Examples of using "Słowa" in a sentence and their turkish translations:
Kelimler, kelimeler ve daha fazla şey.
Bir kelime söylemedin.
Altı çizili sözcükleri düzeltin.
Ben her zaman sözümü tutarım.
Tek kelime bile etmeden ortadan kayboldu.
Tek kelime söylemeden odadan ayrıldı.
Tek kelime etmedim.
Bertolt Brecht'in Üç Kuruşluk Opera'sındaki
Cevap olarak tek bir kelime etmedi.
O, her zaman sözünü tutar.
Bunlar kelime değil.
- Ben bu kelimeyi anlamıyorum.
- Bu kelimeyi anlamıyorum.
O kelimeyi kullanma.
O kelimeyi bilmiyorum.
- Son sözcüğü anlamadım.
- Son kelimeyi anlamadım.
Tom sözlerini dikkatle seçti.
Her gün yeni kelimeler keşfedilir.
O sözlerimi çarpıttı.
O sözlerimi çarpıtıyor.
O bir kelime söyleyemedi.
Sözlerini dalkavukluk olarak algıladı.
Onun sözlerini bir iltifat olarak aldı.
İnsan, sözünden dönmemeli.
Senin sözlerin onu çok daha iyi hissettirdi.
Sözleri bana umut verdi.
"Roma" "amor"un bir anagramıdır.
- Söze bakılmaz, işe bakılır.
- Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
Sözlerin onun kızgınlığını tetikledi.
Tom söyledikleri için özür diledi.
Kelimeleri sizi kuvvetlendirmeli, moralinizi bozmamalı.
O, bana tek bir kelime bile söylemedi.
Onun söylediği tamamen anlamsızdı.
Sözlerime biraz önem verdiler.
O sözlükte sık sık kelimeler ararım.
Sözler duygularımı iletmez.
- Onun sözlerini nasıl yorumlayacağımı bilmiyorum.
- Onun sözlerini nasıl tercüme ederim bilmiyorum.
- Onun sözlerinin anlamını nasıl açıklarım bilmiyorum.
Sözlüğüme yeni kelimeler katacağım.
O sözü artık kimse kullanmıyor.
O bir söz verdi, ama sözünü tutmadı.
Laf değil, eylem.
Sözcükler minnettarlığımızı ifade edemez.
O sözcüğün tam anlamı nedir?
Tom kimseye tek kelime söylemeden odadan ayrıldı.
Tom tek bir kelime söylemedi.
Kelimeler güzelliği tanımlayamaz.
Kelime benim sözlükte yok.
Onlar boş sözler.
Kimseye tek kelime etme.
Sadece bir şey söylemeden eve gittim.
Bu kelimeyi normal bir sözlükte bulamayacaksın.
Senin teşvik sözlerinin benim için çok şey ifade ediyordu.
Konuşma özgürlüğü bazı ülkelerde kısıtlıdır.
Kelimeler benim gerçek hislerimi iletemez.
- O kelimeyi sözlükte bulamadım.
- O sözcüğü sözlükte bulamadım.
Kendi araştırmalarımda, sözcüklerin çok önemli olduğunu gördüm.
Son karşılaştığımızda seninle konuşma tarzı için özür dilemek istiyorum.
Görünüşe göre hiç kimse onun sözlerine ilgi göstermedi.
Ne yazık ki bu güzel sözler benim değil.
Senin sözlerin onu çok daha iyi hissettirdi.
"Parola" sözcüğünü parolam olarak kullanmamalıydım.
Kanada milli marşının metni önce Fransızca olarak yazıldı.
Aradığım kelimeyi sözlükte bulamadım.
Dün sözlükte baktığım kelimenin anlamını hatırlamıyorum.
Tom'un söylediği tek kelimeyi duyamadım.
Bazı kelimeler aynı şekilde telaffuz edilir, ancak farklı şekilde yazılırlar.
Bazı kelimeler farklı yazılırlar, ancak aynı şekilde telaffuz edilirler.
Radyoyu kıs. Söylediğin tek kelimeyi anlamıyorum.
Bugünlerde yaşlı insanları kastetmek için "kıdemli vatandaş" terimini sıklıkla kullanırız.
Sadece seninle biraz konuşmak istiyorum.
Yandaki yaşlı adamla hiç konuşmadım.