Examples of using "Powoli" in a sentence and their turkish translations:
Yavaşça hayatını kaybediyor
Yavaş yavaş yürüyün.
Yavaş yavaş sür.
Yavaş ye.
Ben yavaş yavaş ayağa kalktım.
Bekle. Dikkat et.
Aşağıdan yavaşça.
Yavaş, acele etmeden.
Durun, yavaş olun çocuklar.
Acele işe şeytan karışır.
- Yarışı yavaşça bitirdi.
- Yarışı yavaş yavaş bitirdi.
Yemekleri yavaş yiyin.
Kapıyı yavaşça açtım.
Yapraklar yavaşça dökülüyor.
Yapraklar yavaş yavaş dökülüyor.
Yani yavaşça uzaklaşan bir kaya gibi.
Yavaş yavaş çalış.
- Büyükannem yavaş konuşur.
- Anneannem yavaşça konuşuyor.
Yaşlı insanlar yavaş yürür.
Yavaşça adını tekrarladı.
Tom yavaşça üfledi.
Düşünme hızımı çok yavaşlatıyorlar.
Ve aynı zamanda yavaşça uzaklaşıyor.
Yavaş yavaş tüm hayvanları önemsemeye başlıyorsun.
Tom yavaşça merdivenlerden çıktı.
Biz yavaş yavaş sona yaklaşıyoruz.
işin kolay ve güvenli kısımlarına dâhil oluyor
Çok kötü hareket ediyordu. Yavaşça, çok zayıf şekilde.
Lütfen onu yavaşça tekrarlar mısın?
Transilvanyalı Romenler çok yavaş konuşurlar.
Ancak şimdi... ...çoğu insan yataklarına yerleşince...
Nehrin seviyesi yavaş yavaş yükseldi.
Avını usulca eritecek sindirim sıvılarıyla dolu bir fıçı.
Sonra, alttaki kollardan iki tanesi yavaşça hareket ediyor.
Dedektiflik gibi. Tüm ipuçlarını yavaşça topluyorsun.
Rahatsız edilmekten hoşlanmıyorlar. Siyah gergedan nüfusu yavaşça artmakta.
Gecenin artık son saatleri. Ama Asya'nın yağmur ormanları hâlâ karanlığa gömülü.
Ama burası oldukça yavaş bir güzergâh ve de havanın sıcak olması ilaçlar için bir sorun.
O, çocuklar izleyebilsin diye yavaşça yürüdü.