Examples of using "Przeciwko" in a sentence and their turkish translations:
Biz neye karşıyız?
Savaşa karşıyım.
Bunu yapmaktan rahatsız olmuyorum.
Ona umutsuz bir çatışma öfkeli ... atlar atlara, erkeklere karşı erkeklere,
Kusura bakmasınlar ama işin aslı öyle değil.
bu da doğa karşıtı demek
Onlar umursamayacak.
Tom, Mary'nin karşısına oturdu.
Tabii ki de savaşa karşıyım.
- Bir içki fena olmazdı.
- Bir içkiye hayır demem.
- İçki olsa da içsek.
O, onu kışkırtmak istemiyordu.
Işığı kapatabilir miyim?
Ailem evliliğimize karşı çıktı.
Beşinci sınıftakiler öğretmenlere karşı oynayacaklar.
Sana zarar vermek için bir şey yapmayacağıma sana söz veriyorum.
bastırmak ve muhalifleri dışlamak için kullandılar.
ve benim için ayrıca kadın karşıtı demek,
Ya benimlesin ya da bana karşısın.
Bir soru sorabilir miyim?
Başka bir yere gitmemin benim için bir sakıncası yok.
Eğer sakıncası yoksa onu yapacağım.
Eşim aleyhine asla tanıklık etmezdim.
- Sakıncası var mı?
- Bir sakıncası var mı?
Şu anda bir biraya karşı çıkmazdım.
Daha erken çıkmamızın senin için sakıncası var mı?
Herkes beni bulmak için dışarıdaydı.
Ben onu umursamıyorum.
Eğer sizin bir itirazınız yoksa ben oldukça iyiyim.
Bayan Young onu habersizce ziyaret etmemden rahatsız olmadı.
Televizyonu açmamın bir sakıncası var mı?
Söylediğiniz her şey size karşı kullanılabilir.
bazı ticaret kısıtlamalarına sahipler.
O, ne planın lehinde ne de aleyhinde.
Tom arabamı ödünç alsa benim için sakıncası yok.
Sorunun ne olduğunu bana söyler misin?
Burada bir süre kalmamızın bir sakıncası var mı?
Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm fakat pencereyi açar mısın?
Tom'la bir saniye yalnız konuşmamın bir sakıncası var mı?
Söylediğiniz her şey bir mahkemede size karşı kullanılabilir ve kullanılacaktır.
Bu yüzden bilim adamları ve doktorlar bizi her yıl grip aşısı olmaya teşvik ediyor.
Geç oluyor ve eve yalnız gitmekten hoşlanmıyorum. Sakıncası yoksa gitmek zorundayım.