Examples of using "Los" in a sentence and their turkish translations:
Evet, işte.
Onları bulmamız gerekiyor.
Onları uyarmalıyız.
Biz onlara yardım etmek zorundayız.
bunları mı yesem?
Ama onları korkutmak?
- Onlara yardım etmek zorundayız.
- Onlara yardım etmeliyiz.
Bunlara dokunabilir miyim?
Onları görmeyi umuyorum.
Onları şaşırtacağım.
Onlara yardım edebilir misin?
Onları boykot edelim.
Onları görmek istiyorum.
Onlara yardım etmemiz gerekmiyor mu?
Onları durdurmak zorundasın.
O onları durduramaz.
Bakın, onları böyle bırakacağız.
getirdiklerini gördük...
Ben L.A.'yı daha çok seviyorum.
Onları bulmak zorundayız.
Onların dikkatlerini dağıtmaya çalışacağım.
Onları seninle paylaşacağım.
Onlara yardım etmek zorundayım.
Onlar arasında ayrım yapamam.
- Onlara yardım edebilirim.
- Onlara yardımcı olabilirim.
Onları bulacaksın.
Onları dava etmelisin.
Onları öldürmeye çalışıyorduk.
Sen onları öldürecek misin?
Sen onlara zarar verecek misin?
Onları takip etmeliyiz.
Onları rahatsız etmemeye çalış.
Onları ikna edemem.
Onları satmak istiyor musun?
Onların kimliğini saptayabilir misin?
bunun ne büyük önemi onları rahatsız edip
Ben onlara yardım etmek zorunda kalacağım.
Onları korkutmak istemiyorum.
Sizi tekrar görmeyi umuyoruz.
Los Angeles'ta akrabalarım var.
Onlarla arayı kapatamayabiliriz.
Sizi tanıyor muyuz?
Onları yanımda götürüyorum.
Sizi dinlemek istemiyorum.
Onları uyandırmak istemiyorum.
Sadece onları ziyaret etmek istiyorum.
- Onları eve götürmeliyiz.
- Onları eve götürmemiz gerekiyor.
Onları nasıl durduracaksın?
Onları korumaya çalışıyordum.
Onları kıskandırmak istiyorum.
Onların gitmesine izin vermeli miyim?
Biz onları orada terk edemeyiz.
Ben onları hayatta tutmaya çalışıyorum.
Onları buradan çıkarmak zorundayım.
Onları nasıl etkileyebilir?
Umarım bir gün yine görüşürüz.
Bu gece onlarla görüşeceğim.
Onları bulacağım.
Bakın, onları böyle bırakacağız. Ve de üstünü dolduracağım.
Görmesi de çok güzel oluyor.
Onları güldürmek istemedim.
Arjantin'den Rocha'ya birilerini
- Seni gördüğüme çok memnun oldum.
- Seni görmekten çok mutluyum.
Sizi görmeyi umuyorum.
Onları uyarmalıyım.
Onları uyarmalıyız.
Onları görmek istiyorum.
- Onların onu yapmasına izin veremeyiz.
- Onu yapmalarına izin veremeyiz.
Onları alalım.
Onlara öğretmek için oldukça niteliksizim.
Meşgulseniz, size yardım edeceğim.
Onları bulmalıyız.
Onları eve götürsen iyi olur.
Sanırım onları seçmelisin.
Onları etkilemeye çalışmıyorum.
Onlara yardım ediyoruz.
Onları nerede bulabileceğini biliyorum.
Seni rahatsız etmek istemiyorum.
Seni şimdi yalnız bırakacağım.
Artık sana yardım edemem.
Onları görebiliyor musun?
Los Angeles'ta yaşayan bir teyzem var.
Onları bulmak zorundayım.
Önce onları bulmak zorundayız.
Sıkıntıdalar. Onlara yardım edebilir misin?
- Onlara yardım etmelisin.
- Onlara yardım etmek zorundasın.
Onları görerek yakalayamaz.
Los Angeles'a gitmeyi düşünüyorum.
Seni incitmek istemedik.
Bu ilkbahar onları görmek için sabırsızlanıyorum.
Onlara yardım etmeliyiz.
Uçak onları Bauru'ya taşıyacaktı.
"Kekleri kim pişirdi?" "Onları Alessandre pişirdi."
- Onları sana vereceğim.
- Onları size vereceğim.
Boston'da yaşıyorum ama Los Angeleslıyım.