Examples of using "Persa" in a sentence and their turkish translations:
Onu kaybettim.
Onu kaybettik.
Onu kaybettik gibi geliyor.
O fırsat kayboldu.
Bavulum kayboldu.
Kaybolmuş görünüyorsun.
Onu kaybettin, değil mi?
Bir dolma kalem aldım fakat onu kaybettim.
Kayboldunuz.
Sen, bir umutsuz vaka değilsin.
Onu kaybettiğimizi düşünüyorum.
Kendimi kaybetmiş hissediyorum.
Korkarım yolunu kaybetti.
Onu kaybetmiş olmalıyım.
Onu kim kaybetti?
Güzel Fransızca lisanı kayboldu.
Tom onu kaybetti.
Kaybolmuş hissediyorum.
Sanırım kayboldum.
Kayboldun, değil mi?
Onun görüntüsünü kaybettim.
Kayıp değildim.
Kayıp.
Ne kaçırdım?
Kayboldum.
Bir şey kaçırdım mı?
Çok şey kaçırdım mı?
Kayıp anahtarları ararken odayı dağıttı.
Seni kaybettiğimi düşündüm.
- Bir şey kaçırdım mı?
- Bir şey mi kaçırdım?
Onu kaybettim.
O onu kaybetti.
O onu kaybetti.
Bir şey kaçırdığımı düşünüyorum.
Ben ormanda yolumu kaybettim.
Labirentte kayboldum.
- Kalabalıkta onun görüntüsünü kaybettim.
- Kalabalıkta gözümden kayboldu.
Ben sensiz kaybolmuş hissettim.
Tom onu kaybetti.
Mary onu kaybetti.
Maçı kaçırdın mı?
Fazla özlemedin.
Ben onsuz kaybolmuş hissettim.
Ben onsuz kaybolmuş hissettim.
Tom sadece birkaç gün önce bir kamera aldı fakat çoktan kaybetti bile.
Boston'da yolumu kaybettim.
Eğlenceyi kaçırdığım için üzgünüm.
Kaybolan kişi ben değildim.
- En iyi kısmı kaçırdın.
- En iyi kısmı kaçırdınız.
Ormanda kayboldum.