Translation of "Zwierzęta" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Zwierzęta" in a sentence and their turkish translations:

Mogły powstać zwierzęta.

hayvanlar mümkün oldu.

On lubi zwierzęta.

O, hayvanları sever.

To są zwierzęta.

Bunlar hayvanlar.

Tom lubi zwierzęta.

Tom hayvanları seviyor.

Tom lubił zwierzęta.

Tom hayvanları sevdi.

Jak będziesz sortować zwierzęta?

Sen hayvanları nasıl sınıflandıracaksın?

Ludzie to głupie zwierzęta.

İnsanlar aptal hayvanlardır.

Noc stawia zwierzęta przed wyzwaniami...

...gece, hayvanların önüne olağanüstü zorluklar çıkarıyor.

Powoli zaczynają cię obchodzić zwierzęta.

Yavaş yavaş tüm hayvanları önemsemeye başlıyorsun.

W zoo są dziwne zwierzęta.

Hayvanat bahçesinde bazı garip hayvanlar var.

Moje dzieci naprawdę lubią zwierzęta.

Benim çocuklarım hayvanları gerçekten seviyor.

Zwierzęta działają zgodnie z instynktem.

Hayvanlar içgüdülerine göre hareket ederler.

Dzikie zwierzęta żyją w dżungli.

Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar.

Niektóre zwierzęta pożerają swoje młode.

Bazı hayvanlar yavrularını yerler.

Noc stawia zwierzęta przed niezwykłymi wyzwaniami...

gece, hayvanların önüne olağanüstü zorluklar çıkarıyor.

Dzięki wielomilionowemu planowi oczyszczania zwierzęta wracają.

Milyonlarca dolarlık bir temizlikten sonra... ...hayvanlar dönmeye başladı.

Zwierzęta są bardzo egzotyczne i dziwne.

Bu hayvanlar son derece egzotik ve garip.

Kto zdobędzie nagrodę? Zwierzęta nie są równe.

Ödülü kim kazanacak? Her hayvan eşit doğmaz.

Masz poczucie, jak delikatne są dzikie zwierzęta.

Bu vahşi hayvanların hayatlarının ne kadar hassas olduğunu fark ediyorsun.

Jaja dinozaura? Niemożliwe. Te zwierzęta już wymarły.

Dinozor yumurtaları mı? İmkansız. Bu hayvanlar çoktan tükenmişler.

Zwierzęta nie potrafią odróżnić dobra od zła.

Hayvanlar doğru ile yanlışı ayırt edemezler.

Zwierzęta są trzymane w bardzo małych klatkach.

Hayvanlar çok küçük kafeslerde tutuluyor.

Ona lubi dziwne zwierzęta, takie jak węże.

O, yılanlar gibi, garip hayvanları seviyor.

Bagna takie właśnie są. Zwierzęta w nie wchodzą,

Bu hayvanların da yakalandıkları bir şey.

Oaza oznacza wodę, więc zawsze spotkasz tam zwierzęta.

Vaha su demektir ve suyun olduğu yerde yaratıklar bulunur.

Jednak księżyc ma wpływ nie tylko na zwierzęta.

Ay'dan etkilenen tek şey hayvanlar değil.

Aby przetrwać w mieście, zwierzęta muszą poznać ulice.

Şehirde başarılı olmak için... ...hayvanların caddelerde dolaşmayı öğrenmesi gerekir.

Są miejsca, w których to zwierzęta przejmują rządy.

Bazı yerleri de ele geçirmeye başlamışlardır.

W zoo na Marsie są zwierzęta z Ziemi.

Mars'taki hayvanat bahçelerinde dünyadan hayvanlar var.

Dwie trzecie ssaków z lasów deszczowych to zwierzęta nocne.

Yağmur ormanı memelilerinin üçte ikisi gececidir.

Na całym globie dzikie zwierzęta coraz sprytniej podkradają jedzenie.

Dünya'nın dört bir yanında, vahşi hayvanlar yemek çalmak konusunda daha çok hüner göstermeye başlıyor.

To jedna z pułapek przeznaczonych do polowań na małe zwierzęta.

Pekâlâ, bu küçük hayvanları yakalamak için tasarlanmış bir tuzak.

Mimo to, zwierzęta były sprzedawane na "mokrych targowiskach" dla zysku

Bütün bunlara rağmen bu hayvanlar kâr için canlı hayvan pazarlarına gönderiliyordu.

Podczas gdy my odliczamy 72 najgroźniejsze zwierzęta Azji. Napisy: Karol Radomski

ve zamanın ötesine geçebilmelerine saygı ve hayranlık duyun. Altyazı çevirmeni: Levent Aladağ

Jeśli tam jest woda, to prawdopodobnie znaczy, że są tam zwierzęta.

Aşağıda su varsa bu orada hayvanların da olacağı anlamına gelir.

Zwierzęta, które ukrywały się podczas upalnego dnia, często wychodzą w nocy.

Günün sıcağından kaçıp sığınan hayvanların çoğu, geceleri dışarı çıkar.

Ale niektóre zwierzęta wykorzystują noc na swoją korzyść. NOCE W DŻUNGLI

Öte yandan bazı hayvanlar geceyi avantaja çevirir. YAĞMUR ORMANLARINDA GECE

Wszystkie zwierzęta są sobie równe, ale niektóre są równiejsze od innych.

Bütün hayvanlar eşittir ancak bazı hayvanlar diğerlerinden daha eşittir.

„Dobrze, te zwierzęta zabija”. Przyglądałem się ofiarom,, małym śladom, jamom w piasku,

"Tamam, bunlar öldürdüğü hayvanlar." Öldürdüğü hayvanlara, küçük izlere ve kumdaki kazılara baktım.

Mogę też pójść w dół tunelu wodnego. Gdzie jest woda, tam są zwierzęta.

Ya da su olan tünelden gidebiliriz. Suyun olduğu yerde yaratıklar da vardır.

Zwierzęta są zmuszone szukać sposobów na opanowanie nocy. MIASTA, KTÓRE NIGDY NIE ŚPIĄ

Hayvanları, geceyle başa çıkmak için yeni yöntemler bulmaya itiyor. UYUMAYAN ŞEHİRLER

Przez światła miast przyćmiewające nocne niebo zwierzęta nie mogą już kierować się gwiazdami.

Şehir ışıkları gece gökyüzünü aydınlığa boğduğundan hayvanlar, yıldızlara bakarak yol bulamaz oluyor.

Widząc, że oba zwierzęta są odprężone, zdałem sobie sprawę, że zaczyna się parzenie.

İki hayvanın da oldukça sakin durduğunu fark edince "Evet, şimdi çiftleşme başlayacak." dedim.

Zagrożone wyginięciem zwierzęta, takie jak tygrysy, nosorożce i łuskowce były przemycane do Chin

Kaplan, gergedan ve karıncayiyen gibi nesli tükenmekte olan hayvanlar Çin'e kaçak yollardan sokuldu.

Jak donoszą media, jacyś ludzie zabili i zjedli pewne zwierzęta w miejscowym zoo.

Bazı insanların yerel hayvanat bahçesindeki bazı hayvanları öldürdüğü ve yediği bildirildi.

- Mój siostrzeniec przyglądał się zwierzętom w zoo.
- Mój bratanek w zoo patrzył na zwierzęta.

Yeğenim hayvanat bahçesindeki hayvanları izledi.

Ale nie mogłem oprzeć się wrażeniu, że bawi się rybami. Zwierzęta społeczne często się bawią.

"Balıklarla oyun oynuyor." diye düşünmeden edemedim. Oyun oynama, sosyal hayvanlarda sıkça görülür.

Inne leśne zwierzęta przyszły oglądać weselne tańce, a wkrótce i one ruszyły w tan w księżycową noc.

Ormanın diğer hayvanları düğün dansını izlemeye geldi ve onlar da bütün gece ay ışığı altında dans ettiler.