Examples of using "Perdido" in a sentence and their turkish translations:
Bu benim sonum!
Kayboldum.
Kendimi kaybetmiş hissediyorum.
Sana kayıp yüzüğünü bulacağım.
Kayboldum.
Tom kaybolmuş görünüyor.
Muhtemelen kayboldum.
Kaybolmuş gibi görünüyorum.
Tom kayboldu mu?
Kayıp değildim.
Tom açıkça kayıp.
Tom tamamen kayıp.
Sadece çok kaybolmuş hissediyorum.
Tom'un kayıp olduğunu biliyorum.
Kaybedilen zamanı telafi etmen gerekir.
O, treni kaçırmış olabilir.
Ben bu adamın kayıp olduğunu düşünüyorum.
- Sen umutsuzsun.
- Tuysem.
O, kayıp olarak addedildi.
O umutsuz bir vaka.
Kayıp bir köpeği kim buldu?
Tom'un kaybolduğunu sandım.
Kayıp zamanı telafi etmemiz gerekiyor.
Dolma kalemimi kaybettim.
Boşa harcanmış zaman telafi edilemez.
Affedersiniz, ben kayboldum.
Kaybolmadın, değil mi?
Kayboldun, değil mi?
Kaybolan zamanı telafi ettim.
Tom kaybolmuş ve şaşırmış gibi görünüyor.
Tom feleğin sillesini yemiş bir kişi.
Kayıp mı oldunuz?
Maymunumuz zifiri karanlıkta kayboldu.
Sen gerçekten ümitsizsin.
Kaybolan zamanı telafi etmeliyim.
Kaybolan zamanı telafi etmeliyiz.
Polisler kayıp çocuğu aradılar.
Boşa geçen zamanı telafi etmek zor.
Çok fazla zaman kaybettiğim için çok üzüldüm.
- O, uçağı kaçırmış olabilir.
- Uçağı kaçırmış olabilir.
Sen yokken kaybolmuş hissediyorum.
Kayıp zamanı telafi etmeliyiz.
Bayılmış olmalıyım.
Kayıp zamanı telafi etmem gerekiyor.
Tom kaybettiğini sandığı anahtarları buldu.
Zamanımı boşa harcamamalıydım.
Hızlı koşarak kaybolan zamanı telafi etti.
Babam düşünceye dalıp gitmişti.
İşimi kaybedebilirdim.
Tom kayıp zamanı telafi etmeye çalışıyor.
Kate kaybettiği saati buldu.
Tom anahtarını kaybetmiş gibi görünüyor.
Umutsuzluğa kapılma henüz hepsi kayıp değil.
Tom trenini kaçırmış olabilir.
- Tom hâlâ kayıp mı, merak ediyorum.
- Tom hâlâ kayıp mı acaba?
Konuşmayı kaçırdığım için üzgünüm.
Kayıp kitabımı kim buldu?
Partini kaçırdığım için üzgünüm.
Sana kaybolduğumu düşündüren nedir?
Çantasını nerede kaybettiğini merak etti.
Bu zamanın hepsinin nasıl tüketildiğidir.
Ama fırsatımı kaybettiğimin farkındaydım.
Onun parayı kaybetmiş olduğunu fark ettim.
Cüzdanımı süpermarkette kaybetmiş olmalıyım.
Şans eseri kayıp kamerasını buldu.
Keşke çok fazla zamanı boşa harcamasaydım.
Hızlı sürerek kaybedilen zamanı telafi etmeliyim.
Anahtarlarımı kaybettim gibi geliyor.
- O, tüm parasını kaybettiği için onu bağışladı.
- Onun tüm parasını kaybetmesini affetti.
Ceketini evde kaybetmiş olamazsın.
Kaybolmadım. Sadece nerede olduğumdan emin değilim.
Eve vardığımda cüzdanımı kaybettiğimi fark ettim.
O henüz gelmedi. Otobüsü kaçırmış olmalı.
Eve vardığımda, cüzdanımı kaybettiğimi fark ettim.
Ailesini kaybetme acısı onu intihara götürdü.
Kaybolan çocuk, kurtarma ekibi gelene kadar dayandı.
Geçen gün kaybettiğini söylediğin şemsiyeyi buldun mu?
Ne dedin? Özür dilerim, düşünceye dalmışım.
Bir haritan var mı? Çünkü senin gözlerinde kayboluyorum.
- Eve vardığımda cüzdanımı kaybettiğimi anladım.
- Eve gittiğimde, kaybetmiş olduğum cüzdanımı buldum.
Yardımınız olmasaydı oyunu kaybederdim.
Kayıp balıkçı teknesi limana güvenli bir dönüş yapmıştı.
Kaybolduğunu düşünüyorum.
Arabamın anahtarını kaybetmen dikkatsizlikti.
Kayboldunuz.
O bana geçen gün kaybettiğin şemsiyeyi hatırlatıyor. Onu buldun mu?
Tom'un fikrini değiştirmesini ikna etmeye çalışarak zamanımı boşa harcamamalıydım.
eğer eksik kalan bir oyun, aklınıza gelen başka bir sokak oyunu
Normalde arama motor'una bunu yazdığınız da cevapsız bir sonuç olması gerekiyor
- Üzgünüm sinirlendim.
- Sinirlendiğim için üzgünüm.
Kayboldum. Lütfen bana yardım edebilir miydiniz?
Düşünce olmadan öğrenme emek kaybıdır.
Jim yedi trenini kaçırmış gibi görünüyordu.