Examples of using "Malapena" in a sentence and their turkish translations:
O, neredeyse hiç çalışmaz.
- O, zar zor konuşabildi.
- O, güçbela konuşabildi.
- Ben zar zor sınavı geçtim.
- Ben sınavı güçlükle geçtim.
Seni güçlükle duyabiliyorum.
Siz güçlükle duyabiliyorum.
Onlar güçlükle görebiliyordu.
Tom'u güç bela tanıdım.
Nerede başlayacağımı neredeyse hiç bilmiyorum.
- Onları güçlükle tanıdım.
- Onları zar zor tanıdım.
O güçlükle okuyabiliyor.
Güçlükle nefes alabiliyorum.
- Güçlükle yürüyebiliyorum.
- Hemen hemen hiç yürüyemiyorum.
Tom'u güçlükle tanıyorum.
Şehri hemen hemen hiç bilmiyorum.
Ben zar zor nefes alabiliyordum.
Zar zor uyuyabildim.
Babamı zar zor tanıdım.
Buna hemen hemen hiç inanamıyorum.
Tom güçlükle sınavı geçti.
- Ona zar zor dayanabiliyorum.
- Ona zar zor katlanabiliyorum.
Fadıl, Dania'yı zorlukla tanıdı.
Neredeyse hiç konuşmadılar.
O artık neredeyse benimle konuşmuyor.
Onu zar zor tanıdım.
Onun zar zor tanıdım.
Odada hiç kimse yoktu.
Neredeyse hiç param kalmadı.
- Ben güçlükle onları hatırlıyorum.
- Neredeyse onları hatırlamıyorum.
Neredeyse onu hatırlamıyorum.
Neredeyse onu hatırlamıyorum.
Tom'u zar zor hatırlıyorum.
Filler zar zor görebiliyor.
- Neredeyse onu duyamıyordum.
- Onu güçlükle duyabiliyordum.
Tom kıl payı ölümden döndü.
Ben zar zor hareket edebiliyorum.
Onu zar zor duyabiliyorum.
Tom zar zor yedi.
- Tom neredeyse Mary'yi tanımadı.
- Tom zar zor Mary'yi tanıdı.
Tom neredeyse hiç konuşmadı.
Geceleyin neredeyse hiç uyuyamıyorum.
- Öğle yemeği için neredeyse hiç zamanım yoktu.
- Öğle yemeği için zar zor zamanım vardı.
Zar zor katlanabilirim.
...hareket edemeyecek kadar kör.
Onun davranışına güçlükle katlanıyorum.
Tom nadiren soru sorar.
- Tom neredeyse yürüyemiyor.
- Tom zorlukla yürüyebiliyor.
Tom zar zor Fransızca konuşur.
Tom güçlükle yüzebilir.
Tom zorlukla konuşabilir.
Tom neredeyse hiç konuşamıyor.
- Tom neredeyse yemek yiyemiyor.
- Tom zar zor yiyebiliyor.
Tom güçlükle yürüyebiliyordu.
Tom güçlükle uyanık kalabildi.
Bizim neredeyse kahvaltı için zamanımız yoktu.
Gülmemek için kendimi zor tuttum.
ve onları komşularınızdan zar zor savunabilirsiniz.
Mary'nin morarmaları neredeyse görünür durumda.
Ben neredeyse onun hikayesi inanamıyorum.
Onun söylediklerini güçlükle anlayabiliyorum.
Dün gece neredeyse hiç uyuyamadım.
Tom gülümsemesini güçlükle gizleyebildi.
- Tom ancak kirasını ödeyebiliyor.
- Tom zar zor kirasını ödeyebiliyor.
Tom o kadar şişman ki neredeyse yürüyemiyor.
Tom gözlükleri olmadan güçlükle görebilir.
Sonra bir baktım ki yuvanın dışına sürüklenmiş, ölmek üzere.
Birçok kadın zar zor isimlerini heceleyebildi.
O kadar uykulu hissettim ki gözlerimi zorlukla açık tutabildim.
Gözlerini pek kullanmaz. Onun yerine karanlıkta yolunu koklayarak bulur.
Ben onu hemen hemen hiç anlayamadım.
Tom neredeyse hiç konuşmaz.
Tom o kadar nefessiz kaldı ki zorla nefes alabiliyordu.
Tom gerçekten kötü. Onun nabzını güçlükle hissedebiliyorum.
Sen o kadar çok değiştin ki seni zorlukla tanıyabiliyorum.
Ekmek ve süt alacak kadar parası ancak vardı.
Yüzücü, Cindy Nicholas, yorucu bir yüzmenin sonunda zorlukla Daver'de kıyıya vardı fakat Kanal Yüzme Derneğinden bir sözcü onun çok iyi bir durumda olduğunu duyurdu.