Translation of "Marika" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Marika" in a sentence and their turkish translations:

Quem foi Marika?

Marika kimdi?

Marika falou sueco?

Marika İsveççe konuştu mu?

- Você já ligou para Marika?
- Vocês já ligaram para Marika?

Hiç Marik'yı aradın mı?

A Marika entendia japonês?

Marika Japonca anladı mı?

Quantos irmãos teve Marika?

Marika'nın kaç tane erkek ve kız kardeşi vardı?

- Você já ficou brava com Marika?
- Você já ficou bravo com Marika?

Hiç Marika'ya kızdın mı?

- Você já recebeu cartas de Marika?
- Vocês já receberam cartas de Marika?

Marika'dan hiç mektup aldın mı?

Marika queria que eu aprendesse finlandês.

- Marika benim Fince öğrenmemi istedi.
- Marika benden Fince öğrenmemi istedi.

Marika ama sua língua, o finlandês.

Marika kendi dili olan Finceyi sever.

Eu não consigo esquecer a Marika.

Marika'yı unutamıyorum.

A Marika sempre quis aprender japonês.

Marika her zaman Japonca öğrenmek istiyor.

A Marika come em restaurantes japoneses?

Marika, Japon restoranlarında yemek yer mi?

- Não pedi que Marika me ensinasse finlandês.
- Eu não pedi que Marika me ensinasse finlandês.

Marika'dan bana Fince öğretmesini istemedim.

Marika me ensinou um pouco de finlandês.

Marika bana biraz Fince öğretti.

A Marika se vestia como uma japonesa?

Marika bir Japon kadın gibi giyindi mi?

A Marika te incentivou a aprender finlandês?

Marika seni Fince öğrenmen için destekledi mi?

A Marika te escrevia cartas em finlandês?

Marika sana Fince mektuplar yazdı mı?

Traga-me a Marika. Preciso vê-la.

Bana Marika'mı getir. Onu görmek istiyorum.

É a primeira vez que eu irrito Marika.

Bu, Marika'ya şimdiye kadarki ilk sinirlenişim.

A Marika contou muita coisa sobre o Japão?

Marika Japonya hakkında çok konuştu mu?

O que a Marika sabe sobre a Argélia?

Marika, Cezayir hakkında ne biliyor?

- Não posso ligar para Marika. Ela mora na Finlândia!
- Eu não posso ligar para Marika. Ela mora na Finlândia!

Marika'ya telefon edemem. O Finlandiya'da yaşıyor!

- Por que a Marika era tão fascinada com o Japão?
- Por que a Marika estava tão fascinada com o Japão?

Marika neden Japonlara bu kadar hayran kalmış?

É a primeira vez que eu sonho com Marika.

Şimdiye kadar ilk kez Marika hakkında rüya gördüm.

É a primeira vez que eu sorrio para Marika.

Bu, Marika'ya şimdiye kadar ilk kez gülümseyişim.

É a primeira vez que eu menciono a Marika.

Şimdiye kadar ilk kez Marika'dan bahsettim.

É a primeira vez que eu ligo para Marika.

Şimdiye kadar ilk kez Marika'ya telefon ettim.

É a primeira vez que eu faço a Marika rir.

Şu ana kadar ilk kez Marika'yı güldürdüm.

O que a Marika disse sobre a vida no Japão?

Marika, Japonya'daki yaşam hakkında ne söyledi?

É a primeira vez que eu retorno uma ligação da Marika.

Şimdiye kadar ilk kez Marika'yı tekrar aradım.

É a primeira vez que eu recebo uma carta de Marika.

İlk defa Marika'dan bir mektup aldım.

É a primeira vez que eu falo com a Marika em finlandês.

Şimdiye kadar ilk kez Marika ile Fince konuştum.

Em que língua você falava com a Marika antes de aprender finlandês?

Sen Fince öğrenmeden önce Marika ile hangi dilde konuştun?