Examples of using "Przynieść" in a sentence and their turkish translations:
Lütfen bana menüyü getirin!
Lütfen ana anahtarı getir.
O, sandalyeyi taşımama yardım etti.
Gidip size bir fincan kahve getireceğim.
Bana bir battaniye getirir misin?
Git bana bir bira daha getir.
Bana bir bardak su getirir misiniz?
Her kişinin kendi öğle yemeğini getirmesi beklenir.
Bir şişe daha su getirebilir misin?
Ben hala sabah kahvaltımı bekliyorum. Lütfen onu bana şimdi getir.
Bu bölgede sizi mahvedebilecek bir şey olmadığından emin olmalısınız. Şuna bakın.