Translation of "Albo" in Turkish

0.020 sec.

Examples of using "Albo" in a sentence and their turkish translations:

Chciałabym być albo lekarką, albo pielęgniarką, albo nauczycielką.

Ben bir doktor ya da hemşire ya da öğretmen olmak istiyorum.

Albo masz dzieci, albo nie

Çocuklarınız olsun ya da olmasın,

Daj mi albo wolność albo śmierć.

Bana ya özgürlük verin ya da ölüm verin!

Płyny są albo kwaśne, albo zasadowe.

Sıvılar asit ya da alkalidirler.

Albo Tom się myli, albo kłamie.

Tom ya yanılıyor ya da o bir yalancı.

Albo tak.

Ya da böyle.

albo nigdy.

...ya da asla.

Drzwi muszą być albo otwarte, albo zamknięte.

Bir kapı ya kapalı ya da açık olmalı.

Życie jest albo odważną przygodą, albo niczym.

Hayat ya cesur bir macera ya da hiçbir şeydir.

Albo jesteś ze mną albo przeciwko mnie.

Ya benimlesin ya da bana karşısın.

Albo ty, albo ja powinienem ją odwiedzić.

Onu ya sen ya da ben ziyaret etmeliyim.

Albo ty, albo ja, dostanę pierwszą nagrodę.

- Birincilik ödülünü ya sen ya da ben alacağım.
- Ya sen ya da ben birincilik ödülünü alacağım.

Albo ty jesteś w błędzie, albo twój przyjaciel.

Ya sen ya da arkadaşın hatalı.

Albo wy jesteście w błędzie, albo wasi przyjaciele.

Ya sen ya da arkadaşların hatalı.

albo na drzewo.

ya da ağaçta kamp kuracağız.

Albo w kierunku...

Ya oradaki...

albo na przykład...

ya da...

albo remontujemy stare,

veya mevcut evleri onarıyoruz.

albo bardziej skomplikowane,

şu anki bilinen şartlara dayanarak

Wejdź albo wyjdź.

Ya içeri gel ya da dışarı git.

Wyjdź albo wejdź.

Dışarı çık veya içeri gel.

Stój albo strzelę.

Dur, yoksa vuracağım.

Teraz albo nigdy!

Ya şimdi ya da asla.

Wyobraźcie sobie albo posłuchajcie,

Hadi hayal edelim ya da ben sizinle sözlü olarak paylaşayım

albo trenujemy nowy sport,

hatta yeni bir sporda mükemmelleşmeye çalışıyor olun,

Więc albo do jaskini,

Ya mağaraya gireceğiz

albo nawet choroby Alzheimera

ve hatta Alzheimer riskinizin artması

Albo trzy razy szybciej,

Ya da üç katı hızda

Albo współtworzyliby galaktyczną Wikipedię?

edinilen bilgiler için ortak bir kaynak oluşturmak

Być albo nie być?

Olmak ya da olmamak?

Musisz mówić albo po angielsku, albo po hiszpańsku w tej firmie.

Bu şirkette ya İngilizce ya da İspanyolca konuşabilmelisin.

albo środki na czarną godzinę,

yoksa kötü gün için mi biriktiriyorsunuz.

albo PKB kraju jak Austria.

Bu, Avusturya boyutundaki bir ülkenin Gayrisafi Milli Hasılası.

albo na drzewo. Wy decydujecie.

ya da ağaçta kamp kuracağız. Karar sizin.

Albo... widzę tam na górze...

Ya da şuradaki dağın üstünde gördüğüm

Zagrajmy w prawda albo wyzwanie.

Doğruluk mu cesaret mi oynayalım.

Masz jakąś siostrę albo siostry?

Hiç kız kardeşin var mı?

Absurdem jest dzielenie ludzi na dobrych i złych. Ludzie są albo czarujący, albo nudni.

İnsanları kendi aralarında iyi ve kötü olarak ayırmak saçma. İnsanlar neşeli ya da sıkıntılı olabilir.

albo unikamy bólu brzucha z głodu.

veya aç olmanın acısından kaçınmak.

Zmarła ze starości albo została zraniona.

Ya yaşlılıktan ya da yaralandığı için ölmüştür.

Zmarła ze starości albo została zraniona.

Ya yaşlılıktan ya da yaralandığı için ölmüştür.

Albo mogę wziąć trochę tych czerwi,

Ya da bu larvalardan biraz alıp

Owijali sznurkiem, baranią skórą albo papierem

ve onu koyun derisi veya kağıdın içine sardılar,

albo miasta nie zaatakowanego przez terrorystów.

ya da terör saldırısı olmamış bir şehirden.

albo tam, gdzie przyrządza się żywność.

Yiyecek hazırlama merkezlerinde,

Prowadzi przez szczeliny lodowcowe albo pęknięcia.

buz yarığı veya buzda bir çatlak olabilir.

Możesz iść pływać albo na ryby.

Yüzmeye ya da balık tutmaya gidebilirsin.

Przymknij się, albo ja cię przymknę!

Çeneni kapat yoksa ben kapatacağım.

Zamknij się, albo cię stąd wyrzucą.

- Çeneni kapat yoksa atılacaksın.
- Çeneni kapat yoksa dışarı atılacaksın.

Wypiję tylko jedno albo dwa piwa.

Sadece bir ya da iki bira içeceğim.

Czy znaleźli coś dziwnego albo podejrzanego?

Onlar garip ya da şüpheli bir şey duydular mı?

albo moment, w którym spłacasz pożyczkę studencką.

Öğrenci borcunuzu ödeyişinizin resmini alın.

Jeśli zakładasz ręce albo walisz w klawiaturę,

Kollarınızı kavuşturuyor ya da klavyenizi yumrukluyorsanız

albo użyć trochę kory z tej brzozy.

Ya da bu huş ağacının kabuğunu kullanabilirim.

Albo przemy do przodu, idąc na całość,

Ya zorlayacağız  ve bunu yapacağız

Albo przemy do przodu, idąc na całość,

Ya zorlayacağız ve bunu yapacağız.

Albo wchodzimy w ten zardzewiały stos złomu.

Ya da o paslı hurda yığınının içine gireceğiz.

Jesteście stawiani w sytuacji "wóz albo przewóz".

ister kabul et, ister etme gibi imkânsız bir duruma sokulursunuz.

Albo zwyczajnie zasygnalizowaliby swoją obecność w kosmosie?

veya tüm evrene ''Biz buradayız'' diye bağırmak gibi.

Dlatego wchodząc w związek albo zakochując się,

Dolayısıyla bir ilişki, bir aşk varsa

Pospiesz się, albo spóźnisz się na samolot.

- Acele et yoksa uçağını kaçıracaksın?
- Acele edin yoksa uçağınızı kaçıracaksınız?

Chcę mieszkać w Kyoto albo w Nara.

Kyoto'da ya da Nara'da yaşamak istiyorum.

Ubierz płaszcz zanim wyjdziesz albo się przeziębisz.

Dışarı çıkmadan ceketini giy yoksa üşütürsün.

Być, albo nie być, oto jest pytanie.

Olmak ya da olmamak; O büyük bir sorun.

Być albo nie być, oto jest pytanie.

- Olmak ya da olmamak, soru budur.
- Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu.

Pośpiesz się albo spóźnisz się do szkoły.

Hızlı koş, yoksa okula geç kalacaksın.

Bądź cicho, albo powiedz coś wartego słuchania.

Sessiz olun, ya da işitmeye değer bir şey konuşun.

Pospiesz się, albo spóźnisz się na pociąg.

Çabuk ol yoksa treni kaçıracaksın.

„Francuszczyzna płynie jak rzeka.” „Albo jak sraczka.”

"Fransızca dili akar." "Evet, bir ishalin aktığı gibi."

albo tworzyli wymyślne racjonalizacje, żeby wyjaśnić jego odkrycia,

ya da yeni deliller için akla uygun açıklamalar ürettiler.

albo naukę do egzaminu wstępnego na studia prawnicze,

ya da LSAT sınavına çalışıyor

albo nie powinienem móc wrócić do Stanów Zjednoczonych,

çoğunluğun Müslüman olduğu bir ülkeden geldiğim için

Albo pozbawiony serca, chciwy typ z Wall Street?

Ya da belki Wall Street'teki kalpsiz tipler?

albo "Młodszy pomocnik" dla osób, które pomagają innym.

herkese yardımsever olana "küçük yardımcı" gibi.

Nie dawali nam wody albo dawali kubek dziennie.

Genellikle bize su vermezlerdi veya günde sadece bir fincan verirlerdi.

Przez większość czasu odpycha się, pełza albo pływa.

Çoğu zaman hızla uçuyor, sürünüyor ya da yüzüyor.

Powinieneś był zaryglować, albo przynajmniej zamknąć, wszystkie drzwi.

Bütün kapıları kilitlemeli, en azından kapatmalısın.

Prawdopodobnie jesteś uczulony na pyłek kwiatowy albo kurz.

Muhtemelen polen veya toza alerjin var.

Pospiesz się albo spóźnisz się na ostatni pociąg.

Acele et, yoksa son treni kaçıracaksın.

On jest teraz w Rzymie albo w Paryżu.

O şimdi ya Roma'da ya da Paris'te.

Nikt nie karał ich za pecha albo zwykłe pomyłki.

Kötü şans ya da bağışlanabilir bir hata için cezalandırılmayacaklardı.

albo produkować samochody za milion czy dwa miliony dolarów.

veya bir iki milyon dolarlık arabalar yapmak yerine

albo oskarża się o odczuwanie tak zwanych''złych emocji'',

sözde ''kötü duygular''a sahip olduğumuz için kendimizi yargıladığımızı

Chodzę do biblioteki raz albo trzy razy na tydzień.

Haftada iki ya da üç kez kütüphaneye giderim.

Albo używamy tej liny, przywiązujemy ją do czegoś i zjeżdżamy.

Ya da bu halatı kullanarak bağlayacak bir şey bulup onunla aşağı inebiliriz.

Jeśli zabraknie jednej z nich, wartość innych zmaleje albo zniknie.

Ve birisi olmadan diğerlerinin ya değeri yok ya da çok az var.

"Mniej znaczy więcej" albo, według Dietera Ramsa, "Mniej znaczy lepiej".

"Az ama öz" veya Dieter Rams'ın söylediği gibi "Az daha iyi.".

Jeśli naprawdę chcesz ze mną porozmawiać, to teraz albo nigdy.

Gerçekten benimle konuşmak istiyorsan, şimdi ya da asla.

Albo mogę wziąć trochę tych czerwi, by użyć ich jako przynęty.

Ya da larvalardan biraz alıp onları yem olarak kullanır

Albo... Możemy też poszukać cienia pod jedną z tych wielkich skał

Ya da şu büyük kayalıkların altında kendimize gölge bir yer arayabilir

Mają czas, żeby spędzać go z rodzinami albo uprawiać swoje hobby.

Aileleri ile vakit geçirmek için vakitleri var veya hobilerinden zevk alıyorlar.