Translation of "Mike" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Mike" in a sentence and their turkish translations:

Mike sorriu.

Mike gülümsedi.

- Você escutou isso, Mike?
- Ouviu isso, Mike?

Onu duydun mu, Mike?

- Oi, pessoal. Sou Mike.
- Oi, galera. Sou Mike.
- Oi, gente. Sou Mike.

Merhaba çocuklar, ben Mike.

Mike canta bem.

- Mike iyi şarkı söylüyor.
- Mike iyi şarkı söyler.

Bom dia, Mike.

Günaydın, Mike.

Mike nada muito bem.

Mike çok iyi yüzer.

Mike tem duas amigas.

Mike'ın iki sevgilisi var.

Como você está, Mike?

Nasılsın, Mike?

Mike Tyson mordeu quem?

- Mike Tyson kimi ısırmıştı?
- Mike Tyson kimi ısırdı?

Mike fala japonês bem.

- Mike Japonca'yı iyi konuşuyor.
- Mike iyi Japonca konuşur.
- Mike Japoncayı iyi konuşur.

Mike, este livro é seu?

Mike, bu kitap senin mi?

Nós o chamamos de Mike.

Ona Mike diye sesleniriz.

Eu o chamo de Mike.

Onu Mike olarak çağırırım.

O Mike sabe se defender.

Mike kendini nasıl savunacağını bilir.

- Obrigado, Mike. Eu não gosto de frango.
- Obrigado, Mike. Não gosto de frango.

Sağ ol, Mike. Tavuk sevmem.

Mike foi a Quioto verão passado.

Mike geçen yaz Kyoto'ya gitti.

Esta é a bicicleta de Mike.

- Bu Mike'ın bisikleti.
- Bu Mike'ın bisikletidir.

Pedi a Mike que me ajudasse.

Mike'ın bana yardım etmesini rica ettim.

Mike tem alguns amigos na Flórida.

Mike'ın Florida'da birkaç arkadaşı var.

Mike pregou uma peça em seu irmão.

Mike erkek kardeşine kötü bir oyun oynadı.

Mike é o único homem na diretoria.

Mike yönetim kurulunda tek erkek.

Mike tem alguns poucos amigos na Flórida.

Mike'ın Florida'da birkaç arkadaşı var.

A porta foi aberta repentinamente por Mike.

Kapı aniden Mike tarafından açıldı.

Mike tem um amigo que mora em Chicago.

Mike'ın Şikago'da yaşayan bir arkadaşı var.

Quando eu me levantei, Mike já tinha saído.

Kalktığımda Mike zaten gitmişti.

"Sim, suco de laranja, por favor", diz Mike.

"Evet, portakal suyu lütfen," diyor Mark.

O Mike divertiu-se a falar com o Yumi.

Mike Yumi ile konuşurken eğlendi.

- Como de costume, Mike atrasou-se para a reunião esta tarde.
- Como sempre, Mike estava atrasado para a reunião essa tarde.

Her zamanki gibi, Mike, bu öğleden sonra toplantı için geç kalmıştı.

Meu amigo Mike está estudando química na Universidade de Oxford.

Arkadaşım Mike Oxford Üniversitesi'nde kimya eğitimi alıyor.

Mike malha na academia duas ou três vezes por semana.

Mike spor salonunda haftada iki ya da üç kez antrenman yapar.

O Vice Presidente Mike Pence descreveu para o povo Americano deste jeito:

yardım tasarısını, Amerikalılara bu şekilde tarif etmesinin nedenidir: