Examples of using "Pequena" in a sentence and their turkish translations:
Ben küçük bir kasabada büyüdüm.
Küçük bir kasabada yaşıyorum.
Bizim sınıfımız küçük bir sınıf.
- O ev çok küçüktür.
- O ev çok dar.
Küçük bir kasabada yaşamak istiyorum.
- Tom hafif yaralandı.
- Tom hafif bir sakatlık geçirdi.
Evim küçüktür.
Küçük bir kasabada yaşıyorum.
Ailem küçük.
Küçük bir topluluk ortaya çıktı.
Tuvalet küçüktür.
- Birazcık araştırma yapıyordum.
- Biraz araştırma yapıyorum.
- Şehir pek büyük sayılmaz.
- Şehir küçük.
Bu küçük bir kütüphane.
Ben küçük bir aileden geliyorum.
O çok küçük.
Küçük mağara temizlenmiş oldu
O dönemde sol kesim küçüktü
Bu küçük kızı evlat edindi.
O, küçük bir köyde büyüdü.
Bu çanta küçük değil.
Ben ufak bir kasabada büyüdüm.
Küçük bir kentte büyüdü.
Bu ev oldukça küçük.
Bu sandalye çok küçük.
Küçük buzdolabı kirli.
Mavi çiçek küçüktür.
Bizim küçük bir evimiz var.
Küçük çiçek beyaz.
- Bu kutu çok küçük.
- Bu kutu fazla küçük.
Dünya çok küçük.
Bu Tişört benim için fazla küçük.
Anna küçük bir kız.
Kazanmak için ufak bir şansımız var.
Bu yüzden küçük bir fabrika kurdu
Kısa bir kesintiden sonra tartışma yeniden başladı.
Senin için küçük bir sürprizim var.
Ben çok küçük bir sandalyede oturuyorum.
Bu toplantı odası küçük.
Bu çok küçük.
Ufacık bir acı kimseyi incitmez.
O çok küçük bir kasaba.
Küçük bir yürüyüşe çıkacağım.
Tom küçük bir köyde büyüdü.
Ev küçük ama güzel.
Bahçede küçük bir havuz var.
Biraz yardım kullanabilirim.
Tom küçük bir şirket için çalışıyor.
Küçük Sophie itaatkar değildi.
Fadıl küçük bir toplulukta yaşıyor.
Ben küçüğüm.
Onların servetlerinin birazını alırlar.
Karun hazinesinin küçük bir kısmı
havuzda küçük bir dalgalandırma yapalım
Küçük bir atolyede çalışmaya başladı
Burunlarını küçük çatlaklara sokabiliyorlar.
Hafif bir düşünce farkımız vardı.
Yaşlı adam ona küçük bir bebek verdi.
O bisiklet senin için çok küçük.
Hokkaido'da küçük bir kasabaya vardık.
Küçük bir kent ama çok güzel.
Tom çok küçük bir kasabadan gelir.
Elinde küçük bir kutu vardı.
Bu küçük kasabada hiçbir şey ilginç değildir.
Kazanmak için az bir şansımız var.
Kuzenimin evi küçüktür.
Bu sabah biraz ateşim vardı.
Bu sabah kısa bir sunum yaptım.
Her bölüm küçük bir hikaye içermeli.
Neden biraz mola almıyorsun?
Burada biraz yardım kullanabilirim.
Bu masa senin için çok küçük.
Küçük ev artık orada değildi.
Bu küçük gelirle geçinmek zor.
Bu kamera küçük, ama çok iyi.
O küçük yıldız en parlaktır.
O çalışma masası Meg için çok küçük.
Tokyo'yla karşılaştırdığında, Londra daha ufaktır.
Kartal küçük bir kuş değildir.
Onun evi çok küçük ve üstelik çok eski.
Buradaki çoğu yaratık ufak ve çeviktir.
Bu benim için küçük insanlık için büyük bir adım diyordu
Kırsal bölgelerde ise az önce de belirtmiştik birazcık farklılık var
Kısa bir yürüyüş beni göle getirdi.
Nara adlı küçük bir kasabada doğdum.
Teknemiz küçük bir adaya yaklaştı.
Kız yaşına göre küçüktür.
Ev küçük fakat bizim için yeterli.
Tom küçük bir balıkçı köyünde yaşadı.
Uzaydan bakıldığında, dünya nispeten küçük görünüyor.
Boston'da küçük bir şirket için çalışırdım.
Kısa bir hikaye yazmakla meşgulüm.
Wolfgang Almanya'da küçük bir köyde bir fırıncı.
Bizim sınıfımız çok küçüktür.
Bu problemin sadece küçük bir parçası.
Tom Park Caddesinde küçük bir ev satın aldı.
Adacık su üstünde çıkıntı yapıyor.