Translation of "'e'" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "'e'" in a sentence and their turkish translations:

- E daí?
- E agora?
- E então?

- Sonra ne olacak?
- Ya sonra?

- E você?
- E tu?

Ya sen?

- E daí?
- E agora?

- Öyleyse ne yapmalı?
- Ne yani?
- Ne olmuş?
- E yani?
- Eee?

E estava pálido e branco.

Sadece donuk bir beyaz.

E Irlanda, Austria e Austrália.

İrlanda, Avusturya, Avustralya

- São sete e quarenta e cinco.
- São sete horas e quarenta e cinco minutos.

Saat 7.45.

E alguém sai e esse ergenekon

yahu birisi de çıkıp bu ergenekon

E depois espera e esconde-se.

O da bekledi ve saklandı.

- Viva e aprenda.
- Vivendo e aprendendo.

- Yaşa ve öğren.
- Yaşayın ve öğrenin.

- Espere e veja.
- Esperem e vejam.

Bekle ve gör.

- E quanto a mim?
- E eu?

Peki ya ben?

- Esqueçam e perdoem.
- Perdoe e esqueça.

Affet ve unut.

É uma e quarenta e cinco.

İkiye çeyrek var.

- E você?
- E você, como vai?

Peki ya sen?

E depois vira-se e corre, e tem um susto enorme.

Arkasını dönüp hızlıca kaçtı, çok korktu.

- E onde você estava?
- E onde estavas?
- E onde tu estavas?

Ya sen neredeydin?

E começa.

ve başlar.

E tapamos.

Ve de üstünü dolduracağım.

E cobras.

Ve yılanlar.

E ratazanas.

Sıçanlar. Bakın!

... e deslumbramento.

...gece dünyası.

... e sobrevivência...

...gösterişli...

... e caimões.

Kayman da ararlar.

... e quentes.

...ve sıcacık.

... e alces.

...ve sığınlar cirit atıyor.

E se

sanki

E interesse

ve çıkarcılık

E espalhar

ve yaymak

E nós

Peki ya biz

E aprofundou

Ve derinlik kazandırılmış

Descer e...

Aşağı indiğimde,

E nós?

Ya biz?

E então?

Ee?

E ventilação.

Ve havalandırma.

E agora?

Ve şimdi?

E Portugal?

Portekiz'e ne dersin?

E tu?

Peki ya sen?

E essa verdade de civilização e solidariedade,

Uzun vadede, medeniyet ve dayanışma

- Vamos cantar e dançar.
- Cantemos e dancemos.

Şarkı söyleyelim ve dans edelim.

Tom e Maria se abraçaram e beijaram.

Tom ve Mary sarıldı ve öpüştü.

- Vivendo e aprendendo.
- Você vive e aprende.

Yaşa ve öğren.

- O Tom e a Mary se entreolharam e sorriram.
- O Tom e a Mary olharam um para o outro e sorriram.
- Tom e Maria se entreolharam e sorriram.
- Tom e Maria olharam um ao outro e sorriram.

Tom ve Mary birbirlerine baktı ve gülümsedi.

- Tenho 1,83m.
- Tenho um metro e oitenta e três centímetros.
- Tenho um e oitenta e três de altura.

Ben 1.83 metre boyundayım.

E que preenchia com histórias engraçadas e anedotas

onun eğlenmesi için süslediğim hikâyeler

E novamente porque se move rápido e rápido

ve yine seri ve hızlı hareket ettiği için

E não há Google e assim por diante.

E Google ve benzeri şeyler de yok o zaman

E relíquias sagradas ... e desaparecem no mar escuro.

iniyorlar ... sonra karanlık denizde yeniden gözden kayboluyorlar.

De terras e mares, rios, montanhas e planícies.

ve deniz, nehirler, dağlar ve ovaların görünümü.

- Vive e deixa viver.
- Viva e deixe viver.

Yaşa ve yaşat.

- Cale-se e ouça!
- Fique calado e escute!

Kapa çeneni de dinle!

- São sete e quarenta e cinco.
- São 7h45.

Saat 7.45.

- Corre e esconde-te.
- Corra e esconda-se.

Koş ve saklan.

Tom e Mary vivem qual cão e gato.

Tom Mary'yle kedi köpek gibi yaşıyor.

Tom e Maria fingiram ser marido e mulher.

Tom ve Mary sanki koca ve karıymış gibi davrandılar.

Sami e Leila se apaixonaram e se casaram.

Sami ve Leyla aşık olup evlendiler.

- São sete e quarenta e cinco.
- São sete horas e quarenta e cinco minutos.
- São quinze para as oito.

- Sekize çeyrek var.
- Saat şimdi yedi kırk beş.

- E se vocês estiverem errados?
- E se vocês estiverem erradas?
- E se você estiver errado?
- E se você estiver errada?
- E se você estiver enganado?
- E se vocês estiverem enganados?

Hatalıysan ne olacak?

Nas cavernas podem-se encontrar estalactites e estalagmites, minerais e vida animal e vegetal.

Biri mağaralarda sarkıt ve dikitler, mineraller, bitki ve hayvan yaşamını bulabilir.

E aprendemos isto.

Şunu da öğrendik ki,

E depois puxo.

iyice geriyorsunuz.

E comê-los?

bunları mı yesem?

E está pronto.

Artık hazır.

E é comestível.

Bu kısım yenilebilir.

E mais afundo.

ve o kadar derine batarım.

E é comestível.

Ve bu yenebilir.

E bastões luminosos.

Parlayan çubuklar.

E estamos prontos.

Ve işte hazırız.

Famintos e inexperientes.

Açlar ve deneyimsizler.

... e oportunidades incríveis.

Tabii fırsatlar da.

... e comportamentos espantosos.

...ve çarpıcı davranışlarla dolu.

... e espetáculos deslumbrantes.

...ve çarpıcı görüntüler sergiler.

... e terrores imaginados.

...ve hayalî korkuların yeridir.

... e dramas ocultos.

...önümüze seriyor.

E oportunidades ímpares.

...bize gösteriyorlar.

Dia e noite.

Gece gündüz.

E duram indefinidamente.

Hiç solmuyorlar.

E os sindicatos

ve sendikalar

Irmãos e irmãs,

Yoldaşlar!

E tanto pó!

Ve tozlu.

E ao apertar...

Bunu sıktıkça,

E densas florestas.

ve sık ormanların bulunduğu bir yerdir.

İbo e Güllüşah

İbo ile Güllüşah

E traz suborno

ve rüşveti getiriyor

E organiza exposições

ve sergiler düzenler

E Bill Gates

Ve Bill Gates

E aí, querido

Ne alaka canım

E muito mais.

ve buna benzer daha bir sürü haberler vardı

E em 2012

Ve 2012 yılında