Translation of "있다는" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "있다는" in a sentence and their turkish translations:

대개 식물이 있다는 건 자원이 있다는 뜻이니까요

çünkü yeşil bitkiler genelde kaynak demektir.

그들을 지지하고 있다는 건가요?

yaptıklarını destekliyor muyuz?

애벌레와 구더기가 있다는 건...

Larvalar ve kurtlar oluşmuşsa

노동과 관련 있다는 것은

bu da şu demek oluyor,

이걸 가지고 있다는 것 뿐입니다

Sizin beklediğiniz, bundan ibaret.

이야기가 서술과 멀어지고 있다는 거죠.

Kelimenin tam anlamıyla anlatıdan çıkarılıyor demek istiyorum.

열망과 꿈을 찾고 있다는 점입니다.

Arzuların ve hayallerin peşinden koşan bir şey.

다시 재건축 될 수 있다는 점이에요.

yeniden inşa edilebilir oluşu.

앞으로 튀어나와 공격할 힘이 있다는 겁니다

saldırıya ve ileri atılmaya hazır oldukları anlamına gelir.

앞으로 튀어나와 공격할 힘이 있다는 겁니다

saldırıya ve ileri atılmaya hazır oldukları anlamına gelir.

운명을 스스로 개척할 수 있다는 믿음은

"Kaderimizi kendimiz yönetebiliriz." düşüncesi

그 사람이 근처에 있다는 느낌이 들었죠.

Yakın olduğu kanısına vardım.

저의 프랑스 시민권을 박탈당할 수도 있다는

çoğunluğun Müslüman olduğu bir ülkeden geldiğim için

점차 성공을 거둘 수 있다는 거죠.

adım adım başarılı olabiliriz.

베니히센도 드레스덴으로 진군해오고 있다는 것을 알았다.

ve Bennigsen Dresden'den yürüyüşe başlamıştı.

‎모든 생명이 가치 있다는 ‎사실을 깨닫습니다

Her birinin çok önemli olduğunu anlıyorsun.

더 나아질 수 있다는 믿음을 뜻합니다.

ve daha iyi öğrenmeyi hedeflemesidir.

우리는 삶에 전과 후가 있다는 것을 압니다.

Biliyoruz ki hayatta önceler ve sonralar var.

흥미있는 일이 일어나고 있다는 것을 인지하게 되죠.

ilginç bir şey fark ettim.

바뀌어야 할 필요가 있다는 신호를 보내고 있어요.

ve değişmesi gereken şeylerin birer işareti konumundalar.

우리가 그 문화를 만들 수도 있다는 것입니다.

biz aynı zamanda bu kültüre yön veren kişileriz,

4조 달러나 되는 돈이 버려지고 있다는 거예요.

4 trilyon dolarlık bir değer ortaya çıkarmış oluruz.

문제는, 저쪽에 물이 있다는 보장이 없다는 겁니다

Sorun şu ki bu tarafta da su bulunduğunun garantisi yok.

대기층이 지구를 우주로부터 보호하고 있다는 것을 감안한다면

dünyanın boyutu ile bizi koruduğu evrene kıyasla

실제로도 뭔가 할 수 있다는 걸 깨닫습니다.

aslında bir şey yapabildiğimi fark ettim.

‎하지만 넘지 못할 선이 ‎있다는 걸 깨닫죠

Ama aşılmaz bir çizginin varlığını fark ediyorsun.

작은 플라스틱 조각들로 오염되고 있다는 사실을 발견했죠

küçük plastik parçalarıyla kirlendiğini fark ettiler.

하지만 함정은, 제가 이렇게 할 수 있다는 거죠.

Fakat işin hileli bir yanı da bu halde bile meditasyon yapabiliyor olmam.

심장과 감정은 아주 밀접한 관련이 있다는 것을 말이죠.

kalp ve duygular arasındaki bu bağlantı oldukça derin.

이를 잃어버릴 수도 있다는 가능성에 겁에 질리기까지 했죠.

onu kaybetme ihtimali beni panikletmeye başladı.

그리고 제가 신경다양성을 겪고 있다는 다른 증거를 말해드리자면

Nörolojik olarak farklı olduğuma başka kanıt istiyorsanız

안그래도 연약한 십대들의 뇌가 바뀔 수 있다는 사실이었어요.

riskle ilişkilendirilen olumsuz duyguları körelterek ve hatta yok ederek

그 자료는 경쟁 이론에서도 유효할 수 있다는 것입니다.

veri aynı zamanda muhalif teorilerle de uyumlu olabilir.

급격하고 엄청난 환경 변화에 직면하고 있다는 걸 압니다.

Sert ve dramatik bir değişimle karşı karşıyayız biliyoruz.

그들에게는 노력하면 성공할 수 있다는 가능성이 절실히 필요합니다.

Daha iyi bir dünya inşa etmek için

그리고 저는 바쌈과 같은 이야기들이 전세계에 있다는 것을

Size birbiri ardına yapılan çalışmaları ve dünyanın her yerinden

그것은 우리가 문화를 바꿀 수도 있다는 것을 의미합니다.

yani bunu değiştirebiliriz.

예술인들의 절대 다수는 이런 기회가 있다는 것도 모르지만요.

ancak sanatçıların büyük çoğunluğu bundan habersiz.

‎마주쳤다간 주의 산만한 새끼가 ‎위험할 수도 있다는 걸요

Karşı karşıya gelirlerse toy yavrusu hayatından olabilir.

안까지 속들이 썩어 있다는 것을 알게 된다는 것입니다.

köküne kadar çürümüşlükle karşılaşırsınız,

트롤 중에는 머리가 꽤 돌아가는 사람들도 있다는 겁니다.

benim trollerin pek azının bir beyni vardı,

저와 여러분과는 완전히 다른 물질로 구성되어 있다는 것입니다.

siz ve benden tamamen farklı bir şeyden yapılmış olduğuydu.

문제의 많은 부분이 시스템 자체에 있다는 걸 배웠기 때문입니다.

Fark ettim ki bu sorunun büyük bir kısmı sistemle ilgili

우리 모두가 안나 같은 피해자가 될 수 있다는 걸요.

Anna'nın kaderini yaşayacak sıradaki kişi hangimiz olacak bilemeyiz.

좋은 소식은 바로 우리가 할 수 있다는 것 입니다.

İyi haber, bunu yapabiliriz.

힘든 시간 속에서 아름다움을 찾아내며 창조할 수 있다는 것입니다.

zor şeylerde güzellik bul ve yarat.

두번째 거짓말은 사람은 스스로를 행복하게 할 수 있다는 것입니다.

İkinci yalan ise eğer bir zafer daha kazanırsam

즉 두개골과 뇌를 통과해 뉴런을 관찰할 수 있다는 거예요.

Yani tek bir nörona kadar insan kafatası ve beynine odaklanabiliriz.

두 아이디어를 이용해서 한 아이디어를 만들 수 있다는 걸요.

her iki fikri de alıp tek fikirde birleştirebilirim.

제가 뭔가 해야 할 필요가 있다는 것 뿐 아니라

sadece bir şey yapmam gerektiğini değil,

바로 빙상 속에 액체 상태의 물이 숨겨져 있다는 사실입니다.

buz tabakası altında suyun saklı olduğu,

뭔가 소화할 만한 게 있다는 것을 확실하게 해두고 싶어합니다.

içinde bir yem olduğundan tam olarak emin olmak ister.

태어나 처음 몇년 동안 적극적이고 애정어린 부모가 있다는 것은

Yaşamın ilk yıllarında ilgili ebeveynlere sahip olmanın,

4번이라 말하는 것이 더 많은 돈을 챙길 수 있다는

hem de daha az söylemektense

저는 모든 과학 분야가 서로 관련이 있다는 사실을 깨달았습니다.

bütün bilim dalları birbiriyle bağlantılı.

심지어는 QR코드가 집 밖에 설치되고 있다는 얘기까지 나오고 있습니다

QR kodlarının evlerinin dışına kurulmasından bile bahsediyoruz.

그리고 이제 제가 농업이 상당히 매력적일 수 있다는 것을 확신시켰으니,

Şimdi, sizi tarımın oldukça ilgi çekici olduğuna ikna ettiğime göre

사실 때로는 실제로 고장난 심장에 대해 얘기하고 있다는 걸 안다면요.

tüm bunlara daha iyi bir yol bulabiliriz.

저 아래 물이 있다는 건 아마 동물들이 있으리란 뜻이기도 하겠죠

Aşağıda su varsa bu orada hayvanların da olacağı anlamına gelir.

지구 온난화의 해결에도 한 발 더 나아갈 수 있다는 겁니다.

aynı zamanda küresel ısınmaya dikkat çekmeyi de başarırız.

저 또는 다른 사람이 캐일라에 접속할 수 있다는 것을 의미합니다.

dışında da olsa bebeğe bağlanabilir anlamına geliyor.

하지만 여러분도 이런 게 있다는 걸 아는게 영웅은 흰색으로 칠하고

Ayrıca, bunun varolduğunu biliyorsun zira kahramanı beyaza,

이제 저는 사람들이 더 정보를 공유할 가능성이 있다는 것을 압니다.

Bilgili çalışanlar tarafından saygıyla karşılandıkları takdirde

그러면 모든 게 바뀔 수 있다는 걸 사람들은 모르는 거 같아요.

ve bence, insanlar bunun her şeyi değiştirebileceğini anlamıyorlar.

하지만 이러한 사실, 즉 테러와 모조품이 연관되어 있다는 증거가 있음에도 불구하고,

Ama buna rağmen, terörizm ve sahteciliğin ilişkisini gösteren bu kanıtlara rağmen,

이 아름다운 암살자를 더 위험하게 만드는 건 자취를 감출 수 있다는 점입니다

Bu güzel katilleri daha da tehlikeli yapan kendilerini gizleme güçleri.

여러분이 이미 이 이미지를 갖고 있다는 사실을 알게 해 주고 싶은 거죠.

bu görsele sizin de aşina olduğunuzun farkına varmanızı sağlayacak

현재 부적절한 내용을 담고 있는 가사가 있다는 이유로 당국과 마찰을 빚고 있는

bir bölüm. Hatta ana şarkıcısı PSY'nin başını

저렇게 머리를 뒤로 빼고 똬리를 틀었을 때는 앞으로 튀어나와 공격할 힘이 있다는 겁니다

Sarmal hâline gelip kafalarını öyle geriye çekmeleri, saldırıya ve ileri atılmaya hazır oldukları anlamına gelir.

하지만 오직 한 사람 제가 거짓으로 괜찮은 척 하고 있다는 걸 알아차린 사람이 있었어요.

Ancak bir kişi benim bu acıya rağmen zafer hikâyeme inanmadı.