Translation of "Ouvi" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Ouvi" in a sentence and their turkish translations:

- Ouvi isso.
- Eu ouvi isso.

Onu duydum.

- Eu a ouvi cantando.
- Ouvi ela cantando.
- Ouvi-a cantar.

Onun şarkı söylediğini duydum.

- Ouvi pelo rádio.
- Eu ouvi no rádio.
- Eu ouvi pelo rádio.

Onu radyoda duydum.

- Não consigo ouvi-los.
- Não consigo ouvi-las.
- Não consigo ouvi-lo.
- Não consigo ouvi-la.

Seni duyamıyorum.

- Eu ouvi uma explosão.
- Ouvi uma explosão.

Bir patlama duydum.

- Já ouvi o bastante.
- Eu já ouvi o bastante.
- Eu já ouvi o suficiente.
- Já ouvi o suficiente.

Yeterince dinledim.

- Eu não te ouvi.
- Eu não ouvi você.

Ben seni duymadım.

- Desculpe, eu não ouvi.
- Desculpa, eu não ouvi.

Üzgünüm, onu duymadım.

Ouvi alguém gritando.

Birinin bağırdığını duydum.

Assim ouvi eu.

Bu nedenle duydum.

Ouvi cada palavra.

Her sözü duydum.

Ouvi-a cantar.

Onun şarkı söylediğini duydum.

Eu ouvi música.

Ben müzik dinledim.

Eu ouvi ela.

Onu duydum.

Eu não ouvi.

Dinlemedim.

Ouvi barulhos estranhos.

Garip sesler duydum.

- Nunca o ouvi cantar.
- Eu nunca ouvi ele cantar.

Onun şarkı söylediğini asla duymadım.

- Me desculpe, eu não te ouvi.
- Desculpe, eu não te ouvi.
- Me desculpe, não te ouvi.

Affedersin! Seni duymadım.

Estou a ouvi-la!

Onu duyabiliyorum.

Nunca ouvi coisa assim.

Ben asla öyle bir şey duymadım.

Eu ouvi ele sair.

Onun dışarı çıktığını duydum.

Ouvi um barulho estranho.

Garip bir ses duydum.

Eu os ouvi bem?

Sizi doğru duydum mu?

Eu não ouvi nada.

- Ben bir şey duymadım.
- Hiçbir şey duymadım.

ouvi essa história.

O hikayeyi çoktan duydum.

Eu ouvi isso antes.

Bunu daha önce duydum.

Ouvi no noticiário hoje.

Onu bugünkü haberlerde dinledim.

Eu ouvi a pergunta.

Soruyu duydum.

Eu ouvi você chorando.

Ağladığını duydum.

Eu ouvi você rindo.

Güldüğünü duydum.

Eu te ouvi gritando.

Senin çığlık attığını duydum.

Eu ouvi um grito.

Bir çığlık duydum.

Quando ouvi, fiquei pasmo.

Bunu duyduğumda şaşkınlıktan dilim tutulmuştu.

Ouvi um barulho engraçado.

Ben tuhaf bir gürültü duydum.

Mal posso ouvi-lo.

Neredeyse onu duyamıyorum.

- Ouvi rumores.
- Escutei rumores.

Söylentiler duydum.

Eu ouvi ele gritando.

Onun bağırdığını duydum.

Desculpe-me, não ouvi.

Affedersiniz, duymadım.

Eu ouvi uns tiros.

Bazı silah sesleri duydum.

- Eu nunca ouvi essa piada antes.
- Nunca ouvi essa piada antes.

Bu şakayı daha önce hiç duymadım.

- Eu ouvi essa história uma vez.
- Ouvi essa história uma vez.

Bir zamanlar o hikayeyi duydum.

- Ouvi alguém bater a porta.
- Eu ouvi alguém bater a porta.

Birinin kapıyı çarptığını duydum.

- Eu nunca ouvi ele falar inglês.
- Eu nunca o ouvi falar inglês.

Onun İngilizce konuştuğunu asla duymadım.

- Eu não ouvi a porta se abrir.
- Não ouvi a porta abrir.

Ben kapının açıldığını duymadım.

- Ouvi dizer que você toca piano.
- Ouvi falar que você toca piano.

- Senin piyano çaldığını duyuyorum.
- Duyduğuma göre piyano çalıyormuşsun.

Ouvi dizer que esteve doente.

Hasta olduğunuzu duydum.

Ouvi algo cair no chão.

Yere bir şeyin düştüğünü duydum.

Nunca ouvi falar do ator.

Ben aktörü hiç duymadım.

Eu mal conseguia ouvi-lo.

- Neredeyse onu duyamıyordum.
- Onu güçlükle duyabiliyordum.

Eu ouvi o telefone tocar.

Ben telefonun çaldığını duydum.

Ouvi alguém dizer meu nome.

Birinin adımı seslendiğini duydum.

Ouvi isso de muita gente.

Ben onu birçok insandan duydum.

Ele não pode ouvi-lo.

Onu duyamıyorum.

- Eu ouvi vozes.
- Escutei vozes.

Sesler duydum.

Eu já ouvi essa música.

Ben bu şarkıyı daha önce duydum.

Acho que ouvi alguma coisa.

Sanırım bir şey duydum.

Ouvi de uma fonte confiável.

Güvenilir bir kaynaktan duydum.

Ouvi a notícia na rádio.

Ben haberi radyoda duydum.

Não ouvi o que disse.

Ne söylediğini duymadım.

Eu ouvi o Tom gritando.

Tom'un çığlık attığını duydum.

Ouvi a voz de Tom.

Tom'un sesini duydum.

Eu ouvi um barulho estranho.

- Yabancı bir ses duydum.
- Tuhaf bir ses duydum.
- Tuhaf bir gürültü duydum.

Eu ouvi Tom falando francês.

Tom'un Fransızca konuştuğunu duydum.

Ouvi a menina pedindo socorro.

Ben, kızın yardım için ağladığını duydum.

Eu ouvi uma mulher gritar.

Bir kadının çığlık attığını duydum.

Ouvi como chamavam meu nome.

Adımın çağrıldığını duydum.

Nunca o ouvi falando assim.

Böyle konuştuğunu hiç duymadım.

Eu não ouvi nenhum som.

Hiçbir ses duymadım.

Eu não ouvi você chegando.

Geldiğini duymadım.

Eu não ouvi de ninguém.

Hiç kimseden duymadım.

Nunca ouvi falar desse ator.

- Bu aktörü hiç duymadım.
- Bu aktörü hiç işitmedim.

Não ouvi Tom ir embora.

Tom'un gittiğini duymadım.

Ouvi que Tom está doente.

Tom'un hasta olduğunu duydum.

Ouvi Tom cantando em francês.

Tom'u Fransızca şarkı söylerken duydum.

- Eu ouvi ele descer as escadas.
- Eu ouvi-o a descer as escadas.

Onun merdivenlerden aşağı gittiğini duydum.

- Eu nunca ouvi você reclamar de nada.
- Nunca ouvi você reclamar de nada.

Bir şey hakkında şikayet ettiğinizi hiç duymadım.

- Eu ouvi o que você estava falando.
- Eu ouvi o que vocês estavam falando.

Ne söylediğini duydum.

Eu juro, não ouvi o telefone

vallahi şarjdaymış ya duymadım telefonu

Nunca ouvi uma história tão estranha.

Böyle tuhaf bir hikaye asla duymadım.

Eu nunca ouvi falar nessa cidade.

O şehri asla duymadım.

Ouvi um barulho atrás de mim.

Arkamda bir gürültü duydum.

Ontem à noite eu ouvi rádio.

Dün gece, radyo dinledim.

Eu ouvi um grito de socorro.

Bir yardım çığlığı duydum.

Eu também ouvi uma estória parecida.

Ben de benzer bir hikaye işittim.

- Eu ouvi tudo.
- Eu escutei tudo.

Her şeyi duydum.

Eu escutei, mas não ouvi nada.

Dinledim fakat hiçbir şey duymadım.

Ouvi que você é de Boston.

Bostonlu olduğunu duydum.

Ouvi que você sabe falar francês.

Fransızca konuşmayı bildiğini duydum.

Eu nem vi, nem ouvi nada.

Ne bir şey duydum ne de gördüm.

Eu nunca ouvi falar de você.

Senin adını hiç duymadım.

Eu ouvi o meu celular tocar.

Telefonumun çaldığını duydum.

Eu ouvi o que Tom disse.

Tom'un ne dediğini duydum.

Eu ouvi o que você disse.

Dediğini duydum.