Translation of "Bill" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Bill" in a sentence and their turkish translations:

Vamos, Bill.

Haydi, Bill.

- Bill ligou a televisão.
- Bill ligou a TV.

Bill televizyonu açtı.

- Bill chorou por horas.
- Bill ficou horas chorando.

Bill saatlerce ağlamaya devam etti.

- Bill, não vá aí!
- Bill, não vá lá!

Bill, oraya gitme!

E Bill Gates

Ve Bill Gates

- Bill vai muito ao parque.
- Bill vai frequentemente ao parque.

Bill sık sık parka gider.

- Bill mora perto do mar.
- Bill mora perto da praia.

Bill denizin yanında yaşıyor.

Oi, Bill. Como vai?

Merhaba, Bill. Nasılsın?

Bill estava no Japão.

- Bill, Japonya'daydı.
- Bill Japonya'daydı.

Bill chorou por horas.

Bill saatlerce ağlamaya devam etti.

Bill é sempre honesto.

- Bill her zaman dürüsttür.
- Bill daima dürüsttür.

Bill, abra a porta.

Bill, kapıyı aç.

Bill é muito reservado.

- Bill oldukça çekingendir.
- Bill oldukça içine kapanıktır.

Bill parou de fumar.

- Bill sigarayı bıraktı.
- Bill sigarayı kesti.

- Bill foi morto por esse homem.
- Bill foi morto por aquele homem.

Bill o adam tarafından öldürüldü.

Bill é um grande lutador.

Bill büyük bir dövüşçü.

Bill não cometeu o crime.

Bill suçu işlemedi.

É duvidoso que Bill venha.

Bill'in gelip gelmeyeceği şüpheli.

O Bill escreveu a carta.

- Bill mektup yazdı.
- Mektubu Bill yazdı.

Bill vai ganhar, não é?

Bill kazanacak, değil mi?

Bill tem muitas ideias originais.

Bill'in çok sayıda orijinal fikirleri var.

Eu posso falar com Bill?

Bill ile konuşabilir miyim?

Bill sabe andar de bicicleta.

- Bill bisiklete binebilir.
- Bill bisiklet sürebilir.

Bill Gates fundou a Microsoft.

Bill Gates, Microsoft'u kurdu.

- Bill trabalha com venda de carros.
- O trabalho de Bill é vender carros.

Bill'in işi otomobil satmaktır.

Um desses colecionadores é Bill Gates

Bu koleksiyonculardan bir tanesi de Bill Gates

Bill levou seu irmão ao zoológico.

Bill erkek kardeşini hayvanat bahçesine götürdü.

Bill foi morto por um intruso.

Bill bir saldırgan tarafından öldürüldü.

Bill nunca discute com as pessoas.

Bill diğer insanlarla asla tartışmaz.

A carta foi escrita por Bill.

Mektup Bill tarafından yazıldı.

Bill me ligou na noite passada.

Bill dün gece beni aradı.

Eu convidei Ken, Bill e Yumi.

Ken, Bill ve Yumi'yi davet ettim.

Tom fala mais devagar que Bill.

Tom Bill'den daha yavaş konuşur.

Bill é um jogador de basebol.

Bill bir beyzbol oyuncusu.

Ninguém sabe aonde o Bill foi.

Hiç kimse Bill'in nereye gittiğini bilmiyor.

Bill fala um pouco de japonês.

Bill az biraz Japonca konuşur.

Bill estará de volta na próxima semana.

Bill gelecek hafta geri gelecek.

Bill está nervoso por causa do exame.

Bill sınav hakkında sinirli.

Tom fala mais devagar do que Bill.

Tom Bill'den daha yavaş konuşur.

Tom não corre tão rápido quanto Bill.

Tom Bill kadar hızlı koşmaz.

Bill Gates é o fundador da Microsoft.

Bill Gates, Microsoft'un kurucusudur.

Bill corre mais rápido do que Bob.

Bill Bob'tan daha hızlı koşabilir.

O Bill fez-me um bonito vestido.

Bill bana güzel bir elbise yaptı.

Jack e Bill eram muito bons amigos.

Jack ve Bill çok iyi arkadaşlardı.

Bill Gates recolhe algumas notas de De Vinci

Bill Gates de Da Vinci'nin bazı notlarını topluyor

Faz tempo que eu não te vejo, Bill.

Uzun süredir seni görmedim, Bill.

O Bill ficou zangado e xingou o Dick.

- Bill çıldırdı ve Dick'e ağzına geleni söyledi.
- Bill sinirlendi ve Dick'e küfretti.

Bill chegou atrasado na escola come de costume.

Bill her zamanki gibi okula geç kalmıştı.

Bill era muito jovem para pegar o emprego.

Bill işi almak için çok gençti.

Bill levou seu irmão pequeno para o zoológico.

Bill, küçük erkek kardeşini hayvanat bahçesine götürdü.

O Bill sabe falar um pouco de japonês.

Bill Japoncayı biraz konuşabilir.

Tom já está aqui, mas Bill ainda não chegou.

Tom zaten burada ama Bill henüz gelmedi.

Bill se levantou cedo para pegar o primeiro trem.

Bill ilk treni yakalamak için erken kalktı.

Bill acordou cedo para conseguir pegar o primeiro trem.

Bill ilk treni yakalayabilsin diye erkenden kalktı.

Bill é dois anos mais velho do que eu.

Bill benden iki yaş daha büyük.

Bill Gates é o homem mais rico do mundo.

Bill Gates dünyanın en zengin adamı.

Meu pai não vai me deixar sair com Bill.

Babam Bill ile çıkmama izin vermez.

Bill não gosta do fato de seu pai fumar tanto.

- Bill, babasının çok sigara içtiği gerçeğini sevmez.
- Bill babasının çok sigara içmesinden hoşlanmaz.

Nenhum menino da classe é mais alto do que Bill.

Sınıfta hiçbir çocuk Bill'den daha uzun değildir.

Meu nome é William, mas pode me chamar de Bill.

Benim adım William ama sen bana Bill diyebilirsin.

- Eu me pergunto se o príncipe Willian deixa todo mundo chamá-lo de Bill.
- Será que o príncipe William deixa que alguém o chame de Bill?

Prens William'ın herhangi birinin ona Bill demesine izin verip vermeyeceğini merak ediyorum.

Bill mergulhou no rio para salvar a criança que estava se afogando.

Bill boğulan çocuğu kurtarmak için nehre daldı.

Bill e John gostam de se encontrar uma vez por mês para conversar.

Bill ve John sohbet etmek için ayda bir kez bir araya gelmekten hoşlanıyorlar.

Bill Clinton falou com ambiguidade quando foi-lhe perguntado sobre o seu relacionamento com Monica Lewinsky.

Bill Clinton Monica Lewinsky ile olan ilişkisini açıklamak isterken muğlak bir dil kullandı.