Examples of using "Onore" in a sentence and their turkish translations:
İtiraz ediyorum, sayın yargıç!
Onunla tanışmak büyük bir onur.
Sizinle tanışabilmek büyük bir onur.
Onur ve ölüm arasında bir seçim yapmalısın.
ve benden aldığın onur.
Bu bizim için bir onurdur.
Bu büyük bir onur.
Sizinle tanışmak bir onurdur.
Sen onur ve ölüm arasında seçim yapmak zorundasın.
Bu benim için bir onurdur.
Hırsızların bile bir onuru vardır.
Hırsızlarda hiç onur yoktur.
Onları şerefinize tercih eder misiniz?
Profil fotoğrafınıza dahil edilmek ne büyük bir onur!
Biz onun onuruna bir veda partisi verdik.
Bir veda partisi, Bay Smith'in şerefine düzenlendi.
Biz annelerimizin onuruna Anneler Günü'nü kutlarız.
- Tom ve Mary'ye bir tost yapmak istiyorum.
- Tom ve Mary'nin şerefine kadehimi kaldırıyorum.
Bir veda toplantısı, Bay Jones'un şerefinde düzenlendi.
Ailen kendi şerefini senden daha fazla önemsiyor.
sadece kendisi için değil tüm Makedonlar için bir onur.
Açılış töreninde kurucunun şerefine bir plaket verildi.
Fransızlar sadece milli onurlarını kirleten yabancılar değillerdi