Translation of "Wielkie" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Wielkie" in a sentence and their turkish translations:

Wielkie dzięki.

Çok çok teşekkürler.

Wielkie nieba!

Aman Tanrım!

Wielkie, stare urwisko.

Burada büyük bir uçurum var.

Wielkie, stare urwisko.

Burada büyük bir uçurum var.

Ale wielkie ciasto.

Ne büyük bir pasta!

Hej, wielkie dzięki.

Hey, çok teşekkürler.

Pokój ma wielkie znaczenie.

Barış çok önemlidir.

Mary ma wielkie cycki.

Mary'nin kocaman göğüsleri var.

Wielkie dzięki za przyjście!

Geldiğiniz için çok teşekkürler.

Czułem to. To wielkie stworzenie.

Bunu gerçekten hissedebiliyordum. O büyük yaratığı.

Tokio to naprawdę wielkie miasto.

Tokyo çok büyük bir şehirdir.

Nasz zespół odniósł wielkie zwycięstwo.

Ekibimiz büyük bir başarıya imza attı.

Wielkie zwierzę uciekło z zoo.

- Büyük bir hayvan hayvanat bahçesinden kaçtı.
- Büyük bir hayvan, hayvanat bahçesinden kaçtı.

Spojrzałam w jego wielkie, lśniące oczy.

İri ve parlak gözlerinin içine baktım

Kiedyś było tam wielkie drzewo cedrowe.

Orada büyük bir sedir ağacı vardı.

Wielkie było jej zaskoczenie poznanymi faktami.

O, gerçeği öğrendiğinde, ona büyük sürpriz oldu.

- Ma wielkie kłopoty.
- Ma straszne kłopoty.

Başı büyük dertte.

W Haiti było wielkie trzęsienie ziemi.

- Haiti'de büyük bir deprem vardı.
- Haiti'de büyük bir deprem oldu.

W tym lesie są wielkie węże.

Bu ormanda dev yılanlar vardır.

- Bardzo dziękuję!
- Dziękuję bardzo!
- Wielkie dzięki!

- Çok teşekkür ederim!
- Çok teşekkürler.

Dla Jacksona było to wielkie zwycięstwo.

Jackson için büyük bir zaferdi.

Odkryliśmy, że wielkie zderzenia często wytwarzają synestie,

Birçok dev çarpışmanın sinestiler oluşturduğunu keşfettik,

To biurko, które kupiłem wczoraj, jest wielkie.

Dün aldığım bu masa çok büyük.

Ślady zdecydowanie wskazują, że były tu wielkie drapieżniki.

Orada büyük bir avcının bulunduğuna dair kesin izler var.

Dlatego wielkie chińskie marki jak WeChat i Weibo

Sonuç olarak da Çin'in WeChat ve Weibo gibi ürünleri,

Te trzy wielkie apetyty niełatwo będzie jej zaspokoić.

Doyuracak üç büyük boğaz olduğundan anne, aileye yemek bulmakta güçlük çekecektir.

Ale moje uczucia wobec niej były zbyt wielkie.

Ama ona karşı olan hislerim üstün geldi.

Jeśli mają wielkie kleszcze, to one są ich bronią.

Büyük pençeleri varsa, silahları odur.

Skupienie całej populacji w jednym miejscu to wielkie ryzyko.

Bütün bir popülasyonun tek bir yerde olması çok büyük bir risk.

Te wielkie małpy zwykle śpią na posłaniach z liści.

Genelde bu büyük maymunlar yapraklardan oluşan yuvalarında uyur.

Wielkie trzęsienie ziemi miało miejsce w Meksyku zeszłej jesieni.

Geçen sonbahar Meksika'da büyük bir deprem oldu.