Translation of "Mają" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Mają" in a sentence and their turkish translations:

- Mają kilka opcji.
- Mają kilka możliwości.
- Mają kilka sposobów.
- Mają kilka alternatyw.

Onların birkaç seçeneği var.

Ściany mają uszy, drzwi mają oczy.

Duvarların kulakları vardır, kapıların gözleri vardır.

Mają konia.

Onların bir atı var.

Mają potrzeby.

Onların ihtiyaçları var.

Mają mnóstwo możliwości.

Seçenek bol.

Mają podobne poglądy,

Fikirler birbirine yakın olduğu için

Mają podobne siedziska,

Kanepeleri aynı türden,

Nie mają wyboru.

Çünkü başka bir seçenekleri yok.

Mają ogromny dom.

Onların büyük bir evi var.

Mają wielu przyjaciół.

Onların pek çok arkadaşı var.

Mają wiele wspólnego.

- Onların pek çok ortak yanı var.
- Birçok ortak noktaları var.

Mają prawo głosować.

Oy vermek onların hakkı.

Kobiety mają parasolki.

Kadınların şemsiyesi var.

Mury mają uszy.

Yerin kulağı var.

Ściany mają uszy.

Duvarların kulakları vardır.

Mają swoje powody.

Onların nedenleri var.

Mają trudny okres.

Onlar zor bir an yaşıyor.

Nie mają czasu.

Zamanları yok.

Ile mają sióstr?

Onların kaç kız kardeşi var?

Państwo mają wodę.

Suyunuz var.

Zebry mają paski.

Zebraların çizgileri vardır.

I mają cielesną wiedzę".

ve bedensel bilgiye sahiptiler.''

Liście mają mało kalorii,

Ayrıca yaprakların ısı verme değeri çok düşük,

Leniwce mają wolny metabolizm.

Metabolizmaları da inanılmaz yavaş.

Czy rośliny mają mózg?

Bitkilerin beyni var mıdır?

Ludzie mają dwie nogi.

İnsanların iki ayağı vardır.

Pieniądze mają siłę przekonywania.

- Para konuşur.
- Parası olan konuşur.

Czy żółwie mają zęby?

Kaplumbağaların dişleri var mı?

Ludzie mają krótką pamięć.

İnsanların zayıf hafızaları vardır.

Oni mają wielu uczniów.

Onların bir sürü öğrencisi var.

Niemcy mają dwie stolice.

Almanya'nın iki tane başkenti vardır.

Niemcy mają dobrych piłkarzy.

Almanya'nın iyi futbolcuları vardır.

Mają zamiar zrobić imprezę.

Onlar bir parti vermeyi planlıyor.

Oni nie mają auta.

Onların bir arabası yok.

Króliki mają długie uszy.

Tavşanların büyük kulakları vardır.

Jak mają się inni?

Diğerleri nasıl?

Faceci też mają uczucia.

Çocukların da hisleri var.

Budynki mają kilka pięter.

Binaların birkaç katı var.

Niektórzy nie mają cierpliwości.

Bazı insanların hiç sabrı yoktur.

Wszyscy mają swoje powody.

Herkesin nedenleri vardı.

Brzozy mają białą korę.

Huş ağaçlarının beyaz kabuğu var.

Czy duchy mają cienie?

Hayaletlerin gölgeleri var mı?

Żółwie nie mają zębów.

Kaplumbağaların dişleri yoktur.

Pomarańcze mają dużo witamin.

Portakalın çok vitamini var.

Wiśnie właśnie mają kwitnąć.

Kiraz ağaçları çiçek açmak üzere

Wszystkie kultury mają wady.

Bütün kültürlerin kusurları var.

Czy dżdżownice mają łaskotki?

Solucanlar gıdıklanır mı?

Mają cztery lekcje rano.

Onların sabahleyin dört dersi var.

Samochody mają cztery koła.

Otomobillerin dört tekerleği vardır.

Rowery mają dwa koła.

Bisikletlerin iki tekerleği vardır.

Chinczycy nie mają alfabetu. Oni mają inny znak na każde słowo.

Çin halkının bir alfabesi yok. Onlar her kelime için farklı bir sembole sahipler.

Kiedy mają potrzebę wydalić gaz,

Gaz çıkarmaları gerektiğinde

Te budynki mają dźwięk, głos.

Bu binaların bir sesi var.

Mężczyźni mają większą potrzebę miłości.

insanın aşka olan ihtiyacı daha da artıyor bence.

Mają plastikowe osłony i trawę.

Plastik bir koruma ve çim var.

Rośliny mają w komórkach wodę.

Onda olan şey hücrelerin içindeki sudur

Hiszpanie mają po dwa nazwiska.

İspanyolların iki tane soyadları vardır.

Pomarańcze mają dużo witaminy C.

Portakallar bol miktarda C vitminine sahiptir.

Te kwiaty mają wyjątkowy zapach.

Bu çiçeklerin eşsiz bir kokusu var.

Żyrafy mają bardzo długie szyje.

Zürafaların çok uzun boyunları var.

Obaj moi bracia mają żony.

Erkek kardeşlerimin her ikisi de evlidir.

Wszystkie chyba mają tę funkcję.

Bu herkesin sahip olduğu bir yetenek gibi görünüyor.

Wszyscy pozostali mają się dobrze.

Başka herkes iyi.

Prócz jednego, wszyscy mają obywatelstwo.

Biri hariç onların hepsi vatandaş.

Trójkąty nie mają czterech kątów.

Üçgenlerin dört köşesi yoktur.

Co oni mają na myśli?

Onların aklında ne var?

Te puzzle mają 500 elementów.

Bu yapboz beş yüz parçadır.

Nie mają wpływu na środowisko.

Onların çevre üzerinde herhangi bir etkisi yok.

Tom i John mają brody.

Tom ve John'un sakalı var.

Jednak mają mnóstwo dobrych składników odżywczych.

Ama içinde bir sürü iyi besin maddesi var.

Takie wodorosty mają masę składników odżywczych.

Bu tür yosunlarda bir sürü besleyici madde vardır.

Bo mają tam ciepło, którego potrzebują.

Orada ihtiyaç duydukları gibi sıcak kalırlar.

Ich słowa mają budować, nie niszczyć.

Kelimeleri sizi kuvvetlendirmeli, moralinizi bozmamalı.

Podczas gdy Howardowie mają drewnianą szufladę

Howard ailesinde ise ahşap çekmece

Amerykanie mają łatwy dostęp do broni.

- Amerikalılar silahlara kolayca erişebilir.
- Silahlara Amerikalılar tarafından kolayca erişilebilir.

3 osoby na 10 mają magnetowid.

On kişiden üçünün bir videosu var.

Oni zawsze mają problem z jedzeniem.

Onlar yiyecek için her zaman meteliksiz.

Świetnie, że chłopcy mają mnóstwo energii.

Dinamik oğlanları severim.

Kwiaty umierają jeśli nie mają wody.

Çiçekler sulanmazsa ölürler.

Angielski i niemiecki mają wspólne pochodzenie.

İngilizce ve Almanca ortak bir soyu paylaşırlar.

Tom i Mary mają oboje rację.

Tom ve Mary'nin her ikisi de haklıdır.

Ludzie mają prawo by się bronić.

İnsanların kendilerini savunma hakları vardır.

- Mają państwo rezerwację?
- Ma pan rezerwację?

Bir rezervasyonunuz var mı?

Czy oni nie mają kurtek przeciwdeszczowych?

Onların yağmurlukları yok mu?

Koty mają zdolność widzenia w ciemności.

Kediler karanlıkta görme kapasitesine sahiptirler.

Niektórzy ludzie mają alergię na pszenicę.

Bazı insanlarda buğday alerjisi vardır.

Ci ludzie nie mają teraz pracy.

Şu insanların şimdi işleri yoktu.

Aniołowie mają harfy, a diabły - bodhrany.

Meleklerin arpları, şeytanların bodhránları vardır.

Tomasz i Maria nie mają dzieci.

Tom ve Mary'nin hiç çocukları yok.

Ręce nie mają z tym nic wspólnego.

Eller işe karışmıyor.

Mają trochę węglowodanów i dobre naturalne enzymy.

ve biraz da karbonhidrat var ve iyi doğal enzimler barındırıyor, yani sorun yok.

Mają trochę węglowodanów i dobre, naturalne enzymy.

Biraz da karbonhidrat var ve iyi doğal enzimler barındırıyor, yani sorun yok.

Skorpiony mają cienką warstwę pokrywającą ich egzoszkielet,

Akreplerin dış iskeletini kaplayan ince bir katman vardır.