Translation of "Ich" in Turkish

0.022 sec.

Examples of using "Ich" in a sentence and their turkish translations:

- Oszukaliśmy ich.
- Oszukałyśmy ich.

Onları kandırdık.

- Zabiłem ich.
- Zabiłam ich.

Ben onları öldürdüm.

- Nie odłożyłem ich.
- Nie odkładałam ich.
- Nie odłożyłam ich.
- Nie odkładałem ich.

Ben onları saklamadım.

- Znajdziesz ich, prawda?
- Znajdziecie ich, prawda?

Onları bulacaksın, değil mi?

Zatrzymaj ich.

Onları durdur.

Obserwowałem ich.

Onları izliyorum.

Posłuchałem ich.

Onları dinledim.

Potrzebowałem ich.

Onlara ihtiyacım vardı.

Znasz ich?

Onları tanıyor musun?

- Przynieś mi ich głowy.
- Przynieście mi ich głowy.

Başlarını bana getirin.

Zabierz ich stąd!

Onları buradan çıkarın.

Leczono ich odmrożenia.

Onlar hipotermi nedeniyle tedavi edildiler.

Lubię ich wszystkich.

Ben onların hepsini seviyorum.

Pozbędę się ich.

Onlardan kurtulacağım.

Musimy ich poinformować.

Onları bilgilendirmeliyiz.

Próbujemy ich pokonać.

Onları yenmeye çalışıyoruz.

Pozbądź się ich.

Onlardan kurtul.

Czasami ich widzimy.

- Biz bazen onlarla görüşürüz.
- Onlarla bazen görüşürüz.

Czasami spotykamy ich.

Bazen onlarla buluşuyoruz.

Nie rozumiem ich.

Onları anlamıyorum.

Mam ich wszystkich.

Onların hepsi benim.

Nienawidzę ich wszystkich.

Hepsinden nefret ediyorum.

Szybko ich dogoniłem.

Kısa sürede onların hızına yetiştim.

On ich kocha.

O, onları sever.

Kto ich lubi?

Onlardan kim hoşlanır?

Tom ich lubi.

Tom onları seviyor.

Nie pobiliśmy ich.

- Onları yenmedik.
- Onları dövmedik.

Nie znasz ich?

Onları bilmiyor musunuz?

Tom ich zabił.

Tom onları öldürdü.

Wykorzystywał ich przyjaźń.

O, kibarlığından faydalandı.

To ich dom.

Bu onların evidir.

Niedługo ich odwiedzimy.

Onları yakında ziyaret edeceğiz.

Nie znam ich.

Onları tanımıyorum.

- Ich mizoginia jest obrzydliwa.
- Ich wrogość wobec kobiet jest obrzydliwa.
- Ich niechęć do kobiet jest obrzydliwa.
- Ich nienawiść do kobiet jest obrzydliwa.

Onların kadın düşmanlıkları iğrenç.

- Dlaczego nie pójdziesz ich zobaczyć?
- Dlaczego nie pójdziecie ich zobaczyć?

Neden onları görmeye gitmiyorsun?

Ale ich nie kupuj.

ama satın al tuşuna tıklamayın.

Których nazywamy ich kuzynami.

kertenkeleler ve kaplumbağalar araştırma konumuz oldu.

I ich wszelkie doświadczenia.

ve getirdikleri tüm tecrübeleri kutlamak istiyoruz.

I nie zapomnieć ich.

sonra unutmamak için.

ich mowa ciała mówi:

Beden dilleri şöyle diyor:

Jest ich ponad 50.

Hem de 50 taneden fazlasını.

Widziałem ich mnóstwo naokoło.

Çevrede bunlardan çok gördüm.

Widziałem ich mnóstwo naokoło.

Çevrede bunlardan çok gördüm.

Możemy zobaczyć ich kuchenki.

ocaklarına bakıyoruz.

I spowolnimy ich rozprzestrzenianie.

ve böylece kanserin yayılmasını yavaşlatabiliriz.

ich setki tysięcy.

Sayıları yüz binlerce.

Ta góra ich zachwyca.

çünkü ona hayranlık duyuyorlar.

Za co ich karasz?

Onları ne için cezalandırıyorsun?

Czy to nie ich?

O onlarınki değil mi?

Nie lubię ich obu.

Ben onlarınher ikisini de sevmiyorum.

Ich żądania były następujące.

Onun ricası aşağıdaki gibiydi.

Ich ojciec jest taksówkarzem.

- Onların babası bir taksi şoförüdür.
- Babaları taksici.

Jest ich zbyt wielu.

Onlardan çok var.

Tom jest ich liderem.

Tom onların lideri.

Nie chcemy ich zranić.

Onlara zarar vermek istemiyoruz.

Nie znam ich imion.

Onların isimlerini bilmiyorum.

Podałem dzieciom ich posiłek.

Çocuklara yemeklerini verdim.

To ich jedyny wybór.

Bu onların tek seçeneği.

Dziewczyny jedzą ich kanapki.

Kızlar sandviçlerini yiyor.

Ich ślub będzie jutro.

Düğünleri yarın olacak.

Śledzę każdy ich ruch.

Her hareketlerini takip ediyorum.

- Znam ich.
- Znam je.

Onları biliyorum.

Tom, nie słuchaj ich!

Tom, onları dinleme.

Już ich nie potrzebuję.

Onlara artık ihtiyacım yok.

- Uratujemy ich.
- Uratujemy je.

Onları kurtaracağız.

Nie komentuję ich artykułów.

Onların makalelerine yorum yapmıyorum.

Podrzuciłem ich na lotnisko.

Onları havaalanında bıraktım.

To jest ich praca.

Bu onların işi.

Nie będę ich potrzebować.

Onlara ihtiyacım olmayacak.

Nie możemy ich winić.

Onları suçlayamayız.

Zabieram ich do szpitala.

Onları hastaneye götürüyorum.

Myślałem, że ich znasz.

Onları tanıdığını düşündüm.

Jak byś ich opisał?

Onları nasıl tanımlarsınız?

Tom stracił ich zaufanie.

Tom onların güvenini kaybetti.

Łączą ich wspólne interesy.

Onlar ortak çıkarları tarafından birbirine bağlıdır.

Jest ich około dwudziestu.

Onlardan yaklaşık olarak yirmi tane var.

Bardzo ich oboje lubię.

Onların her ikisini de çok seviyorum.

Tom będzie ich potrzebował.

Tom'un bunlara ihtiyacı olacak.

Nie będziemy ich zatrzymywać.

Onları durdurmayacağız.

Nie może ich powstrzymać.

O onları durduramaz.

Znalazła świetną metodę podnoszenia ich przyssawkami i delikatnego wyrzucania ich z legowiska.

ve onları vantuzlarıyla kaldırıp nazikçe yuvasından atmaya başladı.

Nie chronią ich żadne przeciwciała

Herhangi bir antikor koruması yoktur

Odczuwanie ich to element człowieczeństwa.

Hissiyatları hissetmek insan olmanın bir parçası.

Które są ich bezpośrednimi potomkami,

yani kuşları incelemeye koyulduk;

Ich choroby nadal się pogłębiały.

Kalp hastalıkları yine de ilerledi.

Zapisywano aktywność ich ośrodków pamięciowych.

Bu farelerin hafıza merkezlerine aktiviteyi kaydediyorlardı.

że społeczeństwo ich nie chce,

toplumun onları istemediklerini,

By użyć ich jako przynęty.

onları yemek olarak kullanır

By użyć ich jako przynęty.

onları yem olarak kullanır

I potępia ich błogie życie,

ve bitkin hayat tarzları yüzünden lanetlenmişler,

Przyklejając je do ich futra.

yapıştırdı.

A reszta świata ich dogania.

dünyanın geri kalanıysa yetişmek üzere.

Dudnienie to ich tajny kod.

Gürlemeler onların gizli kodu.

Który kieruje się ich nawoływaniami.

Yerlerini seslerinden tespit ediyor.

Przy ich blasku można czytać.

Yaydıkları ışık altında kitap bile okunabilir.

To ostatni etap ich życia.

Kısa ömürlerinin son eylemi bu.

Ich jedyną siłą jest liczebność.

Tek savunmaları, sayıları.