Translation of "Daj" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Daj" in a sentence and their turkish translations:

- Daj mi rozsądne wyjaśnienie.
- Daj mi rozsądne wytłumaczenie.

Bana makul bir açıklama yapın.

Daj mi sekundę.

Bir saniye bekle.

Daj mi rękę.

Elini ver bana.

Daj szansę pokojowi.

Barışa bir şans verin.

Daj mi to.

Bana onu ver.

Daj Tomowi krzesło.

Tom'a bir sandalye verin.

Daj mi diamenty.

Bana elmasları ver.

Daj jej to.

Onu ona verin.

Daj mi tamten.

Onu bana ver.

Daj mi łyżkę.

Bana bir kaşık verin.

Daj mi powód.

Bana bir sebep göster.

Daj mi mapę.

- Haritayı bana ver.
- Bana haritayı ver.
- Haritayı bana verin.
- Bana haritayı verin.

Daj mi szansę.

Bana bir şans verin.

Daj nam chwilę.

Bize biraz zaman ver.

Daj temu chwilkę.

Ona bir saniye ver.

Daj mi śrubokręt.

Bana tornavidayı ver.

Daj im klucze.

Onlara anahtarları ver.

Daj jej książkę.

Kitabı ona ver.

Daj im odpocząć.

Onlara bir mola ver.

- Daj mi jeszcze jeden powód.
- Daj mi inny powód.

Bana bir sebep ver.

Daj mi twoje pieniądze.

Bana paranı ver.

Daj mi butelkę wina.

Bana bir şişe şarap ver.

Proszę, daj mi to.

Onu bana ver, lütfen.

Daj mi tę książkę.

- Bana kitabı ver.
- Bana kitabı verin.

Daj mi trochę luzu.

- Fazla üstüme gelme.
- Fazla yüklenme bana.
- Üstüme varma.

Daj mi jeszcze trochę.

Bana biraz daha ver.

Proszę, daj mi skończyć.

Lütfen bitirmeme izin ver.

Daj mi trochę piwa.

Bana biraz bira ver.

Daj mi główkę kapusty.

Bana bir baş lahana ver.

Daj mi więcej mleka!

Bana daha çok süt ver!

Proszę, daj mi wodę!

Lütfen bana su ver!

Daj Tomowi trochę czasu.

Tom'a biraz zaman ver.

Daj Tomowi swoje klucze.

Tom'a anahtarlarını ver.

Daj mi swoją broń.

Bana silahını ver.

Daj mi swój portfel.

Bana cüzdanını ver.

Daj mi drugą rękę.

Tom'a diğer elini ver.

Daj mi swoją komórkę.

Bana cep telefonunu ver.

Daj mi coś trudnego.

Bana zor bir şey ver.

Daj mi swój zegarek.

Bana saatini ver.

Nie daj się zabić.

Kendini öldürtme.

Nie daj mi zasnąć.

Uyuyakalmama izin verme.

Daj Tomowi cokolwiek chce.

Tom'a istediği her şeyi ver.

Proszę, daj mi krzesło.

- Lütfen bana bir sandalye al.
- Lütfen bana bir sandalye getir.
- Bana bir sandalye getirin lütfen.

Daj mi trochę pieniędzy.

Bana biraz para ver.

Daj mi kartkę papieru.

Bana bir kağıt verin.

Daj mi skończyć kanapkę.

Sandvicimi yemeği bitireyim.

Daj tą książkę Ramu.

Bu kitabı Ramu'ya ver.

Daj mi swój miecz.

Kılıcını bana ver.

Daj mi trochę więcej czasu.

Bana biraz daha zaman ver.

Daj mi czystą kartkę papieru.

Bana boş bir sayfa kağıt verin.

Daj mi pół kilo mięsa.

Bana yarım kilo et ver.

Daj mi coś do picia.

Bana içecek bir şey ver.

Daj mi też trochę mleka.

Bana da biraz süt ver.

Daj mi dzień lub dwa.

- Bana bir ya da iki gün verin.
- Bana bir veya iki gün verin.
- Bana bir iki gün vakit ver.
- Bana bir iki gün ver.
- Bana bir iki gün verin.

Daj Tomowi wszystko co mamy.

Sahip olduğumuz her şeyi Tom'a ver.

Poproszę, daj mi ten długopis.

Lütfen bu kalemi bana ver.

Daj mi coś do jedzenia.

Bana yiyecek bir şeyler ver.

Daj mi jeszcze jedną szansę.

Bana bir şans daha ver.

Daj mi swój numer telefonu.

Bana telefon numaranı ver.

Daj mi albo wolność albo śmierć.

Bana ya özgürlük verin ya da ölüm verin!

Daj mi znać, jeśli zmienisz zdanie.

Fikrini değiştirirsen bana bildir.

- Daj mi to.
- Oddawaj.
- Oddawaj to.

Onu bana ver.

Daj mi klucz do tego zamka!

Bana bu kilidin anahtarını ver!

Chyba zaraz kichnę. Daj mi chusteczkę.

Sanırım hapşıracağım... Bana bir mendil ver.

Nie daj się zmylić jego wyglądowi.

Onun bakışlarına aldanmayın.

Daj mi swój płaszcz. Powieszę go.

Ceketini bana ver. Onu asacağım.

Daj mi znać później o wynikach.

Daha sonra sonuçları bana bildirin.

Daj to komuś, kto tego potrzebuje.

Bunu ona ihtiyacı olan birine ver.

Daj mi znać, co mogę zrobić.

Ne yapabileceğimi bana bildir.

Nie daj sobie wejść do głowy.

- Mağrur olma.
- Çok havalara girme.

Daj znać Tomowi, że mamy problem.

Bir sorunumuz olduğunu Tom'a bildir.

Daj mi te informacje jak najszybciej.

En kısa sürede bana bu bilgiyi sağlayın.

Zamknij się i daj mi pomyśleć.

Kapa çeneni ve düşünmeme izin ver.

Umieram z pragnienia. Daj mi wody!

Susuzluktan ölüyorum. Bana su ver!

Daj mi znać, kiedy dotrzesz na lotnisko.

Havaalanına ne zaman varacağını bana bildir.

Daj mu palec, a weźmie całą rękę.

Ona elini verirsen kolunu kaptırırsın.

Daj mi klucze, żebym mógł otworzyć drzwi.

Kapıyı açabilmem için bana anahtarları ver.

Daj mi znać jeśli muszę coś zmienić

Herhangi bir değişiklik yapmam gerekip gerekmediğini bana bildir.

Daj mi nóż, żebym mógł przeciąć linę.

İpi kesmek için bir bıçak istiyorum.

- Niech Tom się dowie.
- Daj Tomowi znać.

Tom'un bilmesine izin ver.

- Zostaw mnie w spokoju!
- Daj mi spokój!

Beni rahat bırak!

- Daj mi chwilę przerwy.
- Wyluzuj na chwilkę.

Lütfen bana bir mola ver.

Daj człowiekowi rybę, a będzie syty przez cały dzień. Daj człowiekowi wędkę, a będzie syty przez całe życie.

Birine balık verirsen o gün karnını doyurursun. Balık tutmayı öğretirsen her gün karnını doyurursun.

- Pokaż mi swoje ręce.
- Daj mi swoje ręce.

Bana ellerini ver.

Odrobinę, w ten sposób, motyką. Widzicie? Daj mi to.

Birazcık, aynen böyle. Kürekle. İşte böyle. Ver bana.

Daj mi znać, jeśli jest coś, co mogę zrobić.

Yapabileceğim bir şey olup olmadığını bana bildirin.

Jeśli kiedykolwiek przyjedziesz do Bostonu, koniecznie daj mi znać.

Eğer Boston'a gelirsen kesinlikle beni ara.

Dopiero wstałem. Daj mi kilka minut na przygotowanie się.

Az önce kalktım. Hazırlanmam için bana birkaç dakika ver.

Jeśli chciałbyś przedyskutować sytuację, proszę daj nam znać o tym.

Durumu görüşmek istiyorsanız, lütfen bize bildirin.

Jeśli jesteś zainteresowany nauką angielskiego u rodzimego użytkownika, daj znać.

Eğer ana dili İngilizce olan biriyle çalışmak istiyorsanız, lütfen benimle iletişime geçin.

Proszę, daj mi natychmiast znać, jeśli chcesz skorzystać z tego komputera.

Bu bilgisayarı kullanmak isterseniz lütfen hemen bana bildirin.

Jeśli jest coś, co mogę zrobić, żeby pomóc, daj mi znać.

Yardım etmek için yapabileceğim bir şey varsa, lütfen bana bildirin.