Translation of "Máquina" in Turkish

0.038 sec.

Examples of using "Máquina" in a sentence and their turkish translations:

- Você é tipo uma máquina.
- Você é como uma máquina.
- Tu és como uma máquina.
- Vocês são como uma máquina.

Sen bir makine gibisin.

Uma máquina de empatia.

Bir empati makinesi.

Então queime essa máquina

Sonrasında yak o makineyi gitsin

Bem-vindo à máquina.

Makineye hoş geldiniz.

Comprei uma máquina fotográfica.

Bir kamera satın aldım.

Esta máquina está quebrada.

Bu makine bozuk.

Tom ligou a máquina.

Tom makineyi çalıştırdı.

Quem inventou esta máquina?

- Bu makineyi kim icat etti?
- Bu makine kim tarafından icat edildi?

Compraste a máquina fotográfica?

- Fotoğraf makinesini satın aldın mı?
- Fotoğraf makinesi satın aldın mı?

- O que essa máquina faz exatamente?
- O que exatamente essa máquina faz?

Bu makine tam olarak ne yapıyor?

- Eu não posso usar esta máquina.
- Eu não consigo usar esta máquina.

- Ben bu makineyi kullanamam.
- Bu makineyi kullanamam.

Nenhuma máquina simples de alavancagem

kaldıraç basit makine yok

A máquina parou de funcionar.

Makine çalışmayı durdurdu.

Esta máquina não funciona bem.

Bu makine iyi çalışmıyor.

Esta máquina é agora obsoleta.

Bu makine şimdi çağ dışıdır.

Como se opera esta máquina?

Bu makineyi nasıl çalıştırıyorsun?

Demonstrarei como esta máquina funciona.

Bu makinenin nasıl çalıştığını açıklayacağım.

- Nós compramos uma nova máquina de lavar.
- Compramos uma nova máquina de lavar.

Yeni bir çamaşır makinesi aldık.

- A máquina está sem algumas de suas partes.
- Estão faltando algumas partes da máquina.

Makinenin bazı eksik parçaları var.

- Tom ainda utiliza uma máquina de escrever.
- Tom ainda usa uma máquina de escrever.

Tom hâlâ bir daktilo kullanıyor.

A máquina estava coberta de poeira.

Makine tozla kaplıydı.

A máquina de lavar está quebrada.

Çamaşır makinesi bozuldu.

Estou consertando a máquina de lavar.

Çamaşır makinesini onarıyorum.

Comprei uma nova máquina de lavar.

Yeni bir çamaşır makinesi aldık.

Ele sabe como desligar esta máquina.

Bu makinenin nasıl kapatılacağını bilir.

Você sabe como essa máquina funciona?

- Bu makineyi nasıl çalıştıracağını biliyor musun?
- Bu makinenin nasıl çalıştığını biliyor musun?

O computador é uma máquina complicada.

- Bilgisayar karmaşık bir makinedir.
- Bilgisayar kompleks bir makinedir.

Alguém desconectou a máquina de lavar.

Birisi çamaşır makinesinin fişini çekti.

Você sabe como operar a máquina?

Bu makinenin nasıl çalıştırılacağını biliyor musunuz?

Esta máquina foi fabricada na França.

Bu makine Fransa'da imal edilmiştir.

Esta máquina é fácil de manejar.

Bu makineyi idare etmek kolaydır.

Esta máquina é de grande uso.

Bu makine çok faydalıdır.

Há algo errado com esta máquina.

Bu makinede garip bir şey var.

Você sabe como usar esta máquina?

Bu makineyi nasıl kullanacağını biliyor musun?

Esta máquina de escrever é sua?

Bu daktilo sizin mi?

Comprei uma máquina de costura nova.

Ben, yeni bir dikiş makinesi satın aldım.

Eu mesmo vou consertar aquela máquina.

Şu makineyi kendim onaracağım.

A máquina barulhenta pertuba o silêncio.

Gürültülü makine sessizliği bozuyor.

Tom construiu uma máquina do tempo.

- Tom bir zaman makinesi yaptı.
- Tom bir zaman makinesi inşa etti.

- Posso usar a sua máquina de escrever?
- Eu posso usar a sua máquina de escrever?

Daktilonu kullanabilir miyim?

Eu não sei quando desligar a máquina.

- Makinenin ne zaman kapatılacağını bilmiyordum.
- Makineyi ne zaman kapatacağımı bilmiyordum?

O cérebro é somente uma máquina complicada.

Beyin sadece karmaşık bir makinedir.

Todos ficaram realmente impressionados com aquela máquina.

Herkes bu makineden gerçekten etkilendi.

Coloque as meias na máquina de lavar.

Bu çorapları çamaşır makinesine koy.

A máquina de lavar louça está quebrada.

Bulaşık makinesi bozuk.

Aquela máquina de venda automática está quebrada.

Bu otomat bozuk.

Esta máquina faz 100 cópias por minuto.

Bu makine dakikada 100 kopya yapar.

Você pode usar minha máquina de escrever.

Daktilomu kullanabilirsin.

Tem alguma máquina de lavar na casa?

Evde bir çamaşır makinesi var mı?

Estou surpreso que esta máquina ainda funcione.

Bu makinenin hâlâ çalışmasına şaşırdım.

Eu não tenho máquina de lavar louça.

- Bir çamaşır makinem yok.
- Çamaşır makinem yok.

- A máquina de lavar roupas é uma invenção incrível.
- A máquina de lavar é uma invenção maravilhosa.

- Çamaşır makinesi harika bir icattır.
- Çamaşır makinesi muhteşem bir icat.

Uma máquina voadora inspirada nas asas do morcego

Yarasanın kanatlarından esinlenerek çizilmiş bir uçuş makinesi

A máquina de lavar não está funcionando corretamente.

Çamaşır makinesi biraz bozuk.

Diga-me como usar a máquina de lavar.

Bana çamaşır makinesinin nasıl kullanıldığını söyle.

Por favor, não desligue ou desconecte sua máquina.

Lütfen makinenizi kapatmayın ya da fişini çekmeyin.

Você deveria manter esta máquina limpa e lubrificada.

Bu makineyi temiz ve yağlı tutmalısınız.

Eles trabalharam muito para desenvolver uma nova máquina.

- Yeni bir makinenin geliştirilmesi için sıkı çalıştılar.
- Yeni bir makine geliştirmek için çok çalıştılar.

Tom comprou uma máquina de costura para Mary.

Tom Mary'ye bir dikiş makinesi satın aldı.

Eu posso usar a sua máquina de escrever?

Ben senin daktilonu kullanabilir miyim?

O Tom me ensinou a operar a máquina.

Tom bana makineyi nasıl çalştıracağımı gösterdi.

Essa máquina consegue imprimir 60 páginas por minuto.

Bu makine dakikada 60 sayfa basabilir.

Você deve manter esta máquina livre do pó.

Bu makineyi tozdan uzak tutmalısınız.

Esta máquina não tem um dispositivo de segurança.

Bu makinede bir güvenlik aygıtı yok.

Tom percebeu porque a máquina não estava funcionando.

Tom makinenin niçin çalışmadığını anladı.

- Que tipo de combustível vocês utilizam para esta máquina?
- Que tipo de combustível o senhor utiliza para esta máquina?

Bu makinede ne tür yakıt kullanıyorsunuz?

A minha mãe me deu uma máquina de costura.

Annem bana bir dikiş makinesi verdi.

Eu estava pensando em comprar uma nova máquina fotográfica.

Ben yeni bir fotoğraf makinesi satın almayı düşünüyordum

A máquina de lavar está fazendo um barulho estranho.

Çamaşır makinesi tuhaf bir ses çıkartıyor.

Vire isso à direita, que a máquina vai ligar.

Bunu sağa çevirin ve makine başlayacaktır.

Mas você diria isso se fizesse uma máquina do tempo?

Fakat siz bir zaman makinesi yapsaydınız bunu söyler misiniz?

Mary usou sua máquina do tempo para colar no exame.

Mary sınavda hile yapmak için zaman makinesini kullandı.

A minha mãe me deu a sua máquina de costura.

Annem bana dikiş makinesini hediye etti.

Não conseguimos uma boa máquina de costura em nenhum lugar.

İyi bir dikiş makinesini her yerde bulamayız.

Você poderia explicar como a máquina de lavar louças funciona?

Bulaşık makinesinin nasıl çalıştığını anlatabilir misin?

Você vai ter que me ensinar a operar essa máquina.

Bu makinenin nasıl çalıştırılacağını bana öğretmek zorundasın.

Você pode utilizar minha máquina de escrever a qualquer momento.

İstediğin zaman daktilomu kullanabilirsin.

O fabricante deu uma garantia de 5 anos na nova máquina.

Üretici yeni makineye 5 yıl garanti verdi.

Eu vou dar minha máquina de escrever em troca daquele rádio.

O telsiz karşılığında sana daktilomu vereceğim.

Se você tivesse uma máquina do tempo, que ano você visitaria?

Bir zaman makinen olsaydı, hangi yılı ziyaret ederdin?

Eu tenho uma máquina de costura, mas eu raramente a uso.

- Bir dikiş makinem var ama onu çok nadir kullanıyorum.
- Bir dikiş makinem var ama onu nadiren kullanırım.

Um dia eu vou comprar uma máquina de fazer algodão doce.

Bir gün bir pamuk şekeri makinesi satın alacağım.

Esta máquina de vendas não vai aceitar moedas de 500 ienes.

Bu otomat 500 yenlik madeni paraları kabul etmeyecek.

Esta máquina de vendas automática foi destruída por bandidos noite passada.

Bu satış makinesi dün gece serseriler tarafından tahrip edildi.

E então, ao final do dia, coloque-a na máquina de lavar."

Ve gün sonunda, yıkamaya bırakın.

Quando era mais jovem, minha avó usava muito sua máquina de costura.

Büyükannem daha gençken dikiş makinesini çok kullanırdı.

Tom mostrou para a Mary como usar a máquina de lavar roupa.

Tom çamaşır makinesini nasıl kullanacağını Mary'ye gösterdi.

É uma máquina mortal de cerca de 140 quilos. E não me viu.

140 kiloluk bir ölüm makinesi. Beni fark etmedi.

Na verdade, podemos dizer que não existe uma máquina do tempo no momento.

Aslında şu anda zaman makinesi diye bir şey yok diyebiliriz

Inventar uma máquina do tempo porque a mulher que ela ama está morta

Sevdiği kadın öldüğü için bir zaman makinesi icat ediyor

Tom tirou os lençóis da cama e os pôs na máquina de lavar.

Tom yataktan çarşafları çekti ve onları çamaşır makinesine koydu.

Temos que descobrir uma maneira de fazer com que esta máquina funcione debaixo d'água.

Bu makinenin su altında çalışması için bir yol bulmalıyız.

Um programa de computador é uma lista de instruções que diz à máquina o que fazer.

Bir bilgisayar programı bilgisayara ne yapacağını söyleyen bir talimatlar listesidir.

"Eu não consigo pensar com esse barulho", disse ela, fixando os olhos na máquina de escrever.

O, daktiloya bakarken "o gürültü yüzünden düşünemiyorum" dedi.

Não tenho uma máquina de lavar, por isso tenho que ir à lavanderia para lavar as roupas.

Evde çamaşır makinem yok ve bu yüzden çamaşır yıkamak için çamaşır odasına gitmek zorundayım.

Aos seis anos de idade ele tinha aprendido a usar a máquina de escrever e disse ao professor que ele não precisava aprender a escrever a mão.

Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.