Translation of "Luz" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Luz" in a sentence and their turkish translations:

- Vejo a luz.
- Vejo uma luz.

Ben bir ışık görüyorum.

- Desligue a luz.
- Desliga a luz.

- Işığı kapat.
- Işığı kapatın.

- A luz piscava.
- A luz estava piscando.

Işık yanıp sönüyordu.

- A luz está acesa.
- A luz está ligada.

Işık açık.

- Não apague a luz.
- Não desligue a luz.

Işığı kapatma.

Luz, câmera, ação!

Işıklar, kamera, aksiyon!

Desligue a luz.

Işığı söndür.

Odeio luz fluorescente.

Floresan aydınlatmadan nefret ediyorum.

Não havia luz.

Işık yoktu.

A luz enfraqueceu.

Işık kayboldu.

- A luz ficou vermelha.
- A luz se tornou vermelha.

Işık kırmızıya döndü.

- Um espelho reflete a luz.
- Um espelho reflete luz.

Bir ayna ışığı yansıtır.

- Eu posso ver a luz.
- Posso ver a luz.

- Ben ışığı görebiliyorum.
- Anlayabiliyorum.

Havia luz suficiente para ler o jornal sem usar luz

ışık kullanmadan gazete okunabilecek kadar bir aydınlık vardı

- Desligue a luz, por favor.
- Apague a luz, por favor.

Işığı kapat, lütfen.

... também a luz regressa.

...aydınlık da o şekilde geri gelir.

À luz da NASA

NASA'nın ışığında

Não apague a luz.

Işığı kapatmayın.

A luz ficou vermelha.

Işık kırmızıya döndü.

Roupa preta absorve luz.

Siyah kumaş ışık emer.

Quem desligou a luz?

- Işığı kim kapattı?
- Işığı kim söndürdü?

Posso ligar a luz?

Işığı açabilir miyim?

Tom acendeu a luz.

Tom ışığı açtı.

Ele apagou a luz.

O, ışığı kapattı.

Deixe a luz acesa!

Işıkları açık bırak.

Pode apagar a luz?

Işığı kapatabilir misin?

Eu preciso de luz.

Biraz ışığa ihtiyacım var.

A luz está apagada.

Işık kapalı.

Vi a luz vermelha.

Ben kırmızı ışığı gördüm.

Tom apagou a luz.

Tom ışığı kapattı.

Quer acender a luz?

Işığı açmak ister misin?

A luz ficou verde.

- Işık yeşile döndü.
- Işık yeşilleşti.

Ela acendeu a luz.

O, lambayı açtı.

- De onde vem a luz?
- De onde a luz está vindo?

Bu ışık nereden geliyor?

Veja, há ali uma luz.

Bakın, ileride ışık var.

Ponho a luz e tiro.

Üzerine ışığı tutun ve çekin.

... quando a luz se desvanece...

...ışık yitip gidince...

Aproveitam a luz dos barcos.

Işıklardan faydalanıyorlar.

Um conjunto de luz cair

bir set ışığı düşmesi

Um prisma decompõe a luz.

Bir prizma ışığı ayrıştırır.

Não há luz sem sombra.

Gölgesız ışık yoktur.

Você vai ligar a luz?

Işığı açar mısın?

Uma luz verde está acesa.

Bir yeşil ışık açık.

Apague a luz, por favor.

Lütfen ışığı kapat.

Ela deu à luz gêmeos.

O, ikiz doğurdu.

Essa luz forte me cega.

Bu güçlü ışık beni kör eder.

Não deixe a luz acesa.

Işığı açık bırakma.

O morcego foge à luz.

Yarasa ışıktan kaçar.

Por favor, acenda a luz.

Lütfen ışığı açın.

A água reflete a luz.

Su ışığı yansıtır.

- Não esqueça de apagar a luz.
- Não se esqueça de apagar a luz.

Işığı kapatmayı unutma.

Um ano-luz é a distância que percorre a luz em um ano.

- Işık yılı, ışığın bir yılda gittiği mesafedir.
- Işık yılı, ışığın bir yılda kat ettiği mesafedir.

- Uma luz vermelha brilhava na escuridão.
- Uma luz vermelha estava brilhando na escuridão.

Karanlıkta bir kırmızı ışık parlıyordu.

... são regidas pela luz do luar.

...Ay'ın ışığının hükmünde olduğu yer.

A luz ultravioleta revela predadores escondidos.

Morötesi ışık gizli avcıları ortaya çıkarıyor.

Ambos veem bem com luz artificial.

İkisi de yapay ışıkta iyi görüyor.

Uma luz incide sobre Neil Armstrong

Neil Armstrong'un üzerine bir set ışığı düşmesi

Desenhou uma mulher dando à luz

doğum yapan bir kadın çizilmiş

Me dê uma luz, por favor?

- Ateşini verir misin?
- Ateşinizi alabilir miyim?
- Çakmağını kullanabilir miyim?

Ela dará a luz em julho.

Temmuzda doğuracak.

Ele terminou na velocidade da luz.

- O çok hızlı bitirdi.
- O şimşek kadar hızlı bitirdi.

Recebi a minha conta de luz.

Elektrik faturamı teslim aldım.

Eu esqueci de apagar a luz.

Işığı kapatmayı unuttum.

Esta estrela dista cinco anos-luz.

Bu yıldız beş ışık yılı uzaktadır.

Por que a luz está acesa?

Işık niçin açık?

A conta de luz veio baixa.

Elektrik faturasında ödenecek miktar düşüktü.

Desligue a luz e vá dormir.

Işığı kapat ve uyu.

Tom dorme com a luz acesa.

Tom ışık açıkken uyur.

Eu gosto da luz de velas.

Mum ışığını severim.

Você viu esse flash de luz?

O şimşek çakmasını gördün mü?

A luz machuca os meus olhos.

Işık gözlerimi incitiyor.

A luz estava acesa na sala.

Odada ışık açıktı.

A neve reflete a luz ultravioleta.

Kar ultraviyole ışığı yansıtır.

Maria deu à luz um filho.

Mary bir oğul doğurdu.

Maria deu à luz uma filha.

Mary bir kız doğurdu.

- Eu fui atacado em plena luz do dia.
- Eu fui atacada em plena luz do dia.

Güpegündüz saldırıya uğradım.

Isto dar-me-á luz. Pronto, vamos.

Ve bana ışık veriyor. Tamam, gidelim.

Repare na diferença com a luz ultravioleta.

UV ışığını tuttuğumda nasıl fark ettiğine bakın. Bum.

Para regressarem das sombras para a luz.

Gölgelerden çıkıp aydınlığa dönmeleri için.

A maioria dos pirilampos produz luz intermitente.

Çoğu ateş böceği ışığını açıp kapatır.

A escuridão é a ausência de luz.

Karanlık ışığın yokluğudur.

Meus olhos são muito sensíveis a luz.

- Benim gözlerim ışığa çok hassas.
- Gözlerim ışığa çok duyarlıdır.

Tom apagou a luz e foi dormir.

Tom lambayı kapattı ve uyumaya gitti.

Ele se esqueceu de apagar a luz.

O, ışığı kapamayı unuttu.

Esta planta não precisa de muita luz.

Bu bitkinin çok ışığa ihtiyacı yok.

Você deixou a luz da cozinha acesa.

Mutfakta lambayı açık bıraktın.

Por que a luz amarela está piscando?

Neden sarı ışık parlıyor?

O sol dá-nos luz e calor.

Güneş bizi ışık ve ısı verir.

A mulher deu à luz uma menina.

Kadın bir kız bebek dünyaya getirdi.

Tom se esqueceu de apagar a luz.

Tom ışığı kapatmayı unuttu.

Layla deu à luz seu nono bebê.

Leyla dokuzuncu bebeğini doğurdu.

Leila deu à luz uma linda menina.

Leyla güzel bir kız bebek doğurdu.

Onde está localizado o interruptor de luz?

Işık anahtarı nerede?

Ele saiu da escuridão para a luz.

Karanlıktan çıkarak ışığa çıktı.