Examples of using "Prego" in a sentence and their turkish translations:
Ben her gece dua ederim.
Buyur.
Lütfen dikkat!
Yalvarırım bana bir şişe verin!
Bazen dua ederim.
Dr. King, sizin sıranız.
Yedi dolar, lütfen.
Lütfen oturun.
Lütfen buyurun efendim.
- Yalvarırım bunu dikkatli yap.
- Gözünü seveyim bunu dikkatli yap.
Tanrının beni affedeceğine dair dua ediyorum.
Daha iyi bir gelecek için dua ediyorum.
Lütfen buradan yürür müsünüz?
- Bir şey değil.
- İşte burada.
- Rica ederim.
- Lütfen ölme!
- Ne olur ölme!
- Lütfen ayrıl.
- Lütfen burayı terk et.
O, "oturun, lütfen", dedi.
Lütfen onun söylediğini not et.
Ben bazen toplantı odasında dua ederim.
Neredeyse her gün Tom'a dua ediyorum.
Lütfen daha çok dinleyin.
Keke buyurun lütfen.
- Bilet, lütfen.
- Bilet lütfen.
- "Teşekkürler ". " Bir şey değil "
- Teşekkürler ","Bir şey değil".
- Lütfen yerine otur.
- Lütfen otur.
- Lütfen oturun.
Lütfen beni tek başıma bırakma.
Lütfen kitabı postayla gönder.
Lütfen!
Lütfen bana vize verin.
- Bir şey değil.
- Rica ederim.
“Teşekkür ederim.” — “Rica ederim.”
"Lütfen beni terk etme!" "Çok geç, Mary."
Lütfen ağlama.
Yalan söylediğim için beni affet lütfen.
Herhangi bir sorunun olursa bana bildir.
- Camide ilk kez dua ediyorum.
- Camide ilk kez namaz kılıyorum.
- Camide ilk defa ibadet ediyorum.
- Lütfen yerine otur.
- Lütfen oturun.
- "Teşekkürler." "Bir şey değil."
- “Teşekkür ederim.” — “Rica ederim.”
- "Sağ ol." "Ne demek."
Lütfen, babanızın ölümüyle ilgili baş sağlığı dileklerimi kabul edin.
Lütfen dışarı çıkmadan önce pencereleri kapattığınızdan emin olun.
Şemsiyemin altına gir.