Translation of "Ouviu" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Ouviu" in a sentence and their turkish translations:

Ouviu aquilo?

Duyuyor musunuz?

- Ele ouviu um barulho.
- Ele ouviu um ruído.

O bir gürültü duydu.

Você me ouviu?

- Beni duydun mu?
- Duydun mu beni?

Ninguém ouviu nada.

Kimse bir şey duymadı.

Alguém me ouviu?

Biri beni duydu mu?

Tom ouviu atentamente.

Tom dikkatlice dinledi.

Ouviu uma batida?

Bir vurma sesi duydun mu?

Ei, ouviu isso?

Hey, onu işittin mi?

Ele ouviu passos.

O, ayak sesleri duydu.

- Tom nunca ouviu Maria cantar.
- Tom nunca ouviu Mary cantar.

Tom Mary'nin şarkı söylediğini asla duymadı.

Você não ouviu errado

Yanlış duymadınız

Ela o ouviu cantar.

Onun şarkı söylemesini duydu.

Tom ouviu o alarme.

Tom alarmı duydu.

Você já ouviu que...

Sizin şirketin ihaleyi kazandığını duydun mu?

Tom ouviu Maria gritar.

Tom Mary'nin çığlık attığını duydu.

Alguém ouviu alguma coisa?

Biri bir şey duydu mu?

Ele ouviu uma vozinha.

Çok küçük bir ses duydu.

Você ouviu alguma coisa?

Herhangi bir şey işittin mi?

Tom ouviu o som.

Tom sesi duydu.

Tom ouviu o barulho.

Tom gürültüyü duydu.

O que você ouviu?

Ne duydun?

Você ouviu esse barulho?

Gürültüyü duydun mu?

Tom ouviu uma voz.

Tom bir ses duydu.

Ele ouviu o barulho.

O gürültüyü duydu.

Deus ouviu nossas preces.

Tanrı bizim dualarımızı duydu.

Deus ouviu minhas orações.

Tanrı dualarımı duydu.

Tom não ouviu Mary.

- Tom, Mary'yi duymadı.
- Tom, Mary'yi işitmedi.

Você ouviu a campainha?

Zili duydun mu?

Você ouviu a notícia?

Haberi duydun mu?

Ela o ouviu chorar.

Onun çığlık attığını duydu.

Ela o ouviu gritar.

O, onun çığlığını duydu.

Tom ouviu Maria chorando.

Tom, Mary'nin ağladığını duydu.

Tom ouviu lobos uivando.

Tom kurtların ulumalarını duydu.

Layla ouviu os tiros.

Leyla silah seslerini duydu.

Leila ouviu um motor.

Leyla bir motor duydu.

Ele ouviu a voz.

O sesi duydu.

- Você já ouviu seu filho?
- Você já ouviu falar de seu filho?

Hiç oğlundan haber aldın mı?

- Ele ouviu um grito de socorro.
- Ele ouviu um chamado de socorro.

Bir yardım çağrısı duydu.

- Tom diz que ouviu Mary bocejar.
- Tom diz que ouviu Mary bocejando.

Tom, Mary'nin esnediğini duyduğunu söyledi.

Você já ouviu tal história?

Hiç böyle bir hikaye duydun mu?

Você já o ouviu cantar?

Hiç onun şarkı söylediğini duydun mu?

Você já ouviu falar dele?

Ondan hiç haber aldın mı?

Quando você ouviu sobre isso?

Bunun hakkında ne zaman duydun?

Você a ouviu falando inglês?

Onun İngilizce konuştuğunu duydun mu?

Tom disse que ouviu tiros.

Tom silah sesleri duyduğunu söyledi.

Ninguém ouviu a campainha tocar.

Kimse kapı zilini duymadı.

- Ouviste-o?
- Você o ouviu?

Onu duydun mu?

Você já ouviu Tom cantar?

- Tom'un şarkı söylediğini hiç duydun mu?
- Hiç Tom'un şarkı söylediğini duydun mu?

O Tom não ouviu nada.

Tom bir şey duymadı.

Tom ouviu por um minuto.

Tom bir dakika boyunca dinledi.

Tom ouviu uma fita cassete.

Tom bir kaset dinledi.

Você não ouviu a campainha?

Zili duymadın mı?

O Tom ouviu alguns tiros.

Tom bazı atışlar duydu.

Tom ouviu isso da Mary.

Tom bunu Mary'den duydu.

Você não ouviu Tom gritar?

Tom'un bağırmasını duymadın mı?

Tom ouviu passos atrás dele.

Tom arkasından ayak sesleri duydu.

Você ouviu falar do acidente?

Kazayı duydun mu?

- Você ouviu esta palavra alguma vez?
- Você já ouviu esta palavra alguma vez?

Bu sözcüğü hiç duydun mu?

Quando o inglês ouviu a última pergunta, ele não acreditou no que ouviu.

İngiliz, bu son soruyu duyunca kulaklarına inanamadı.

- Tom ouviu dizer que Mary morrera.
- Tom ouviu dizer que Mary tinha morrido.

Tom, Mary'nin ölmüş olduğunu duydu.

Você ouviu o rugido dos leões?

Aslanların kükremesini duydunuz mu?

Você já ouviu falar de Nessie?

Sen hiç Nessie'yi duydun mu?

Você ouviu chamarem o seu nome?

Adınızın çağrıldığını duydunuz mu?

Ela ouviu alegremente o meu pedido.

Ricamı nezaketle dinledi.

Você ouviu alguém tocar a campainha?

Birinin kapı zilini çaldığını duydun mu?

- Você ouviu isso?
- Vocês ouviram isso?

- Onu duydun mu?
- Bunu duydun mu?

Você já ouviu esta música antes?

Hiç bu şarkıyı dinledin mi?

Você já ouviu alguém falando esperanto?

Hiç Esperanto konuşan birini duydun mu?

O Tom ouviu passos se aproximando.

Tom ayak seslerinin yaklaştığını duydu.

Ninguém ouviu os gritos de Tom.

Kimse Tom'un çığlıklarını duymadı.

Sentada na cadeira, ela me ouviu.

O sandalyede otururken beni dinledi.

Não sei o que você ouviu.

Ne duyduğunuzu bilmiyorum.

Eu acho que você me ouviu.

Bence beni duydun.

Você já ouviu alguém falando francês?

Hiç Fransızca konuşan birini duydun mu?

Você ouviu o que eu disse?

Ne dediğimi duydun mu sen?

Você ouviu sobre o que aconteceu?

Ne olduğu hakkında duydun mu?

Ninguém, exceto eu, ouviu falar isso.

Benden başka hiç kimse onu duymadı.

Você ouviu a porta se abrir?

Kapının açıldığını duydun mu?

Tom ouviu Maria e João discutindo.

Tom, Meryem ve John'un tartıştığını duydu.

Você não ouviu isso de mim.

Bunu benden duymadın.

Não acredito que ninguém ouviu isso.

Hiç kimsenin onu duymadığına inanamıyorum.

Tom ouviu o que Maria falou.

Tom Mary'nin söylediği her şeyi duydu.

O Tom provavelmente não te ouviu.

Tom muhtemelen seni duymadı.

Tom ouviu Maria abrir a porta.

Tom Mary'nin kapıyı açtığını duydu.

Tom ouviu alguma coisa lá fora.

Tom dışarıda bir şey duydu.

Tom ouviu a voz de Maria.

Tom, Mary'nin sesini duydu.

Tom gritou, mas ninguém o ouviu.

Tom bağırdı ama kimse onu duymadı.

Você ouviu o que Tom fez?

Tom'un ne yaptığını duydun mu?

Você ouviu o que nós dissemos?

- Ne dediğimizi duydun mu?
- Söylediğimizi duydun mu?

Você já ouviu música tão bonita?

Sen hiç böylesine iyi bir müzik dinledin mi?

Você ouviu o discurso de Hillary?

Hillary'nin konuşmasını duydunuz mu?

Eu falei, mas ninguém me ouviu.

Konuştum ama hiç kimse beni dinlemedi.