Examples of using "Mnóstwo" in a sentence and their turkish translations:
Seçenek bol.
-İş ağır mı? -Çok ağır.
Bir sürü zaman boşa gitti.
- Çok zamanım var.
- Benim bol zamanım var.
Sen çok soru soruyorsun.
Çok zamanımız var.
Çevrede bunlardan çok gördüm.
Çevrede bunlardan çok gördüm.
Uydular çok yoğun gözlemler gönderiyorlar,
- Hala yeterince zamanımız var.
- Hala bol zamanımız var.
Ayıracak bol zamanımız var.
O aşırı para harcıyor.
Turistler birçok fotoğraf çektiler.
Bunu defalarca tartıştık.
Tom bir sürü hurda biriktirdi.
Tom'un çok işi var.
Ama çok vaktin olacak.
Odada birçok mobilya vardı.
Birçok yıldız gökyüzünde parlıyor.
O, birçok arkadaşı var gibi görünüyor.
Bahçede birçok elma ağacı var.
Bu kitap çok sayıda fotoğraf içerir.
Bu elektrikli süpürge çok gürültü yapıyor.
Kilerde yiyecek çok şeyim var.
Isının büyük kısmını zeminden kaybedersiniz.
İçinde bir sürü reçine yağı var.
Ama içinde bir sürü iyi besin maddesi var.
Gökyüzünde bir sürü yıldız görebilirsin.
Tenis oynamak çok eğlencelidir.
Güneye doğru uçan bir sürü kuş gördüm.
Hayvanat bahçesinde çok sayıda hayvan türü var.
Dinamik oğlanları severim.
Etrafta uçuşan bir sürü can sıkıcı böcekler vardı.
Çok zamanın vardı.
Düşünmemiz için çok şey var.
Daha sonra onun için çok zaman olacak.
Poşet içinde dallanan birtakım tüpler mevcut
Yabancı bir lisan öğrenmek çok fazla pratik gerektirir.
New York'ta çok sayıda yüksek binalar vardır.
Ofiste tonlarca kitabım var.
Tom kumar oynayarak bir sürü para kaybetti.
Artık birçok insan alerjilerle mücadele ediyor.
Birçok insan artık saman nezlesinin üstesinden geliyorlar.
Buradaki kıyıda bunlardan bir sürü var.
Her yıl çok sayıda insan otomobil kazalarında ölmektedir.
Dünyadaki birçok öğrenci İngilizce çalışıyor.
Tom'un acele etmesine gerek yoktu. Onun bol zamanı vardı.
içinde bir sürü reçine yağı var. Ve bir süre daha yanmaya devam edecektir.
Onu yazdığımda çok acelem vardı, bu yüzden dil bilgisi hataları dahil bir sürü hata olmalı.
Ana dilini konuşan bir sürü arkadaşım var, bu yüzden ana dilini konuşanlarla konuşarak bir sürü deneyimim oldu.
Bizimle Boston'a gelmesi için Tom'u ikna etmeye çalıştım fakat o yapmak zorunda olduğu başka şeyleri olduğunu söyledi.