Ásia e na África.

Filler Asya ve Afrika'da yaşarlar.

Os japoneses vivem em harmonia com a natureza.

Japonlar doğayla uyum içinde yaşarlar.

Meu tio e minha tia vivem na França.

Dayım ve teyzem Fransa'da yaşıyor.

Tom tem dois irmãos que vivem em Boston.

Tom'un Boston'da yaşayan iki erkek kardeşi var.

Tom e Mary vivem qual cão e gato.

Tom Mary'yle kedi köpek gibi yaşıyor.

Muitas tartarugas vivem mais do que os humanos.

Birçok kamplumbağ insanlardan daha çok yaşarlar.

Tom e Maria vivem sob o mesmo teto.

Tom ve Mary aynı çatı altında yaşıyor.

Tom e Mary vivem em uma casa-caverna.

Tom ve Mary bir mağara evinde yaşıyor.

- Onde eles moram?
- Onde vivem eles?
- Onde elas vivem?
- Onde elas moram?
- Onde eles estão morando?
- Onde elas estão morando?

Onlar nerede yaşıyor?

Os tigres vivem na selva; os leões, na savana.

Kaplanlar cangılda, aslanlar savanada yaşar.

O rei e sua família vivem no palácio real.

Kral ve ailesi kraliyet sarayında yaşar.

Tom e Mary vivem em uma casa de aluguel.

Tom ve Mary kiralık bir evde yaşıyorlar.

O Tom e a Mary vivem na mesma rua.

Tom ve Mary aynı caddede yaşıyorlar.

Milhões de organismos benéficos vivem no aparelho digestivo humano.

İnsanın sindirim sisteminde milyonlarca yararlı organizma yaşamaktadır.

Em geral, as mulheres vivem mais que os homens.

Genel olarak kadınlar erkeklerden daha uzun yaşar.

Recentemente, descobrimos que algumas raposas vivem aqui nesta montanha.

Bazı tilkilerin burada bu dağda yaşadıklarını son zamanlarda öğrendim.

O Tom e a Mary vivem na mesma casa.

Tom ve Mary aynı evde yaşıyorlar.

Os pais de Tom vivem na América do Sul.

Tom'un anne ve babası Güney Amerika'da yaşıyor.

Mais de 45 milhões de americanos vivem na pobreza.

45 milyondan fazla Amerikalı fakirlik içinde yaşıyor.

Uma entre sete pessoas vivem na pobreza no Canadá.

Kanada'daki her yedi kişiden biri yoksulluk içinde yaşıyor.

- Tom e Mary vivem em uma quinta e têm 16 filhos.
- Tom e Mary vivem numa quinta e têm 16 filhos.

Tom ve Mary bir çiftlikte yaşıyor ve on altı çocukları var.

Vivem e caçam em alcateias e são adversários de respeito.

Sürüler hâlinde avlanır ve yaşarlar. Çok tehlikeli rakiplerdir.

Os ursos vivem em florestas e não gostam de pessoas.

Ayılar ormanlarda yaşar ve insanlardan hoşlanmazlar.

A língua é o mundo em que os homens vivem.

Dil, insanların yaşadığı dünyadır.

As pessoas que vivem na região de Urfa consideram isso sagrado.

Urfa bölgesinde yaşayan insanlar o bölgeyi kutsal kabul ediyorlar

Me pergunto por que as mulheres vivem mais que os homens.

Niçin kadınların erkeklerden daha uzun yaşadıklarını merak ediyorum.

Peixes como a carpa e a truta vivem em água doce.

- Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşar.
- Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşamaktadır.

Geralmente se diz que as mulheres vivem mais que os homens.

Onlar kadınların genellikle erkeklerden daha uzun yaşadıklarını söylüyorlar.

- Você mora aqui?
- Vocês vivem aqui?
- Vocês moram aqui?
- Moras aqui?

Burada mı yaşıyorsun?

De um modo geral, as mulheres vivem mais que os homens.

- Genel olarak, kadınlar erkeklerden daha uzun yaşarlar.
- Genel olarak konuşulursa, kadınlar erkeklerden daha uzun yaşarlar.

Os vampiros não são a única ameaça. Também vivem aqui leões-marinhos.

Tek tehdit vampirler de değildir. Burada denizaslanları da yaşar.

... as que vivem em áreas urbanas tornam-se noturnas para evitar humanos.

...şehir bölgelerinde yaşayanlar insanlardan kaçınmak için gececi olur.

Capta sinais de calor da paisagem e dos animais que aí vivem.

Bu kamera, arazinin yaydığı ısı enerjisini tespit eder. Tabii hayvanlarınkini de.

As mulheres vivem mais do que os homens na maioria dos países.

Çoğu ülkede kadınlar erkeklerden daha uzun yaşarlar.

- As borboletas vivem três dias.
- A vida das borboletas dura três dias.

Kelebekler üç gün yaşarlar.

Nesse bosque vivem raposas, esquilos, pequenos ouriços e muitos outros animais pequenos.

Bu ormanda tilkiler, sincaplar, kirpiler ve diğer birçok küçük hayvanlar yaşar.

- Duas águias não se aninham juntas.
- Duas águias não vivem no mesmo ninho.

İki kartal birlikte yuva yapmazlar.

- Tenho dois amigos que vivem na Alemanha.
- Tenho dois amigos que moram na Alemanha.

Almanya'da yaşayan iki arkadaşım var.

- Você sabe quantas pessoas vivem na Austrália?
- Você sabe quantas pessoas moram na Austrália?

Avustralya'da kaç kişinin yaşadığını biliyor musun?

E as aranhas que vivem nestas teias têm de comer. Quem sabe o que encontraremos?

Bu ağların arasında yaşayan örümceklerin de beslenmesi gerekir. Kim bilir burada ne bulacağız?

Segundo cientistas, os mamíferos tornam-se 30 % mais ativos à noite quando vivem perto de humanos.

Bilim insanlarının hesaplarına göre memeliler, insanların etrafındayken geceleri yüzde 30 daha aktif oluyorlar.

- Você mora no deserto?
- Você vive no deserto?
- Vocês moram no deserto?
- Vocês vivem no deserto?

Çölde mi yaşıyorsun?

Mas as rãs-verrugosas só vivem um ano. Esta pode ser a sua última oportunidade de se reproduzir.

Fakat tungaralar sadece bir yıl yaşar. Bu, üremek için son şansı olabilir.

Durante o dia, as algas que vivem no interior dos corais transformam a energia do Sol em alimento.

Gün içerisinde, mercanların içinde yaşayan algler güneş enerjisini yiyeceğe dönüştürür.

Eles experimentam uma diferença de tempo de dois milésimos de segundo de acordo com as pessoas que vivem no mundo

dünyada yaşayan insanlara göre saniyenin binde ikisi kadar zaman farklılığı yaşarlar

- Quem vive em casas de vidro não deveria jogar pedras.
- Aqueles que vivem em casas de vidro não devem atirar pedras.

Sırça köşkte oturanlar başkalarına taş atmamalılar.

- Tom morreu, mas seus pais ainda vivem.
- Tom faleceu, deixando seus pais a pranteá-lo.
- Os pais de Tom enlutaram-se com a morte do filho.

Tom geride kederli ana-babasını bıraktı.